Büyük Ozan, Şiir Dilinin Ustası, Siyaset ve Mücadele Adamı Dede Kul Himmet
Büyük Ozan, Siir Dilinin Ustasi, Siyaset ve Mücadele Adami Dede Kul Himmet
1. Kul Himmet Hakkinda Bilinenlere Elestirel Giris
16. yüzyili, gizli–açik ve kaça göçe, basindan sonuna degin yasamis büyük Alevi ozani ve dedesi Kul Himmet hakkinda, dikkate deger özel bir arastirma görülmemektedir. Diger Alevi–Bektasi ozanlari arasinda, cönklerde rastlanan bazi siirlerinden seçmeler yapilarak ve yasamina iliskin tahmini bilgilerle Kul Himmet geçistirilmistir. Kul Himmet'i Pir Sultan'in mürsidi göstermis olma yanilgisina ragmen, yasadigi döneme iliskin ilk ve en dogru saptama, Sadettin Nüzhet'ten (Bektasi Sairleri ve Nefesleri cilt 1–2.Istanbul 1944: 170–198) gelmektedir:
“Hayati hakkinda malumata sahip degiliz. Yalniz ‘Menakib ül Esrar Behcet ül Ahrar’ adli eserde bazi siirleri kayitli olduguna göre, 16. asirda yasadigi kuvvetle söylenebilir. Bektasilerin tertip ettikleri mecmualarda Hatayi ve Pir Sultan'la beraber en çok bu sairin manzumelerine tesadüf edilmektedir. Bu da gerek yasadigi devirde ve gerekse sonraki devirlerde büyük bir söhret temin ettigini göstermektedir.”
Aleviler arasinda Menakib–nâme, Büyük Buyruk, Imam Cafer Buyrugu, Seyh Safi Buyrugu, Fütüvvet–nâme, Menankib–ül Evliya vb. adlariyla taninan ve 1608 yilinda Bisati'nin kaleminden çikan Menakib–ül Esrar Behcet–ül Ahrar yapiti, bir çesit ante quem olusturmaktadir, yani bu yapitin yazildigi tarihten önce Kul Himmet ölmüs olmalidir. Yoksa yasadigi ortami ve siirlerini taniyan Bisati, kendisiyle mutlaka görüsür, bu konuda Kul Himmet'ten yararlanir ondan uzun uzun söz ederdi. Haliyle daha çok siirlerine yer verirdi. Çünkü gerek Buyruk'ta anlatilan Alevi inanci, Muhammed–Ali yolunun ilkeleri, felsefesi ve nasil sürdürülmesi gerektigini en iyi bilen, ayrica nefeslerinden anlasildigi gibi erkânlara bile katkisi bulunmustur Kul Himmet'in. Ayrica, Sah Hatayi'nin de birçok nefesinde övdügü yücelttigi ve ona candan bagliligini söyledigi Haci Bektas Veli gibi, Seyh Safi'nin de ermis velilerden oldugunu vurgulamak ve Erdebil'i çekim merkezi yapmakti amaç. Seyh Safi'nin Imam Cafer Sadik'tan esinlendigini ve Buyrugu'ndaki sözleri ondan aldigini ve hatta Imam Cafer'in mührünü tasidigini siirlerinde ifade eden Kul Himmet bu prapagandaya büyük katkida bulunmustur:
Erdebil'den gelince Rum'a
Sözümüz bizim didardan gelir
Seyh Safi Buyrugu'n eyledim kabul
Sözü onun daim Cafer'den gelir
- Makalatin ahiri cemalatin zuhuru (1)
- Seyh Safi'ye degiptir Imam Cafer mühürü
- 2. Kul Himmet’in Yasadigi Dönem ve Iran Sahlari
Yine çesitli cönkler araciligiyla ve Cem’lerde çok söylendiginden dedelerin sözlü aktarimlariyla günümüze ulasan Kul Himmet siirlerinin bazilarinda geçen belirleyici tarih ve isimler, kapali olarak verilen olaylar onun yasadigi dönemi açikça göstermektedir. Çocuklugundan itibaren, Anadolu'da ortaya çikan onlarca Alevi–Kizilbas halk ayaklanmalarina tanik olmus ve Kizilbas siyasetinin yükselisi ve devlet kurusunu; basarilarini, bütün krizlerini ve çöküsünü yasamistir:
Hey erenler kimse Sah'a gidemez
Sah'a Kanber gibi kul olmayinca
- Her Mekke'ye giden Haci olur mu
- Her abdal olanlar naci olur mu
- Her çaput baslilar baci olur mu
Erenler haliyle hal olmayinca
- Cevahir yanmasa askin oduna
- Sikke yazarlar mi Sah'in adina
- Seni hiç korlar mi talip evine
Zer gibi sararip kal olmayinca
- Mecnun olan gezer daim mestinde
- Askin dolusunu tutar destinde
- Seni tasirlar mi baslar üstünde
Mürsit nazar edip gel demeyince
- Dertmend olmayinca gönül hak olmaz
- Âsik olmayinca sine çak olmaz
- Kul Himmet’im eydir vücut pak olmaz
Mürsit–i Kamilden el olmayinca
Bu nefeste geçen Sah, Sah Ismail'dir. Kul Himmet'in Sah Ismail Hatayi ve Pir Sultan'la özel iliskilerini inceleyecegimiz bölümde verecegimiz örnekler disinda bir siyaset siiridir bu. Ilk gençlik döneminde, belki Sah Ismail'in Anadolu'ya ikinci gelisinden sonra, Sah'in pesinden gitmeyi arzu eden Kizilbas gençleri için yazmistir. Burada Mürsit olarak sifatlandirilan, Kizilbas Safevi Devleti yönetimini elinde tutan Kizilbas Yüksek kurulu “Ehl–i Ihtisas'' kurulu bas üyesi Halifet–ül Hülafa, yani Halifeler Halifesi'dir. Mürsit–i Kamil ise Sah Ismail'in kendisidir.
