ERENLER VE OZANLAR HZ. ALİ’Yİ ZİKREDİYOR
- Hz. ALİ’DEN BAŞKA BİR ŞİİR:
- “İşte ben öncekilerin ilmine haiz oldum,
- Ve ben sonrakilerin ilmini gizledim.
- Bütün Gayp sırlarının kaşifiyim.
- Ben her küçük ve büyüğün emiriyim.
- İlmim bütün alemlere ihata etmiştir”
PİR SULTAN ABDAL’IN GÖZÜ İLE
Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Pir Sultan Abdal, 15. Yüzyılda yaşamıştır. Asıl adı Haydar olan Pir Sultan Abdal’ın Sivas’ ın Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz köyünde yaşadığı sanılmaktadır. Yaşam öyküsü Alevi / Bektaşitoplumunun deyiş ve söylencelerine dayanır. Osmanlı imparatorluğuna karşı Safevi Türk Kızılbaş Devletini savunan Pir Sultan, döneminin toplumsal sorunlarını kendisine konu edinmiş, deyiş ve şiirleri ile halkı bu uğurda motive etmiş ve ileri düzeyde etkilemiştir.
Binbir adı vardır birisi Hızır,
Her nerde çağırsam orada hazır.
Ali’m Padişahtır Muhammed vezir
Bu fermanı yazan Ali değil mi?
Pir Sultan Abdal’am ben bir fukara
Acep bulunur mu derdime çare
Yüzü kara nasıl varam huzura
Divanda oturan Ali değil mi?
Ali ile Muhammed kurdu bu yolu
Mümine saçıldı tarikat gülü
Bir ulu dergâhtır sürelim demi
Ali ile Muhammed’in aşkına
Ben gayrı nesne bilmezem
Allah bir Muhammed Ali
Özümü gayra salmazam
Allah bir Muhammed Ali
SEYYİT İMADETTİN NESİMİ’NİN GÖZÜ İLE
Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Seyyid Nesimi, Irak / Bağdat’ ın Nesim kasabasında yetişmiş, Diyarbakır yöresine yerleşen Azeri asıllı Türkmen’lerdendir. Halep’te, asıl adı Ebu Abdullah Hüseyin bin Mansur el Beyzavi el Hallac olan Alevi / Bektaşi literatüründe genellikle Hallacı Mansur ismi ile anılan zatın (Enel – Hak / Vahdet- i Vücud -/-Tanrı ile varlığın bütünleşmesi) felsefesini dile getirdiği için derisi yüzülerek 1417 yılında Halepte şehit edilmiştir. (Bazı tarihler ise bu şehadetin 1403 yılı olduğunu yazarlar)
(Hallacı Mansur Hicri 244 / Miladi 858 yılında Beyza yakınlarında bir kasaba olan Tur’da doğmuştur.26 Mart 922 de Abbasi Halifesi Muktedir’in emri ile Bağdat’ta asılarak, uzuvları kesilerek işkence ile öldürülmüştür. Hallacı Mansur’un babası Müslüman, dedesi ise Mezdek inancındandır. Hallac-ı Mansur bazende Muhammed bin Ahmet el-Farisi adını kullanmıştır)
Ey benim Şahım, sığınağım,
Fazlı Rahmanım Ali,
Selam ey Şah-ı Merdan Ali
Selam ey Fazl-ı Yezdan Ali!
ŞAH İSMAİL’İN (ŞAH HATAYİ) GÖZÜ İLE
Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Şah İsmail Hatayi, Azeri asıllı Türkmen’dir. Babası Şeyh Haydar, anası Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ ın kızı Alemşah Halime Begüm Sultan’dır. 1487 yılında Güney Azerbaycan’ ın Erdebil kentinde doğmuştur. Alevilerinin Cemlerinde deyişleri en çok okunan 7 Ulu Ozandan biridir. Şah İsmail Hatayi, 1500 yılında Erzincan’nın Sarıkaya Yaylasında, Seyyid Ocakları mensubu Dedeler ile Türkmen aşiret ve oba beylerinin katıldığı büyük Türkmen kurultayına başkanlık etmiş ve 9 Eylül 1502 tarihinde de Tebriz’de “Safevi Türkmen Kızılbaş Devletini” kurmuştur. Osmanlı padişahı Yavuz’ la 19 Mart 1514’ te yaptığı Çaldıran Savaşını kaybetmiş, 1524 ‘ te 37 yaşında iken Azebaycan’ da Hakk’a yürümüştür. Kabri Erdebil’ dir.
Sufi Mezhebimin Nesin Sorarsın
Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz
Gözlüye Gizli Yok Ya Sen Ne Dersin
Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz
Eğnimize Kırmızılar Giyeriz
Halimizce Her Manadan Duyarız
Katarda İmam Cafer’e Uyarız
Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz
Her Kimin Ki Çerağını Hak Yakar
Mümin Olanları Katara Çeker
Aslımız On İki İmama Çıkar
Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz
Biz Tüccar Değiliz Alıp Satmayız
Erkan Gözetiriz Yoldan Sapmayız
Gönlümüz Ganidir Kibir Tutmayız
Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz.
