Bir çok kere belirtildiği gibi Hz. Hüseyin, tıpkı dedesi, babası,
annesi, abisi gibi komple, dört dörtlük bir insandır. Elbette İmam
Hüseyin peygamber değildir. Ancak İmam Hüseyin, yaşamın bütün anlamına
sahiptir.
Yani güneşten tutalım yıldızlara kadar,
dağlardan tutalım nehirlere, çöllere kadar; insan ilişkilerine, insanın
maddi-manevi yapısına kadar her şeye hakim ve vakıftı. Söylediği her
söz, attığı her adım belli bir
bilincin, hesabın, asaletin, geleceğin,
ideal insanın protipine göreydi.
Aynı asalet, yiğitlik, bilinç ve ideal
insan olma Hz. Ali içinde geçerlidir. Zaten İmam Hüseyin bütün bu
zincirin halkası gibi
tamamlayıcıdır. Hz. Peygamberden ve Hz.
Ali'de vücut bulan değerlerin temsilcisiydi. Bazıları İmam Hüseyin'in
bütünlüğünü göremiyorlar. Hz. Hüseyin'i sadece Kerbela da ki şehadetiyle
biliyorlar. Bu
eksik bir yaklaşımdır. Kerbela hadisesi
İmam Hüseyin'in yaşamındaki doruk noktasıdır. Ancak Kerbeladan öncesi de
var. Bu öncesinden de İmam Hüseyin'in yaşamı yine en ideal olanıdır.
Günümüzde dahi İmam Hüseyin'e bunca ilgi,
bağlılık, sevgi, saygı varsa bu sadece İmam Hüseyin'in Kerbela da şehit
edilmesiyle açıklanamaz. İmam Hüseyin, Kerbela öncesi ve Kerbela olayı
sırasındaki
tutarlılığıyla bir bütündür. Tutarlılık,
çok kimsenin yaşamında anlamı olmayan bir kavramdır, fakat Hz. Ali ve
Hz. Hüseyin gibi yüce şahsiyetlerin yaşamı bu kavram üzerine
şekillenmiştir. Bu yüce şahsiyetler
sözle-davranışı, teori ile pratiği
bütünleştiren şahsiyetlerdir. Bu konuda Kerbela şehidi İmam Hüseyin'in
bütün insanlığa hitap eden şu sözleri iyi birer kanıttır. Şöyle
sesleniyor İmam Hüseyin insanlığa:
“Şereflice ölmek, şerefsizce, onursuzca yaşamaktan iyidir.” Yine
saygıdeğer İmam dünya malına tapan, yaşamını maddi çıkar üstüne
kuranları zavallı ve ahmak olarak
görüyor. Bu tür kişileri köle olarak nitelendiriyor ve gerçek manada
özgürlüğün yolunu gösteriyor. Şöyle diyor sevgili Hz. Hüseyin maddiyatı
her Şeyin üstünde tutan ve yaşamın
güzelliğini idrak edemeyenler için: “Günesin üzerine doğduğu her şey tüm dünya ve onda bulunanlar, ondaki deniz ve kara, dağ ve çöl, Allah'ı dost edinen ve ilahi yüceliği idrak eden, Allah'ın hakkını tanıyan marifet ehli olan birinin yanında bir gölge gibidir. Dünyaya ve ondakilere değer vermeyen bir özgür insan yok mudur?” Gerçekten var mı
böyle özgür insanlar? Ya da insanların
çoğunluğu maddenin, geçici heveslerin, iktidarın, hırsın, gücün...
köleleri değiller mi? Herkes o mutlak sonla (ölümle) karşılaşacağını
bildiği halde neden kölelikte ısrar
ediyor bazılarımız? Oysaki ömür çok
kısadır. 70-80 yılın uzunluğu nedir ki? Bir nefes almak kadar kısa değil
mi 70-80 yıl? Ne acıdır ki insanlar kendilerini kandırıp duruyorlar.
Burada elbette her şeyden el etek
çekelim manası çıkmasın. Nitekim İmam
Hüseyinde böyle bir yaşamın sahibi olmamıştır. Ancak ısrarla
vurgulanması gereken, maddiyat için diğer bir çok güzelliğin feda
edilmemesi gerektiğidir. Madde olsun. Ama madde
insan yaşamını kolaylaştıran olsun. Eğer
madde köle ediyorsa insanı bu karşı olunması gerekendir. İnsan maddenin
emrinde değil, madde insanın emrinde olmalıdır. Madde amaç değil, araç
olmalıdır. Yazık ki insanlar
maddeyi amaç haline getirmişler. Yanlış
olan budur. Saygıdeğer İmamın sözleri böylesi insanlar içindir. Hz.
Hüseyin sözlerine şöyle devam ediyor:“... Kendinizi satmayınız. Hür, özgür insanlar olunuz, kendini satan satıcılardan olmayınız”. İmamHüseyin
'kendinizi satmayınız' diyor. Yazık ki insanlar öyle tamahkar ve madde
perestler ki
bedenleri ile birlikte ruhlarını da
satıyorlar. Değer yargıları, sevgileri, dostları, aşkları... kısacası
her şeylerini maddi hesaplar belirliyor. Daha doğrusu maddi kazanç
hesaplarının sonucu bütün bunlar oluşuyor.
Oysaki değerler, ahlak, dostluk,
paylaşım... maddi hesaplar sonucu şekillenemez. Şekilleniyorsa bu artık
başka bir şeydir. Dostluk sahtekarlıktır, riyadır, ahlak ahlaksızlıktır,
hainliktir, değerler anlamsızdır...
Böylesi insanların yönlendirdiği bir
toplulukta İmam Hüseyin'in göklere ulaşan ama duymak, bilmek, görmek
istemeyen insanlara ulaşmayan gür sesi yankılanmaya devam edecektir. Ta
ki insanlar duyana, bilene,
görene kadar
“
Şerefli, onurlu, anlamlı bir şekilde yaşayın, maddenin kölesi olmayın.”
Devamı..