Bunun için önce Mürsit'ten gelen buyruklara uymayi öneriyor. Sah'a kul olmadan, yola âsik olmadan Mürsit–i Kamil'den el almak, insan olarak paklasmak–durulanmak olasi degildir.
Kul Himmet büyük olasiyla Sah Ismail'in Kizilbas ordusuna katilmistir. Ancak kendisinin de Safevi soyundan gelmesinin Sah'in yaninda özel bir ayricaligi olabilir. Onu n tutsak olup kollarinin baglandigini ve Sah'a (Sah Ismail) kurtarilmasi için yalvardigini anlatan bir siirini görelim:
Bugün tutsak oldum kollarim bagli
Ayn–Cem'de oturan erenler mürvet
Erenler serveri Erdebil Oglu
Ayn–i Cemde oturan erenler mürvet
- Erenler ne desin kendi gelene
- Eksikligin kendi özünde bilene
- Bizim gibi merd–i garip olana
- Ayn–i Cemde oturan erenler mürvet
- Yalniz kaldim yalvarayim ol Sah'a
Kendi kazancimla düstüm bir caha
Bizim için niyaz edin dergâha
Ayn–i Cemde oturan erenler mürvet
- Yezidin yaninda söylüyemedim
- Inip ask deryasin boyluyamadim
- Artti yaram merhem eyleyemedim
- Ayn–i Cemde oturan erenler mürvet
- Kul Himmet ya nice olur halimiz
Açilmadi kaldi gonca gülümüz
Küçük büyük mümin müslim varimiz
Ayn–i Cemde oturan erenler mürvet
Görüldügü gibi tutsak bulundugu yerde bu siiri yazmis ve “Erenler serveri Erdebil Oglu”ndan yardim istemekte ve kurtarilmasini dilemektedir. Erdebil Oglu dogrudan Sah Ismail'in sifatlarindandir. Bize göre, Cahit Öztelli'nin ileri sürdügü gibi “Sah Tahmasb (1524–1576) veya Sah Abbas (1588–1628)”(2)degildir. Ozanin burada “Erenler serveri” olarak niteledigi Sah Ismail, “Ayn–i Cemde oturan erenler” ise, Kizilbas Safevi devletinin, Kizilbas Türkmen oymaklarinin Dede–Beglerinden olusturdugu yüksek "Ehl–i Ihtisas'' kuruludur.(3)1501–2'de Kizilbas Safevi devleti kuruldugunda, Alevi–Bektasi Görgü Cemi kurumlari dogrudan devlet yönetimine tasinmistir. Kendilerinin araciligiyla Sah'tan yardim isteyen Kul Himmet'in bu siiri, adi geçen kurula ulasmis olmasi olasiligi bile vardir. Kul Himmet'in gençlik yillarinda yasadigi bu tutsakliktan, herhalde çabuk kurtarilmistir.
Kul Himmet, kendisine el verip yola götüren piri Pir Sultan Abdal'in bir nefesine benzer olarak yazdigi bir düvazimaminin sonunda, Sah Tahmasb'a (1524–1576) ba gliligini çekinmeden söylüyor. Bu siirini büyük olasiyla kendisi ve çevresinin, Iranli bir yabanci (mevali) olarak suçlayanlara karsi yazmistir. Iranli olmakla birlikte Sii degil Hüseyni (Hüseyin'e bagli Alevi) olduklarini haykirmaktadir. Pir Sultan Abdal'inkiyle çok az farkli sözcüklerle ayni içerigi tasimaktadir. Ancak Pir Sultan nakaratlarinda dogrudan “Hüseyni'yim Alevi'yim ne dersin?” diye meydan okumaktadir. Sonunu, nerede olursa olsun bir Hüseyin sever Alevi olarak ikrar–imanina bagli oldugu söylemiyle, söyle bitiriyor:
Pir Sultan’im çagirir Hint'te Yemen'de
Dolastirsam seni Sahib zamanda
Iradet getürdüm ikrar imanda
Hüseyni'yim Alevi'yim ne dersin
Kul Himmet ise siirin sonunu Sah Tahmasb ile bagliyor:
Kul Himmet'im mürid idim amana(4)
Özüm ulastirdim Sahib zamana
Iradet getürdüm Sah Tahmasb Han'a
Hüseyni'yiz Mevali'yiz ne dersin
Kul Himmet bu siirini 1533 tarihinden önce yazmistir. Çünkü bu tarihten sonra Kizilbaslarin ve özellikle Osmanli Imparatorlugu topraklarinda yasayan Alevi–Kizilbas topluluklarinin Sah Tahmasb'la baglari kesilmis ve Iran Sah'indan kesinlikle “mürüvvet” beklemez olmuslardi.
