Arama Sonuçları: hz-muhammed

  • AĞLADILAR ŞAH HÜSEYİN’E

    Ali Fatima’nın nazlı çiçeği Yolundu gülzardan güller ağladı Dedesi Muhammed’in gözbebeği Şah Hüseyin’im diyen diller ağladı

    Ölüm döşeğinde çağ’rıp yanına Muaviye dedi Yezid oğluna: “Hasan’ı ben yedim Hüseyin sana” Duyan işiten kullar ağladı O Yezid ki Şam’a halife oldu Medine valisine buyruk saldı Şah Hüseyin’ı biata zorladı Bu zulmü gören gözler ağladı Göçedip
    bir sure Mekke’de kaldı Ali ailesi kedere daldı Küfeliler gel diye haber saldı Ona mektup yazan eller ağladı Duydu ki Amr ibn ül-As geliyor Bilenmiş bir kılıç, ölüm geliyor Şah Hüseyin orayı terkediyor Arkasından Mekkeliler ağladı      

     

     

     

    Devamı..
  • İmam Hüseyin Gönüllerin Sultanıdır

    Bir çok kere belirtildiği gibi Hz. Hüseyin, tıpkı dedesi, babası, annesi, abisi gibi komple, dört dörtlük bir insandır. Elbette İmam Hüseyin peygamber değildir. Ancak İmam Hüseyin, yaşamın bütün anlamına sahiptir. Yani güneşten tutalım yıldızlara kadar, dağlardan tutalım nehirlere, çöllere kadar; insan ilişkilerine, insanın maddi-manevi yapısına kadar her şeye hakim ve vakıftı. Söylediği her söz, attığı her adım belli bir bilincin, hesabın, asaletin, geleceğin, ideal insanın protipine göreydi. Aynı asalet, yiğitlik, bilinç ve ideal insan olma Hz. Ali içinde geçerlidir. Zaten İmam Hüseyin bütün bu  zincirin halkası gibi tamamlayıcıdır. Hz. Peygamberden ve Hz. Ali'de  vücut bulan değerlerin temsilcisiydi. Bazıları İmam Hüseyin'in bütünlüğünü göremiyorlar. Hz. Hüseyin'i sadece Kerbela da ki şehadetiyle biliyorlar. Bu eksik bir yaklaşımdır. Kerbela hadisesi İmam Hüseyin'in yaşamındaki doruk noktasıdır. Ancak Kerbeladan öncesi de var. Bu öncesinden de  İmam Hüseyin'in yaşamı yine en ideal olanıdır.

     

    Devamı..
  • Yiğit Olmak Hüseyin Olmaktır

    İnsanın kendi varlığını bütünüyle ortaya koyması ve idealleri için şehadete gitmesi elbette ki çok değerlidir. İnandığı davaya hayatını adaması saygın bir davranıştır.

    Eğer kişi kendisinden geçip bir bütün halinde insanlığın selameti için şehitlikte dahil çaba harcıyorsa şüphesiz bu insan büyük bir ruha sahiptir. O kişi sıradanlığı çoktan aşmış, yaşamın bir üst boyutuna varmıştır. Artık onun yaşam anlayışı, olayları-olguları sorgulayışı/analizi çok çok farklıdır.







    Büyük ruh sahibi sıradan insanların göremediklerini görür. Sıradan insan bir an sonra neler olabileceğini kestiremezken büyük ruh sahipleri insanlığın geleceğini okurlar. Eğer günümüzde kısmide olsa insanlık için refah söz konusuysa bu tarih boyunca insanlık için mücadele veren ve insanlığın daha özgür, güzel, anlamlı, saygın... bir yaşam yaşaması için kendi kısa yaşamlarını feda eden sayısız kahramanların sayesindedir. Burada bu sayısız kahramanları anarken ve mücadeleleri önünde saygıyla eğilirken inancı, dili, rengi, sınıfı ne olursa olsun hepsini sahipleniyoruz. Tabi ki yine klasik muhalefet anlayışı hemen soracak: “Kimdir bu kahramanlar ve ne yapmışlardır?” ve devam edecekler: “Bu kahramanlar neye göre, hangi kıstasa göre kahramandırlar?” Elbette bütün insanlığın dil, din, renk, ırk, sınıf ayrımı yapmaksızın ortak kahramanları tespit ettiği yok. Bir topluma göre kahraman olan birisi başka topluma göre en büyük zulüm edicidir. Bu doğrudur, ancak insanlık çok yavaş da olsa insanlığın ortak değerleri ve insanlığın geleceği için bazı normlar oluşturuyor. Bu oluşan normlar çerçevesinde zamanla bütün insanlığın ortak kahramanları netleşecektir.