Muhammed Ali’dir Kırkların Başı
Uralım Yezid’e Laneti Taşı
Hünkar Hacı Bektaş Veli’dir Eşi
Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz
Baharda Açılır Gonca Gülümüz
Ol Dergaha Doğru Gider Yolumuz
On İki İmam İsmin Okur Dilimiz
Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz
Şah Hatayi’m Eydür Muhammed Ali
Onlardan Öğrendik Erkanı Yolu
Ali Muhammed’dir Muhammed Ali
Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz
FUZULİ’NİN GÖZÜ İLE
Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Fuzili’nin asıl adı Mehmet’tir. 1504’ te Kerkük te doğmuştur, Kerkük’te Bayat Türkmen boyunun Karyağdı soyundan gelmektedir. Kitaplar, Fuzuli’ nin en büyük dileğinin uzun yıllar başında beklediği ve gönüllü bekçilik yaptığı, Hz. Hüseyin’in kabrinin bulunduğu Kerbela’da ölmek olduğunu ve bunu vasiyetinde belirttiği için, veba hastalığı salgını sırasında Hakka yürüdükten sonra naaşının orada kaldırıldığını yazarlar. Fuzuli’ nin en önemli yapıtı Kerbela olayını da anlatan “Hadikat’ üs - Süeda” (Saadete Erenlerin Bahçesi) adını taşıyan çalışmasıdır.
Düştü Hüseyin atından Sahra-i Kerbela’ya,
Cibril koş haber ver Sultan’ı Enbiyaya
........................
Şukr-ı Huda ki sâye fekendest ber serem,
İkbal-i müstedâm-ı tü ya Murtezâ Ali,
Behr-i necat ber heme çün tâat-ı Hudâ
Farzest iktiram-ı tü ya Murtezâ Ali,
Mânend-i Kâ’be ma’bed- ins u melaikest,
Her câ buved makaam-ı tü ya Murtezâ Ali,
Her lehze miresed be Fuzüli hezar feyz
Ez hân-ı âm-ı lûtf-ı tü ya Murtezâ Ali.
Türkçesi: Şükür olsun Tanrıya ki ya Murteza Ali, senin daimi ikbalin, başıma gölge salmıştır. Sana hürmet etmek kurtuluş için Tanrıya ibadet gibi herkese farzdır. Makamın neresiyse orası, Kâbe gibi insanlarıın da ibadetgâhıdır, meleklerin de. Lûtfunun umumi ve şâmil sofrasından Fuzüli’ye her an binlerce feyiz erişmektedir.(55)
YEMİNİ’NİN GÖZÜ İLE
Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan ve asıl adı Fazıl oğlu Mehmet olan Yemini, 15. yüzyılın sonu ile 16. yüzyılın ilk yarısında Tuna Irmağı bölgesinde yaşadı. 1519’da yazdığı ve Alevilerce kutsal kabul edilen, Hz. Ali’ nin mitolojik yaşamını konu edinen “Faziletname” (Erdem kitabı) adındaki 7300 beyitten oluşan manzum bir eseri bulunmaktadır. Bir erdem kitabı olan bu kitap, Hz. Ali’nin yaşamının, ehlibeyt ve Hz. Ali sevgisinin yoğun bir biçimde işlendiği temel yapıtlarından biridir.
Dediler ki keramet kanı Hayder
Dayanmaz derdimin derrnanı Hayder
Kamu mümin’lerin kalbinde mihrin
Olubdur dini hem imanı Hayder.
İmamü’l Müttekinsin bellü bayık
Erenler merdinin merdan’ı Hayder
Cemad’a dil verirsin emr-i Yezdan
Verir nutkun ölüye canı Hayder.
VİRANİ’NİN GÖZÜ İLE
Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Virani, 16. Yüzyılda Eğriboz adasında doğmuştur. Hurufiliği benimsemiş bir Bektaşi ozanıdır. Bir süre Necef’te Hz. Ali’nin türbesinde türbedarlık yapmıştır. Virani, Balkanlarda Demir Babadan babalık icazeti almış, Hz. Ali’ ye olan aşkını dile getiren çok sayıda şiir yazmıştır. Virani’ ye göre “Evrende ve bütün nesnel varlıklarda görünen” Hz. Ali’ dir.
İstemem alemde gayrı meyvayı
Tadına doyulmaz balımdır Ali
İstemem eşyayı verseler dahi
Kokmazam sünbülü gülümdür Ali
Ali’mdir kadehim Ali’mdir şişe
Ali’m sahralarda morlu menekşe
Ali’m dolu yedi iklim dört köşe
Ali’m saki Kevser dolumdur Ali
Ali vahid şah-ı Resul kibriya
İmam Hasan Hüseyn Şah-ı Kerbela
İmam Zeynel-Aba ol sahib-liva
Büküldü kametim dalımdır Ali
Muhamrned Bakır’dır tendeki canım
Ca’ferüs -Sadık’tır dinim imanım
Musa-i Kazım’dır derde dermanım
Varlığım kalmadı malımdır Ali
Aliyyür -Rıza’dır Şah-ı Horasan
Taki ile Naki gösterdi burhan
Hasanül-Askeri mah-ı dırahşan
Yokladım talihim falımdır Ali
Muhamrned Mehdi’dir sahibüz-zaman
Oniki İmam’a kul oldum heman
Ma’sum-ı pakandır envar -ı cihan
Esrar-ı Huda’ya alemdir Ali
Virani’yem düştüm şimdi derdine
Vücudum gark oldu çile bendine
Gönül sormaz oldu kendi kendine
Söyler dehanımda dilimdir Ali
KUL HİMMET’İN GÖZÜ İLE
Alevi inancında 7 Ulu Ozandan biri olan Kul Himmet, Tokat / Almus ilçesi / Varsıl köyündendir. 16. Yüzyılın ikinci yarısında yaşamıştır. Bütün nefeslerinde Hz. Ali, 12 İmamlar ve Hacı Bektaş Veli’yi büyük bir içtenlikle anlatır. Ölüm ve doğum Kul Himmet’ in nefesleri Alevi Cemlerinin vazgeçilmez nefesleri arasındadır. İyi bir tekke eğitimi gören Kul Himmet in, Pir Sultan Abdal’a bağlı olduğu, onun çevresinde yetiştiği, onun müridi olup onu izlediği şiirlerinden açıkça anlaşılmaktadır.
tarihleri belli değildir. (56)
Bugün yâr bize geldiGülleri taze geldi
Önünde Kanber ile, Ali Murtaza geldi.
