Mevlana'nın Aleviliği - (Alevi Önderi, Alevi Önderleri)
Tarihsel gerçeklere ilgi duyan, toplumsal gelişmeleri takip eden herkes anlayacaktır ki bir çok olay ve olgu yansıtıldıkları gibi değildir. Özellikle tarihsel gerçekliği araştıran ve gerçekleri bütün çıplaklığıyla bilmek isteyenler genel kabul görmüş bilgilerin çok farklı olduğunu hemen görürler. Elbette bazı tarihsel doğrulara ulaşmak ve bunu toplumla paylaşmak anında kabul görmeyebilir. Onca zamandır farklı yansıtmaların sonucu kabul edilmiş tarihsel bilgiler bir anda değişmez. İstenildiği kadar objektif ve bilimsel verilerle açıklansın yine kabul görmüyor. Çünkü uzun bir zaman dilimi sonucu oluşmuş bir bilinç var. Bu bilinç bir anda gerçekleri kabul edemez. Hele olaylara sadece kendi ideolojik, dini çerçevelerinden bakan, kendi doğrusundan başka doğru olabileceğini kabul etmeyen, hurafeleri kutsallaştıran bir yapıysa karşınızdaki, o vakit işiniz bir kaç kat daha zor. Mevlana hazretlerinin Aleviliğini de bu çerçevede ele almak gerekiyor. Asırlardır şartlanmış olarak Mevlana'yı Sünni bilen zümreler için Mevlana'nın Alevi inancı ile yoğrulduğunu söylediğinizde tepki almanız olağandır. Ancak bütün saptırmalara, farklı yansıtmalara rağmen Mevlana'yı araştıran herkes onun Alevi olduğunu görür.
Bilinen nedenlerden dolayı tarihsel doğruları çarpıtanlar sadece belli kesimlerin bilinçlerini bulandırmamışlar. Ulaşabildikleri herkesin bilinçlerinde kırılmalara, sapmalara sebebiyet vermişlerdir. Bu manada Mevlana'yı Sünni gösterenler sözüm ona Alevi aydınlarını da aynı yanlışlara sevk etmişlerdir. Bazı Alevi aydınları bu ağır propagandanın etkisinde kalarak Mevlana'yı Alevi saymamışlardır. İşin ilginç yanı bu bilinç bulanıklığını yaşayan kişiler Mevlana'yı Sünnide saymamışlardır. Alevi değil, Sünni değil. Peki Mevlana inanç olarak nedir? Bu soruya cevap yok.
Mevlana'yı sahiplenen kesimlere kızmak onu Alevilerden ve Alevilikten ayırmak Alevi toplumuna haksızlık, bunu hedefleyen zümrelerin planlarına istemeyerek de olsa dahil olmaktır. Eğer bu zümrelere kalsa, bunlar bütün Alevi inanç önderlerini gerçek kimliklerinden soyutlayarak kendilerinden gösterirler. Hatta bunu yapıyorlar da. Alevi inancına katkıları ile bu inancı yaşatmaları ile Alevilikten farklı düşünülmeyecek önderlerimizi bile, gerçek kimliklerinden soyutlayarak kendilerinden sayıyorlar. Hz. Ali'den tutalım, Hacı Bektaş Veli'ye kadar sahiplenmedikleri Alevi önderi yok. Hatta Pir Sultan Abdal'ı bile sahipleniyorlar. Bu doğrudan yola çıksak bile Mevlana'nın Alevi olduğunu anlarız. Yine Mevlana ile Şemsi Tebrizi'nin ilişkilerini onu sahiplenmek isteyenler adlandıramıyorlar. Bu bile onların tezlerini çürütmeye yeter. Çünkü Şemsi Tebriz'i Mevlana'yı Mevlana yapan kişidir. Peki Şemsi Tebriz'i kimdir ve nereden, ne amaçla Mevlana'yla bir araya gelmiştir ve Mevlana'yı nasıl bu kadar etkilemiştir? İşte bütün bu tarihsel gerçeklerden dolayı Mevlana Alevidir.
Not: Bedri Noyan'ın yazdığı “Hacı Bektaş Veli ve Mevlana”(Ayyıldız Yayınları) adli kitap Şemsi Tebriz'i ile Mevlana'nın ilişkilerini farklı bir gözle görmek isteyenler için iyi bir kaynaktır.