    Bizim anlayışımız ve inancımıza göre İmam Hüseyin, bütün insanlığın ortak kahramanıdır. Kahramanlıktan ziyade yol göstericisi, ışığı, ideal insanıdır. İmam Hüseyin, salt bir toplumun, grubun, kavmin, devletin, ulusun, halkın... değil, bir bütün olarak insanlığın ışığı, yol göstericisidir. Dini, dili, rengi kavmi, ulusu, sınıfı ne olursa olsun bütün insanlığın ideal insanıdır. İmam Hüseyin'in şehadetle son bulan yaşamı adeta bir okuldur. Hüseyin'in sözü, Hüseyin'in eylemi, Hüseyin'in olayı, ruhu kısacası her şeyi yiğitliktir, derstir, heyecandır, güç kaynağıdır, tahriktir... Bu manada zaman ve mekanın önemi yoktur. İmam Hüseyin, bütün insanlığın ortak kahramanıdır.

    Devamı..
  • İmam Hüseyin Gönüllerin Sultanıdır

    Bir çok kere belirtildiği gibi Hz. Hüseyin, tıpkı dedesi, babası, annesi, abisi gibi komple, dört dörtlük bir insandır. Elbette İmam Hüseyin peygamber değildir. Ancak İmam Hüseyin, yaşamın bütün anlamına sahiptir. Yani güneşten tutalım yıldızlara kadar, dağlardan tutalım nehirlere, çöllere kadar; insan ilişkilerine, insanın maddi-manevi yapısına kadar her şeye hakim ve vakıftı. Söylediği her söz, attığı her adım belli bir bilincin, hesabın, asaletin, geleceğin, ideal insanın protipine göreydi.









    Aynı asalet, yiğitlik, bilinç ve ideal insan olma Hz. Ali içinde geçerlidir. Zaten İmam Hüseyin bütün bu  zincirin halkası gibi tamamlayıcıdır. Hz. Peygamberden ve Hz. Ali'de  vücut bulan değerlerin temsilcisiydi. Bazıları İmam Hüseyin'in bütünlüğünü göremiyorlar. Hz. Hüseyin'i sadece Kerbela da ki şehadetiyle biliyorlar. Bu eksik bir yaklaşımdır. Kerbela hadisesi İmam Hüseyin'in yaşamındaki doruk noktasıdır. Ancak Kerbeladan öncesi de var. Bu öncesinden de  İmam Hüseyin'in yaşamı yine en ideal olanıdır.