Ali benim mâhımdır, Kâbe kıblegâhımdır
Mir’aç’taki Muhammed. O benim padişâhımdır.
…
Şu benim sevdiğim Muhammed Ali
Kumru dost dost deyü öten Ali’dir
Sakınan çağıran mahrum mu kalır
Şu sefiller carına yeten Ali’dir
Ali’m tutdu Zülfikâr’ın sapını
Döndürdi kâfirin dine hepini
Mağribde attı kudret topunu
Maşrıkta uzatıp tutan Ali’dir.
KAYGUSUZ ABDAL’IN GÖZÜ İLE
Anadolunun bazı yörelerinde adı 7 Ulu Ozandan biri olarak anılan Kaygusuz Abdal’ın asıl adı Alâeddin Gaybî’dir. Padisah II. Murat (1421-1451) döneminde ve 1341-1444 yılları arasında yaşadığı, babasının Alaiye (Alanya) Beyi Hüsameddin Mahmud olduğu söylenr. Doğduğu ve öldüğü yer ve yıl kesin olarak bilinmiyor.
Abdal Musa’nın,Elmalı’daki dervişlerindendir. Uzun yıllar orada hizmet ettikten ve Rumeli’yi gezdikten sonra Mısır’a giderek Kahire’de, Kasr-ül ayn dergahını kurmuştur.
Ali’ye İsmullah derler,
Yüzüne secde ederler,
Taş yerine koyarlar,
Koyamazsın demedim mi?
Bu Kaygusuz ezeliden,
Himmet almış ol Veliden,
Oku ilmini Ali’den,
Doyamazsın demedim mi?
Kılıç sallar Yezidlerin kasdına
Ali Zülfikar’ın almış destine
Tümen tümen genç Ali’nin üstüne
Erler gelir şahım Abdal Musa’ya.
Her matem ayında kanlar dökülür
Demine Hü deyü gülbank çekilir
Uyandırıp Hak çırağı yakılır
Erler gelir şahım Abdal Musa’ya.
SİVAS / MADIMAK ŞEHİTLERİNİN GÖZÜ İLE HZ. ALİ
MUHLİS AKARSU’NUN GÖZÜ İLE
Muhlis Akarsu, 1948 yılında Sivas / Kangal ilçesi Minarekaya köyünde doğdu. Küçük yaşlarda katıldığı muhabbetlerde ve cemlerde Alevi - Bektaşi felsefesini öğrendi, saz çalıp türkü söylemeye ve beyitler okumaya başladı. Alevi ozanlarından, Pir Sultan, Şah Hatayi, Kul Himmet, Nesimi Çimen, Karacaoğlan,Aşık Emrah, Aşık Davut Sulari, Aşık Mahzuni Şerif’den etkilendi ve onların deyişlerini okudu. 2 Temmuz 1993 Sivas Madımak katliamında eşi Muhibe Akarsu ile birlikte yaşamını yitirdi.
Nasıl methedeyim Sultanım seni
Binbir ismin vardır birisi Ali.
Keramet sahibisin Bektaşi Veli
Dağların odunu bilmez Ali´yi.
Ali gerçeklerin elbet dostudur
Ali inkarların elbet hasmıdır
Ali Muhammed´in öbür ismidir
Ebu Sufyan oğlu bilmez Ali´yi.
Akarsu hak için yanar dediler
Geldi geçti Bektaşiler, Veliler
Nice deryalarda yüzer gemiler
Her derya gemisi bilmez Ali´yi.
NESİMİ ÇİMEN’İN GÖZÜ İLE
Nesimi Çimen, Adana / Saimbeyli ilçesinde 1931 yılında doğdu, Daha sonra tüm ailesiyle Kayseri, Sarız ilçesine yerleşti. Hatayi, Pir Sultan Abdal ve diğer ozanların nefeslerini söyleyerek kendisini tanıttı. 2 Temmuz 1993 günü Sivas / Madımak katliamında yaşamını kaybeti.
Gel Dilber Ağlatma Beni Şah’ı Merdan Aşkına
Du Cihanın Ranıması Şii Yezdan Aşkına
Şahım Hasan Pir Hüseyin Kerbela Meydan İçin
Lütfedip Bağışla Cürmüm Ali Süphan Aşkına
Ey Virani Çıkma Yoldan Doğru Raha Gel Beri
Muhabbet Şevkat Senindir Ey Hasan-Ül Askeri
Evliyalar Serfirazı Hacı Bektaş-I Veli
Sen Ganisin Ver Muradı Devri Mihtan Aşkına(57)
ALİ ÇAĞAN’IN GÖZÜ İLE
20 Şubat 1962 tarihinde Erzurum / Şenkaya ilçesi Aydoğdu köyünde doğan Ali Çağan Sivas / Madımak katliamından sağ kurtulanlardır.
