Değişen Dünya ve Aleviler - (Alevilik Bilinci)

Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan saldırı dünyanın ekonomik, askeri ve siyasi dengelerini alt üst etmiştir. Cepheler değişmiş, tavırlar gözden geçirilmiş ve yeniden biçimlendirilmiştir. Konularında uzman çeşitli akademisyenler dünyanın yeni bir yapılanma içine girdiğini belirtiyorlar. Biz burada saldırının nedenlerini, kimler tarafından yapıldığını, komplo teorilerini tartışmayacağız. İlgilenenler açısından olay bütün detaylarıyla günlerce tartışıldı. Bizlerin asıl tartışmak istediği, isteyerek ya da istemeyerek olayların içerisinde olan Alevilerin tavrıdır. Daha doğrusu tavırlarının ne olması gerektiğidir.

 

 

 


Bilindiği gibi Alevilik İslam dininin Ehlibeyt inancının Anadolu temsilcisidir. Alevilik inancına sahip Aleviler tarih boyunca ve günümüzde egemen Sünni iktidarlar tarafından sistematik bir şekilde katliama, aşağılanmaya ve asimilasyona tabi tutulmuşlardır / tutulmaktadırlar. Gelişen olaylar saldırının arkasındaki gücün Afganistan’daki Taliban rejiminin desteklediği Sünni mezhebinin Vahabi koluna ait kişilerce gerçekleştiği yönünde. Bu bir iddia olsa dahi olaylar Alevileri yakından ilgilendiriyor. Eğer gerçekten bu iddia edilen güç bu saldırıları gerçekleştirmişse, gelişecek olan olaylar Alevileri daha yakıcı bir şekilde taraf olmaya itecektir.

Her halükarda dünya yeniden şekilleniyor. Bu yeniden şekillenen dünyada Alevilerin durumu nasıl olacak. Dünyayı yeniden şekillendiren egemen güçler Alevileri hesaba katıyorlar mı? Eğer Alevileri önemsiyorlar ise bu nasıl bir etki verecek. Aleviler bu olası gelişmelerden nasıl en az zararla çıkabilirler.

Aleviler değişen dünya dengelerini nasıl kendi lehlerine çevirebilirler. Buna bağlı olarak Alevi hareketinin bileşenleri nasıl bir siyasi ve ideolojik yapılanma içerisindeler.

Olayların arkasından günler geçmesine rağmen Alevi hareketinde herhangi bir tepki olmamıştır, olmuşsa da pek kayda değer bir açılım olmamıştır. Alevi önderi ve örgütü iddiasında olanlar ciddi bir değerlendirme yapamamışlardır. Kendisine "Alevi Aydını" sıfatını takanların da herhangi bir değerlendirmeleri yoktur. Oysa bilinir ki; örgüt ve önder olmak bu tür olaylara doğru teşhis koymak ve ona göre politika belirlemektir.

"NE YOZLUK, NE YOBAZLIK". Bu bizlerin temel sloganlarından birisidir. Şüphesiz bu slogan daha çok birey için söylenmiştir. Ama bu kurumsal anlamda devletler ve o kadar güçlü oluşumlar için de kullanabiliriz. Bu son olaylarla bağlantısına gelirsek; bir tarafta dünyayı egemenliği altına almaya çalışan, kültürüyle, sanatıyla onları an be an fetheden dev bir imparatorluk, diğer yanda yobazlığın da sınırlarını zorlayan bir güç. Biri birinden beter. Bir tarafta dünyadaki haksızlıkların sorumlusu, diğer tarafta İslam’daki  haksızlıkların sorumlusu. Bu iki güçte haksiz bir konumdadır. Ve olayın üzücü tarafı üçüncü bir seçeneğin olmaması. Nitekim yapılan çağrılarda "ya bizden olacaksın, ya onlardan" diyerek insanları taraf olmaya zorluyorlar. Hayır, bu iki güçte haksızdır. Ve Aleviler bunların hiç birine taraf değildir. ABD’ye taraf değildir çünkü; ABD sistemi dünyadaki milyarlarca açın sorumlusudur. Aleviler yobazlara taraf değildir çünkü; tarih boyunca ve şimdi yobazlar Alevileri katletmişlerdir. Nitekim Afganistan’da  bulunan ve Anadolu Alevileriyle benzerlikleri az olan ama Ehlibeyt taraftarı olan Şiiler de bu yobazların baskılarına ve katliamlarına maruz kalmışlardır. Üçüncü bir seçenek olmalıdır. Ve bu seçenek gerçek anlamda demokrasi, adalet ve özgürlük olmalıdır. Alevilerin müttefiki bu değerleri savunanlardır.

Umarız Alevi örgütleri kendilerinin birebir taraf oldukları bir olayın gidişatını belirlerler. Bunu yapamazlarsa dahi Alevi inancını insanlığın gündemine alabilirler. Kamuoyunda İslam’a ve onun içindeki çelişkilere muazzam bir ilgi var. Aleviler açısından mutlaka değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Ama maalesef Alevi hareketinde köşe taşlarını kapmış olanların pek öyle bir dertleri yok.

Bütün bunlardan yola çıkarak bazı önerilerimiz olacak. Çeşitli ülkelerde bulunan Alevi kurumları bu ülkede bulunan devlet kurumlarına, parlâmentolara, bakanlıklara, milletvekillerine, partilere, sendikalara, büyükelçiliklere, basın kurumlarına ve benzeri kurumlara o ülkenin dilleriyle yazılmış Alevi inancını tanıtan ve Alevi hareketini tanıtan mektuplar gönderebilirler. Daha doğrusu göndermeliler. Biz gücümüz oranında bunu yapmaya çalışıyoruz. Bunu salt Alevi örgütleri değil, tek tek bireyler de yapabilirler. Eğer bu dönemde Alevi inancını tanıtma fırsatı bulursak Alevilik adına önümüzdeki dönem inanılmayacak gelişmeler olacaktır.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

İgili Makaleler

Son Makaleler

Popüler