    Günümüzde dahi İmam Hüseyin'e bunca ilgi, bağlılık, sevgi, saygı varsa bu sadece İmam Hüseyin'in Kerbela da şehit edilmesiyle açıklanamaz. İmam Hüseyin, Kerbela öncesi ve Kerbela olayı sırasındaki tutarlılığıyla bir bütündür. Tutarlılık, çok kimsenin yaşamında anlamı olmayan bir kavramdır, fakat Hz. Ali ve Hz. Hüseyin gibi yüce şahsiyetlerin yaşamı bu kavram üzerine şekillenmiştir. Bu yüce şahsiyetler sözle-davranışı, teori ile pratiği bütünleştiren şahsiyetlerdir. Bu konuda Kerbela şehidi İmam Hüseyin'in bütün insanlığa hitap eden şu sözleri iyi birer kanıttır. Şöyle sesleniyor İmam Hüseyin insanlığa:
    “Şereflice ölmek, şerefsizce, onursuzca yaşamaktan iyidir.” Yine saygıdeğer İmam dünya malına tapan, yaşamını maddi çıkar üstüne kuranları zavallı ve ahmak olarak görüyor. Bu tür kişileri köle olarak nitelendiriyor ve gerçek manada özgürlüğün yolunu gösteriyor. Şöyle diyor sevgili Hz. Hüseyin maddiyatı her Şeyin üstünde tutan ve yaşamın güzelliğini idrak edemeyenler için: “Günesin üzerine doğduğu her şey tüm dünya ve onda bulunanlar, ondaki deniz ve kara, dağ ve çöl, Allah'ı dost edinen ve ilahi yüceliği idrak eden, Allah'ın hakkını tanıyan marifet ehli olan birinin yanında bir gölge gibidir. Dünyaya ve ondakilere değer vermeyen bir özgür insan yok mudur?” Gerçekten var mı böyle özgür insanlar? Ya da insanların çoğunluğu maddenin, geçici heveslerin, iktidarın, hırsın, gücün... köleleri değiller mi? Herkes o mutlak sonla (ölümle) karşılaşacağını bildiği halde neden kölelikte ısrar ediyor bazılarımız? Oysaki ömür çok kısadır. 70-80 yılın uzunluğu nedir ki? Bir nefes almak kadar kısa değil mi 70-80 yıl? Ne acıdır ki insanlar kendilerini kandırıp duruyorlar. Burada elbette her şeyden el etek çekelim manası çıkmasın. Nitekim İmam Hüseyinde böyle bir yaşamın sahibi olmamıştır. Ancak ısrarla vurgulanması gereken, maddiyat için diğer bir çok güzelliğin feda edilmemesi gerektiğidir. Madde olsun. Ama madde insan yaşamını kolaylaştıran olsun. Eğer madde köle ediyorsa insanı bu karşı olunması gerekendir. İnsan maddenin emrinde değil, madde insanın emrinde olmalıdır. Madde amaç değil, araç olmalıdır. Yazık ki insanlar maddeyi amaç haline getirmişler. Yanlış olan budur. Saygıdeğer İmamın sözleri böylesi insanlar içindir. Hz. Hüseyin sözlerine şöyle devam ediyor:“... Kendinizi satmayınız. Hür, özgür insanlar olunuz, kendini satan satıcılardan olmayınız”. İmamHüseyin 'kendinizi satmayınız' diyor. Yazık ki insanlar öyle tamahkar ve madde perestler ki bedenleri ile birlikte ruhlarını da satıyorlar. Değer yargıları, sevgileri, dostları, aşkları... kısacası her şeylerini maddi hesaplar belirliyor. Daha doğrusu maddi kazanç hesaplarının sonucu bütün bunlar oluşuyor. Oysaki değerler, ahlak, dostluk, paylaşım... maddi hesaplar sonucu şekillenemez. Şekilleniyorsa bu artık başka bir şeydir. Dostluk sahtekarlıktır, riyadır, ahlak ahlaksızlıktır, hainliktir, değerler anlamsızdır... Böylesi insanların yönlendirdiği bir toplulukta İmam Hüseyin'in göklere ulaşan ama duymak, bilmek, görmek istemeyen insanlara ulaşmayan gür sesi yankılanmaya devam edecektir. Ta ki insanlar duyana, bilene, görene kadar

                                   “ Şerefli, onurlu, anlamlı bir şekilde yaşayın, maddenin kölesi olmayın.”

    Devamı..
  • İmam Hüseyin'in Mücadelesi İktidar Olma Mücadelesi Değildir

    Her yıl dünyanın farklı coğrafyalarında milyonlarca insan Muharrem ayında İmam Hüseyin'i ve Kerbela`da şehit olan dostlarını anar. Aradan asırlar geçmiş olmasına karşın halen önemiyatından bir değer kaybetmeyen İmam Hüseyin'in Kerbela çölünde şehit edilmesi bir çok sosyoloğun, etnoloğun, antropoloğun ilgi alanı olmaya devam ediyor. Cevabı verilmek istenilen ana soru şudur: “Nasıl oluyor da 1300 yıl önce yaşanmış bir olayın etkileri günümüzde de varlığını sürdürüyor?”








    Kerbela olayını ve etkilerini bütün yakıcılığıyla yaşayan inanç toplumunun ferdi olarak bu ana soruya ve diğer yan sorulara verilmiş cevabı şöyle özetleyebiliriz: “Kerbela olayı insanın aşkın(yüce) hali ile bataklık halinin ayrıştırılma olayıdır.” Böyle olunca da Imam Hüseyin'in şahsında temsilini  bulan değerleri savunanlarla Yezidin şahsında temsilini bulanlar arasındaki mücadele sürgit devam etmiştir ve dünya döndükçe de devam edecektir. Ta ki Yezidin temsil ettiği düşünce ve yaşam sistemi yok olana dek.