Hasret yarasında tükenmez sızı
Gün geçer gönülden çıkarma bizi
Alnında parlayan zöhre yıldızı
Şahlar şahı merdan Ali aşkına
Milliyetim insan, dünya’dır yurdum
İnsanı kamilde mevlayı buldum
Ele, bele, dile sahip kul oldum
Hünkar Hacı Bektaş Veli aşkına
Çağan Ali dost yoluna ol turab
Gönüller şen olsun, kalmasın harap
Aşkın badesinden bir damla şarap
Kırkların sunduğu dolu aşkına
ERENLERİN ve OZANLARIN GÖZÜ İLE HZ. ALİ(58)
YUNUS EMRE’NİN GÖZÜ İLE
Büyük Alevi / Bektaşi Tasavvuf şairlerinden Yunus Emre’nin, 1238 yılında doğduğu ve 1320’de Hakka yürüdüğüdür sanılıyor. Hacı Bektaş Veli bendelerinden ve Taptuk Emre’nin dervişlerinden olan Yunus’un, Anadolu’nun bir çok bölgesinde iddia edilen mezarları olmasına rağmen Eskişehir civarında yaşadığı sanılıyor.
Ali almış sancağını eline
Çekilip giderler mahşer yerine
Hasan’ı Hüseyn’i almış yanına
Ah ümmetim deyu ağlar Muhammed.
Yunus eder gelin kadrin bilelim
Fırsat elde iken tevhid edelim
Ruhu için salavat getirelim
Ah ümmetim deyu ağlar Muhammed
BALIM SULTAN’IN GÖZÜ İLE
Hacı Bektaş Veli’den sonra Bektaşiliğe ciddi bir kurum niteliği kazandıran, onu düzenli bir ocağa dönüştüren bir kişi diye bilinen Balım Sultan’ın 1516 da vefat ettiği sanılıyor. En önemli icraatlarından biri Osmanlı Padişahı Sultan 2. Beyazit’i, sıradan bir katılımcı sıfatı ile Cem ayinine dahil etmek olmuştur. Şiirlerinde ‚”Şâh-i merdân gibi ere tapının, Kim idi bekçisi o dört kapunun” örneğinde görüldüğü gibi büyük bir Hz. Ali aşkı görülür. Bazı kaynaklar onun Ehl-i Beyt soyundan olduğunu vurgularkeniö diğer başka kaynaklar ise Arnavut kökenli olduğunu belirtmektedirler.
Benim sevdiceğim Ali’dir
Ali Ali’yi sevenler olmaz mı deli
Pirimin elinden içmişim dolu
Ali’yi seversen değme yarama
Hüdai’nin Gözü ile
Tasavvuf şiir ve deyişleri ile tanınan asıl adı Sabri Orak olan Aşık Hüdai, 1940’da Maraş / Göksun ilçesi Yoğunoluk köyünde doğdu. Küçükken saz çalmayı öğrenen Ozan, okuma yazmayı asker de öğrendi.Giderek geliştirdiği çalışmalarında bir çok alanda ödüller alan Hüdai Baba, 23 Kasım 2001 de Hakka yürüdü.
Faydası olmayan bahardan yazdan,
Yüce dağ başının kışı daha makbuldür.
Cahilin yaptığı sohbetten sözden
Ali’min hayali düşü makbüldür.
Lokma yeme namert olan elinden,
Sonra kurtulamazsın acı dilinden,
Namertlerin kaymağından balından,
Merdin kuru yaban aşı makbuldür.
Hüdayi konuşur bir ince dilden
Hal ehli olmayan ne bilsin halden
Bilgisiz, görgüsüz, duygusuz bir kuldan
Ölülerin mezar taşı makbuldür.
ABDAL MUSA SULTAN’IN GÖZÜ İLE
Anadolu’nun ünlü Evliyalarından ve Ozanlarından olan Abdal Musa Sultan, aslen Azerbaycan’ın Hoy kasabasından Anadolu’ya gelmiş ve Antalya / Elmalı / Tekke köyünde, önemli bir dergah kurmuştur. Rivayete göre Hacı Bektaş Veli’nin önemli Halifelerindendir ve amcası Haydar Ata’nın oğlu, Hasan Gazi’nin oğludur. Kaygusuz Abdal Menkıbesinde “Kösre Musa” adıyla da anılır. 14. Yüzyılda yaşamış olan Evliyanın Anadolu erenleri içinde ki makamı Sultanlık, mertebesi Abdallıkdır. Pir evindeki hizmet postu ise, “Ayakçı Postu”dur. Bu post Bektaşi tarikatındaki on iki posttan on birincisi olup, diğer adı “Abdal Musa Sultan Postu”dur. Ayakçılık, Abdallık mertebesidir
Muhammed Ali’nin kıldığı dava,
Yok meydanı değil, var meydanıdır.
Muhammed Kırklar’a niyaza geldi,
Ar meydanı değil, er meydanıdır.
Abdal Musa Sultan gerçek er ise,
Ali’yi sevenler muhip yar ise
Hakk’ın maksuduna erem der isen,
Urganı boynunda dar dediler.
AŞIK MAHZUNİ’NİN GÖZÜ İLE:
Aşık Mahsuni Şerif, 3 Ocak 1943 tarihinde Afşin’e bağlı Berçenek köyünde doğdu. 1956 yılında Mersin Astsubay Hazırlama Okuluna girdi. 1959’da Ordonat Teknikerolarak Ankara Ordonat Tekniker Okuluna geldi ve bir süre sonra Askeriyeden ayrılmak durumunda kaldı. Türk Halk müziğine olan ilgisi sonucu bir gurup aşık ile Aşıklar Derneğini kurdu. Anadolu Ozanlarından, özellikle Pir Sultan’dan son derece etkilendi. Yüzlerce kaset ve beste yaptı. 17 Mayıs 2002 tarihinde Hakka yürüdü. Kabri, Hacı Bektaş Veli’nin mekanına yakın bir yerde defn edildi
Üryan Büryan Vardım Pir Dergahına
Medet Ya Muhammet Ya Ali Diyerek
Gönül Verdim Gönül Şahlar Şahına
Hünkar Hacı Bektaş Veli Diyerek
Hasan-Ül Asker’ i Ol Ali Aba
Muhammet Mehciye Mest-Ü Merhaba
Serin Koymuş Serin Mahzuni Baba
Yol Muhammet Ali Yolu Diyerek
SEYYİD ALİ SULTAN’IN GÖZÜ İLE:
Bazı kaynaklara göre Hacı Bektaş Veli’nin oğlu olduğu iddia edilen ve asıl ismi İbrahim olan, Bektaşiler arasında Kızıl Deli namı ile anılan Seyyid Ali Sultan, Pehlivanların Piri olarak da kabul edilir. Balkanlarda önemli Bektaşi dergahlarının açılımı ve gelişimini sağlamıştır. 1310- ile 1402 arasında yaşayan “Hızır Lala” veya “Hızır Lale” lakabları ile de tanınan Sultan’ın kabri Dimetoka, Demirviran köyünde, kurduğu Dergâhın bahçesindedir.
Can ile canan Ali, canda cananım Ali,
Alemin ümidi sensin Hacı Bektaş-ı Veli.
KALENDER ÇELEBİ’NİN GÖZÜ İLE
HacıBektaş Veli’nin torunlarından olduğuna inanılan ve Hacı Bektaş Dergahı’nda postnişin makamıinda (en yüksek makam) da bulunmuş olan Kalender Çelebi 1476 yılında doğmuş, Osmanlıya karşı Orta Anadolu’da başlayıp Toros ve güneylere kadar uzanan Alevi ayaklanmasına önderlik etmiş ve 22 Haziran 1527’de pusuya düşürülerek öldürülmüştür.
Allah bir, Muhammed, Ali, Nazar eyle bari bana,
İzz-ü celalin aşkına, Çektirme şol zari bana
Pirlere niyaz ederiz, Yalan dünyayı nideriz
Ölürüz hasret gideririz, Göster şol didarı bana
GÜZİDE ANA’NIN GÖZÜ İLE
18 Yüzyılda yaşayan ve kabri Hacı Bektaş dergâhı avlusunda bulunan Feyzullah Çelebi’nin kızı Güzide Ana da aynı sevgi ve coşku ile Hz. Ali sevgisini dile getiriyor.
Medet Allah, ya Muhammed, ya Ali,
Dertliyim derdime dermana geldim,
Bunlardan kurtaran Bektaş Veli
Dertliyim derdime dermana geldim.
SEYYİT ALİ ÖZSOY DEDE’NİN GÖZÜ İLE
Seyyit Ali Özsoy, 1907 yılında Sivas, Sivrialan köyünde doğdu. Anadolu Ozanlar ve Seyyitler geleneginde Hz. Ali sevgisi aynı bütünlük ve devamlılığı onda da görürüz.
Taş duvara karşı ibadet etmem
Kıblem Muhammed, Kaben Ali’dir
Otuz iki farzdan bana söz etme,
Kıblem Muhammed, Kaben Ali’dir.
ALİ KEMTERİ BABA’NIN GÖZÜ İLE
Ali Kemteri (Tuncay), 1872 da Bulgaristan’ın Ayvalı Burgaz ilinin (Ah-yolu) Belveren (Belören, Böleren) köyünde doğmuş, Amucalar / Kebeler soyundandır. Daha sonra ailesi Abdal Ahmet Baba’nın kurduğu Tekirdağ’ının Kılavuzlu köyüne göç etmiştir.1932 yılında Çamlıca’da ki Bektaşi Halife Babası Ali Nutki dan Babalık icazetini alarak Mürşit olmuştur.
Kurban olayım yoluna, Şahı merdanım ya Ali
Rahim eyle garip kuluna, Dilde sultanım ya Ali
Kapında ihsana geldim, Aşk ile püryana geldim
Dertliyim dermana geldim, Derde dermanım ya Ali
ŞABAN SIRRI BABA’NIN GÖZÜ İLE
Şaban Sırrı Baba, 1865 yılında Bulgaristan’ın Eski zağra ya (Stara Zagora) bağlı Kızanlık (Kazanlık) Yenişarköy’de (Gorno nova selo) doğmuş, Amuca Kabilesini Şeyh Bedreddin’i tarikatından Bektaşiliğe geçiren Abdal Ahmet Baba’nın oğludur. Bektaşiliği yanında pehlivanlığı da olan Şaban Sırrı Baba, Amucaların köklü boyu olan Abdallar soyundandır. Ayrıca Derviş ve Ozanlığı da vardır.
Hamdülülillah dilde verdiğim Mustafa nuri hüda
Nuri vilayet kerem kanı ol Ali’yel Mürteza
Ilımdan necat ile Şahım Hüseyni hılk Rıza
Yetiş imdadıma Şahım Hüseyin Kerbela.