    Kerbela olayı tarihte olmuş milyonlarca olaydan biri değil. Eger öyle olsaydı etkileri günümüze kadar devam etmezdi. Kerbela olayını yaşamsal ve güncel kılan özünde taşıdığı iyi ile kötünün savaşımı ve iyi olanın kaybetmesidir. Tabi ki burada neye göre “iyi” ve “kötü” tanımı yapıldığı sorulabilir.

    İmam Hüseyin; doğruluğu, dürüstlüğü, mazlumluğu, fedakarlığı, haklılığı, adaleti, dostluğu, bağlılığı, hakkaniyeti... temsil ediyor. Yezid ise; gücü, iktidarı, zalimliği, saltanatı, yıkıcılığı, namertliği, haksızlığı, sömürüyü... temsil ediyor.

    Bazıları halen neden Kerbela olayının güncel olduğunu anlayamıyor. Hala güncel. Ve haksızlık, yolsuzluk, yobazlık, yozluk, yoksulluk, maddeye-güce tapma, savaşlar oldukça, sömürü, adaletsizlik, eşitsizlik oldukça da güncel kalacaktır.

    İmam Hüseyin elbette çok önemli bir inanç önderidir. Ancak hemen belirtelim ki, İmam Hüseyin'in yaşamı ve insan üstü mücadelesi yaşamın bütün alanlarına nüfus eder boyuttadır.

    Günümüz dünyasında yığınla insan farklı inançtan olmalarına rağmen İmam Hüseyin'in önünde saygıyla eğiliyorlar. İletişim geliştikçe, toplumlar arası ilişkiler yoğunlaştıkça İmam Hüseyin'e olan ilgi misliyle artacaktır. Bu ilgi, sevgi, bağlılık, hayranlık sadece inançsal bir bağlılık değildir. Şüphesiz İmam Hüseyin'in inançsal boyutu çok çok önemli ve büyüktür. Ancak İmam Hüseyin komple bir insandır. Komple insandan kastımız insani olanın en önemli temsilcilerinden biri olmasıdır. Evrenseldir. İmam Hüseyin'in mücadelesine sevgi, saygı, bağlılık, hayranlık salt onun inancında olanlarda değil, inançlı inançsız bütün toplum kesimlerinden gelmektedir. Çünkü, insanlar ideallerinin, kendi doğrularının, adaletin, hakkaniyetin, gerçek inancın... temsilini İmam Hüseyin de buluyorlar.

    İmam Hüseyin ve yarenlerinin şehadetiyle sonuçlanan Kerbela olayının “Araplar arası bir kabile savaşı” olarak görenler yanılıyorlar. Yine İmam Hüseyin'in “iktidar Mücadelesi” sonucu Kerbela da şehit olduğunu iddia edenlerde yanılıyorlar. Dikkat edilirse şehadetinden sonrada ve günümüzde de İmam Hüseyin'i ve Kerbela şehitlerini en çok sahiplenen toplumlar Araplardan çok Arap olmayan Türk, Pers, Kürt toplumlarıdır. Yine İmam Hüseyin sonuçları belli olan bir savaşa iktidar hırsı için girmemiştir. Eger İmamın bütün emeli iktidar olsaydı 72 kişi ile binlerce kişilik orduya karşı savaşa girmez daha farklı metotlar uygulardı.

    İmam Hüseyin'in mücadelesi için “kabileler arası çatışma” ve ya “iktidar içindi” gibi yakıştırmalarda bulunmak gerçeğe gözünü kapatmaktır.

    Kerbela çölünde insani olanla insani olmayanın mücadelesini verdi saygıdeğer İmam. Biçimde kaybetse de özde mücadeleyi kazanmıştır. Eger İmam Hüseyin Yezit'e biat etseydi ve bunun sonucunda Yezit tarafından hediyelere boğulup iltifatlar görseydi, o vakit İmam Hüseyin kaybederdi. Ancak İmam Hüseyin, “Yezit'e biat etmektense onurluca şehit olurum” diyerek biçimde bir kaybedişin ama özde bir kazanımın sahibi olmuştur. Bu kazanım Imam Hüseyin ve yoldaşlarının şahsında bütün haksızlığa, zalimliğe, sömürüye, talana, yobazlığa... uğrayanların kazanımıdır. Bunun için diyoruz ki; kaybeden Yezit ve cümle zalimler, kazananlarsa Hüseyin ve cümle mazlumlardır.

    Devamı..

Son Makaleler

Popüler