TEVFİK BEY BABA’NIN GÖZÜ İLE
Trakya’da yaşayan Bektaşilerden ve Amucalar kolundandır. Tevfik Bey Baba,1837’da doğmuş 1896’da sürgünde bulunduğu Trablusgarb’ta Hak’ka yürümüştür. Kendisi Babalık icazeti aldığı için, Trakya’nın önemli Bektaşi - Alevi şair ve bilgin şahsiyetlerindedir.
Saki dudağın lezzet balından
Gönül arzu eder ider can değil mi?
Şerâbı tâlibin rengi alından
Kızıl renge düşen kan değilmi?
Murtaza Ali’nin inâyeti ile
Cümle Evliyanın kerameti ile
Ey-cümle hüdânın hidâyeti ile
Tevfik bu mertebe şân değilmi?
HALİFE CAFER BABA’NIN GÖZÜ İLE
Tekirdağ, Kılavuzlu Köyünde 1902’da doğan Cafer Baba, Şair Ali Kemteri’nin oğludur.1946’da Eyüp’lü Ali Özöz Halife Babadan, Mürşitlik icazetnamesi alarak Baba olmuş, Trakya’nın önemli Bektaşi şahsiyetlerden ve Amucalar’dandır. 1 Ağustos 1991’da cumartesi günü Hakk’ka yürümüştür. Bektaşiliğe çok büyük emekleri olmuştur.
Canda cananımdır Ali, Dilde mihmanımdır Ali
Kerem senden Şahım Ali, Ferahladı deli gönül
Cafer Baba dile geldi, Cümlemizin yüzü güldü
Sakiden bir dolu geldi, Ferahladı deli gönül.
AŞIK NOKSANİ’NİN GÖZÜ İLE
Aşık Noksani isimliAnadolu’da 19 ve 20. Yüzyılda çok sayıda ozan bilinmekle birlikte, Noksani mahlaslı deyişlerden hangisinin hangi Noksani’yeait oldukları konusunda tam bir netlik yoktur. Ama bilinen Noksani mahlası kullanan tüm ozanların Hz. Ali, Ehli Beyt ve tasavvuf aşkı ile dolu olduklarıdır.
Kudret Kandilinde Balkıyıp Duran
Muhammet Ali’nin Nurudur Billah
Zuhur Edip Kuffarın Meskenin Yıkan
Elinde Zülfikar Ali’dir Billah
Noksaniyem Niyazımız Ustada
Elinde Zülfikar Hem Ehli Kanda
Bin Bir Donda Baş Gösterdi
Aliyel Murtaza Mürşidimiz, Bülbülümüz Eyvallah
DAVUT SULARİ’NİN GÖZÜ İLE
Davut Sulari, Erzincan’ın Çayırlı ilçesinde 1926 yılında doğdu. Büyükannesinin erkek çocuğu olmadığı için babası Veli, çocuğunu nenesine vermiştir. Nüfus kaydı Rindi Hanım’ın üzerine yapılmıştır. Dedesi Kaltık Mehmet Ağa tasavvuf şairidir. Dedesi genç Davut’a saz çalma şiir söyleme ve türkü yakma zevkini aşıladı. 18 Ocak 1985 yaşamınıyitiren Davut Sulari’nin asılsoyadı Ağbaba’dır. Kızı Mevhibe Sulari, Sivas / Madımak katliamında yaşanını yitirenler arasındadır.
Çek Katarı Ben Gelirim Peşine
Ali Meydanına Varalım Hele
Merhametin Yok Mu Gözüm Yaşına
Pire Bağlı Olup Duralım Hele
Ey Müminler Gerçek Erler Merhaba
Ey Rehberler Gerçek Pirler Merhaba
Hazır Dostlar Hazır Yerler Merhaba
Sakiler Sazları Kuralım Hele.
Aşkıyla Perişan Davut Sulari
Muhabbeti Baldır Kendisi Arı
Hazreti Ali’nin Sır Zülfikarı
İnkarın Boynuna Vuralım Hele
DERVİŞ ALİ’NİN GÖZÜ İLE
19. Yüzyıl Alevi / Bektaşi ozanlarındandır. Yalın bir dille okuduğu Deyişlerinden Sivas köylüsü olduğu anlaşılmaktadır. seziliyor. 2. Mahmut döneminde (1826) Yeniçeriliğin kaldırılışından sonra Anadolu ve Rumeli’deki tekkelerin kapatılmasından duyduğu üzüntü üzerine yazdığı nefesten, yeniden kuruluş ve kurtuluş için Şah’ın yollarını gözlediği anlaşılıyor.
Yeri göğü arşı kürsü yaradan
Men Ali’den başka Tanrı görmedim
Yaradub kulunun kısmetin veren
Men Ali’den başka Tanrı görmedim.
Bin bir ismi vardır bir ismi Allah
Eğer inanmazsan hem vallah billah
Ademi görmüşüm elhamdülillah
Men Ali’den başka Tanrı görmedim.
Ali gibi er gelmedi cihane
Ana da buldular dürlü bahane
Yedi kez uğradım ulu divane
Men Ali’den başka Tanrı görmedim.
Derviş Ali’m bu ikrara beli dir
Dilim söyler ama kendim delidir
Allah bir Muhammed Tanrı Ali’dir
Men Ali’den başka Tann görmedim.
AŞIK DAİMİ’NİN GÖZÜ İLE
Son dönemin en coşkulu Alevi Halk ozanlarından ve asıl adı İsmail Aydın olan Aşık Daimi, 1932 yılında İstanbul’da doğdu. Aslen Erzincan’ın Tercan ilçesindendir. Ali Babaoğullarından olan babası, Birinci Dünya savaşı sıralarında İstanbul’a göç etmiştir. Aşık Dami’nin iki dedesi de saz şairidir. 17 Nisan 1983 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Evvel bizim ile ikrar eyleyip
Sonra delalete batanlara yuf.
Gelip Cem’imize Pazar eyleyip,
Anı da ağyara satanlara yuf.
Minnetimiz vardır ulu Celiye
İkrarımız Hacı Bektaş Veli’ye
Aşıkı Hak olan yardır Ali’ye
Ehli aşkla taşlar atanlara yuf.
Hakkın didarını görmektir kastım,
Yoluna fedadır can ile postum
Düşmanına düşman, dostuna dostum
Ol ağyara meyil katanlara yuf
Can ile ser ile Hakka gelmeyip,
İkiliği kalp evinden silmeyip,
Evladı Ali’nin kadrin bilmeyip
Gaflet uykusunda yatanlara yuf.
Daimi’yem ölsem dönmem sözümden
Fark etmişem kemlik yoktur özümden
Gerçek olan belli olur gözünden
Taşı mercan diye tutanlara yuf.(59)
GENÇ ABDAL’IN GÖZÜ İLE
Genç Abdal’ın Eskişehirli olduğu, Şeyh Gazi ve Şücaeddin Velitekkelerinde sade bir hayat yaşadığı, 1874’da Hakka yürüdüğü dışında kendisi fazla bilinmiyor. Şiirlerinde Genç Abdal yahut Gencî mahlaslarını kullanmıştır.
Dergahına geldim niyaz eyledim.
Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.
Aşkın kitabından avaz eyledim.
Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.
Nideyim sefâyı, zevki dünyada,
Budur murâdımız ind-i Hudâ’da.
Yarın mahşer günü koyma cezâda,
Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.
Niyazım var üstâdıma, pirime.
Salavât eylerim destigirime.
Katarından, dîdârından ayırma.
Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.
Genc Abdal’ım özüm Hakk’a bağlarım.
Coşkun sular gibi akar çağlarım.
Eşiğine yüzüm sürer ağlarım.
Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali.
KALENDER ABDAL’IN GÖZÜ İLE
Kalender Abdal’ın,19. YY.’da yaşadığı tahmin ediliyor. Hakkında Bektaşî müridi olması dışında fazla bilgi bulunmoyor.
Dün gece seyrimde batın yüzünde
Allah bir Muhammed Ali’yi gördüm
Elif tâç başında nikap yüzünde
Hünkâr Hacı Bektaş Veli’yi gördüm
İçtim ol doluyu iman yetirdim
Çıkardım kisvetim ikrar yetirdim
Menzil gösterdiler geçtim oturdum
Tığ-ı bentle bağlı belimi gördüm
Kalender Abdal’ım koymuşam seri
Şükür kurban kestim gördüm didarı
Erenler serdarı gerçekler pîri
Sultan Hacı Bektaş Veli’yi gördüm
TURABİ’NİN GÖZÜ İLE
Turabi mahlaslı 7 ozan ve Ehli Beyt Bendesi bulunmakla birlikte, bunların hayatları ve beyitlerinin tasnifi tam olarak net değildir. Ancak hepsinin Alevi / Bektaşi oldukları Ali Muhammed’e candan bağlı oldukları tüm ortak şiirlerde görülüyor.
Turabi’lerden biri Yanbolulu’dur ve Hacı Türabi Dede-Baba olarak tanınır 1849’da HacıBektaş Tekkesi postundadır ve 1868’da Hakka yürümüştür ve Hacı Bektaş’da defn edilmiştir. Bir şiirinde asıl adının Ali olduğunu söyler.
Diğerleri hakkında çok değişik ve farklı coğrafyaları kapsayan tasnif edilememiş bilgiler vardır.
Adem, huri şu dünyaya gelmeden
Muhammed Ali’nin nurun gördün mü
Hak nasibin almış kudret eliyle
Hünkar Hacı Bektaş Piri gördün mü
Şu dünyayı hamur edip yuğuran
Dokuz baba dört anayı doğuran
Hitabi Elestte bize çağıran
Can içinde canan yari gördün mü
Gel gidelim Seyit Ali izine
Yüz sürelim ayağının tozuna
Kırklar meydanında pir niyazina
Dara Mansur olan eri gördün mü
Men’aref sırrına sırdas kandedir
Senden sana yakın yoldaş kandedir
Yol gösteren sana kardaş kandedir
Ol sahi alamet Çarı gördün mü
Türabi Baba’nin dilde imanı
On iki imam on yedidir erkanı
Mihrabü minberde Seb’ulmesani
Cemalinde pirin varı gördün mü
ALİ EKBER ÇİÇEK’İN GÖZÜ İLE
Ali Ekber Çiçek, 1935, Erzincan / Ulular Köyü doğumludur. Babasını 1939 Erzincan depreminde yitirir ve çok küçük yaslarda yaşama atılır. Bu arada bağlamayı öğrenir ve Alevi deyişlerinin TRT’de aktarılmasında vesile olur. Eserleri bir çok ülkede ders olarak okutulmaya başlanır.
Ondört Bin yıl gezdim Pervanelikte
Sıtk-ı ismin buldum divanelikte
İçtim şarabını mestanelikte
Kırkların ceminde dara düş oldum
Kırkların ceminde Haydar Haydar dara düş oldum
Güruh-u naci’ye özümü kattım
İnsan sıfatından çok geldim gittim
Bülbül oldum Firdevs bağında öttüm
Bir zaman gül için zara düş oldum
Bir zaman gül için Haydar Haydar zara düş oldum.(60)
AŞIK BÜRYANİ’NİN GÖZÜ İLE
Aşık Büryani, 1926 yılında Urfa / Kısas’ta doğmuştur. Asıl adı Hamdullah Aykut’tur. Aşık Dertli Divani’nin de babasıdır. Önce Hamdullah sonra Kemteri mahlasıyla kendini ifade eden Aşık Büryani, “23.3.1977 günü Hacı Bektaş-i Veli evlatlarından Muharrem Sefa Efendi bize geldi. Yanında Gazi Antep’in Haral Köyü’nden Ali Dede, Adana’lı Mürteza Dede ve hanımı bize geldiler. Sultan nutkeyledi. Mahlasımı Büryani koydu.” Demiştir. Aşık Büryani 7.11.1990 tarihinde Hakka yürümüştür.
Gel beri güftumu güs eyle gafil
Bilmez misin niye geldin cihana
Elest ü bezmini hele bir düşün
İspati imtihan geldik bu hana
Şu fani dünyanın sefası yoktur
İkrar bend olana cefası çoktur
Dört kapı kırk makam cümlesi haktır
Var ilet özünü Şah-i hübana
Vefasız bu yola basamaz kadem
Fehmeyle bu sözü Adem ol adem
Zikreyle Muhammet Ali’yi her dem
Der Büryani vuslat olduk canana
TESLİM ABDAL’IN GÖZÜ İLE
Teslim Abdal mahlaslı ayrı zaman ve yerlerde yaşamış, Ehli Beyt Bendesi 4 ayrı kişi yaşamıştır.
Teslim Abdal’ın biri 17. YY.’da yaşamış. Asil adı Mehmed olan, Sultan 4. Murad döneminin bir Bektaşi ulusu. Yeniçeri ocağının Halife Babası, yani Büyük Baba Efendisi. Bağdat seferine katıldığı öne sürülüyor. ”Teslim Dede Teslim Baba, Ey kahraman Türk Milleti” ile başlayan Mehter marşının söz sahibi olduğu iddia ediliyor. Teslim Abdal’in, biri Trakya, Keşan’a bağlı Teslim Abdal köyünde, diğeri Denizli dolaylarında, öteki de, Çorum’un Teslim köyünde olmak üzere Türbeleri vardır. Bir diğeri ise Elaziğ / Baskil ilçesi Şeyh Hasan (Şıh Hasan) köyündendir.
Dört duvar içinde olsa mekanim
Tasrasindan esen yel bana neyler
Yanimdaki sudan korku çekerim
Uzakta çaglayan sel bana neyler
Mekanim balçiktir, üstadim Ali
Muhammed nesline demisim beli
Çekerim gayreti sererim yolu
Ben Hak’tan korkarim el bana ne der
Dünyada gerçekler katara uydu
Ask ile muhabbet ikrarin bendi
Pirimden almisam hatir gülbengi
Haramili olan bey bana neyler
Teslim Abdal eder, gözler kanli yas
Aradim bulamadim bir sevdasiz bas
Herkesin ameli kendine yoldas
Haramzade olan kul bana neyler
SITKI BABA’NIN GÖZÜ İLE
Sıdkı Baba, / Oğuz Türkleri’nin Bozok koluna bağlı Dedekargın aşiretindendlir. Doğum yılının 1865 olduğu sanılıyor. Mahlası önceleri Pervane’dir. Hacı Bektaş’a ve Ehli Beyt’e olan bağlılık ve emeklerinden ötürü Postnişin Şeyh Cemaleddin Efendi kendisine “Bundan böyle mahlasın Sıtkı olsun” der. 1893 yılında, Dergâha hizmet için getirilen, Çorum / Alaca İlçesi İmad Hüyügü köyünden Mehmet Dede evladından Ali Ağa’nın kızı ile evlenmesini Cemaleddin Efendi ister. Sıtkı Baba’da bunu kabul eder. Tarikattaki hizmetleri ve kazandığı ilmi derecesiyle Baba’lık sıfatı alan ozandır.
Çatılmadan yerin göğün binasi
Muallakta iki nur’a düş oldum
Birisi Muhammed, birisi Ali
Lahmike lahmi de bire düş oldum.
Ezdi aşkın şerbetini hoş etti
Birisi doldurdu biri nuş etti
İkisi bir derya olup cüş etti
La’l ü mercan inci dür’e düş oldum.
O derya yüzünde gezdim bir zaman
Yoruldu kanadım dedim el’aman
Erişti car’ıma bir ulu sultan
Şehinşah bakışlı ere düş oldum.
Açtı nikabını ol ulu sultan
Yüzünde yeşil ben göründü nisan
Kaf ü nun suresin ol’udum o an
Arş kürs binasında yare düş oldum.
Ben Ademden evvel çok geldim gittim
Yağmur olup yağdım ot olup bittim
Bülbül olup Firdevs bağında öttüm
Bir zaman gül için har’a düş oldum.
Mecnun olup Leyla için dolandım
Buldum mahbubumu inanıp kandım
Gilmanlar elinden hulle donandım
Dostun visalinde nar’a düş oldum.
On dört yıl dolandım Pervanelikte
Sıdkı ismim buldum divanelikte
Sundular aşk meyin mestanelikte
Kırkların ceminde dar’a düş oldum.
Sıdkı’yam çok şükür didara erdim
Aşkın pazarında hak yola girdim
Gerçek ariflere çok meta verdim
Şimdi Hacıbektaş Pire düş oldum