1524 yilinda Kizilbas Türkmen hanlari, eski yüksek kurulu yeniden olusturarak, on yaslarinda tahta oturtup Mürsid–i Kamil postuna geçirdikleri Sah Ismail'in oglu Sah Tahmasb 'in Sah vekilligini, üçlü ve ikili yönetimler (Triumviri ve Duumviri) ile 1529–30'lara kadar birbirleriyle mücadeleler içinde sürdürdüler. Sonra bu görevi Samlu Muhammed Han devraldi. Iç çatismalara ragmen 1533 tarihine kadar kurulus döneminde Kizilbas Safevi yönetimi ikinci yükselisini yasadi. Ancak Sah'in çevresini kusatmis, hiçbir zaman Kizilbasligi kabul etmemis olan Iran feodallarinin geleneksel yönetici aristokrat aileleri daha fazla firsat vermedi. Sah Tahmasb güçlenir güçlenmez, Samlu Muhammed Han'i öldürttü. Kizilbas Türkmen oymaklarini birbirine düsürdü ve zorla yerlerini degistirdi. Sah Vekilligi yerine bir Iranli'yi basvezir yapip Kizilbas Ehli Ihtisas kurulunu dagitti. Baskomutanligi (Emir ul U mera) da ellerinden alip Gürcülere verdi. 1501–2’de Tebriz'de kurulmus olan Kizilbas Safevi Devleti, 1533 yilindan itibaren Kizilbaslik özelligini resmen yitirmis, Iran unsurunun devleti, yani bugünün deyimiyle Ulusal Iran devletine dönüsmüs. Yine ayni tarihten itibaren, Oniki Imamci Sii seriati, devletin resmi dini olmustu. Böylelikle Iran'da Kizilbas azinligin kurdugu devlet ortadan kalkmistir.
Bu süreçte Osmanli'nin da büyük katkisi vardir: 1533 den 1555'e kadar Kanuni Süleyman'in Iran'a yaptigi üç sefer Iran Safevi devletini ortadan kaldirmak için degil, Kizilbasligi ve Kizilbaslari yok etmek amacini tasiyordu. Bilindigi gibi 1530'lara kadar Anadolu'da onlarca bölgesel Kizilbas baskaldirilari olmustur. Ama siyasetleri Osmanli baskenti Istanbul'a, padisahin tahtina yöneliktir. Kul Himmet de, Pir Sultan da bu siyasetin sözcüleri ve propagandacisidirlar.
Örnegin Pir Sultan, Iran yandasi degil, tam tersine Kizilbas Safevi yönetimini Kizilbas çogunlugun bulundugu Anadolu'ya ve Kalender Sah ayaklanmasi sirasindaki (1527–28) büyük mücadeleye çagirmaktadir. Kizilbas halk yönetimini Istanbul'da görmek istemektedir:
Yeryüzünü kizil taçlar bürüye
Münafik olanin bagri eriye
Sahib–i Zamanin emri yürüye
Mehdi kim oldugu bilinmelidir
- Pir Sultan'im eydür ey Dede Dehman
- Kendini çevir de andan gel heman
- Istanbul sehrinde ol Sahib–Zaman
- Tac ü devlet ile salinmalidir
- Iran'daki Kizilbas Türkmen oymaklari, kökleriyle bagli olduklari için, Kizilbas hareketlerin hem destek hem de siginak yerleriydi. Kisacasi Cahit Öztelli'nin abartarak: “Aleviler Sah Tahmasp'i çok severlerdi. Nefeslerde onun adi ile andiklari gibi ‘Güzel Sah, Ala gözlü Sah’ ve özellikle Alevi toplumu arasinda ‘Dehmen–Dehmen Sah’ diye anilmakta idi” diye yazmasi, dönemin tarihini çok iyi incelememesinden kaynaklaniyor. Sözünü ettigimiz 8–9 yillik ilk döneminde Alevi–Kizilbas ozanlarinin siirlerinde Sah Tahmasp'a bütün adlarin yakistirilmasi da, Kizilbas Yüksek Kurulunun siyasetinin uzantisiydi.
Kul Himmet Dede'nin tarih düserek yazdigi iki nefesi, Sah Tahmasp dönemine rastladigi halde adini anmaz. Bunlardan ilki, Irfan Çoban'in(5)Kul Himmet soyundan gelen Boncuk Sahin Dede'den derledigi ve hem düvazimam hem de Cemlerde gülbenk (dua) olarak okunan 38 kita'lik uzun nefesidir. Kul Himmet, hece sayisini ve uyak lari göz önünde almadan, Görgü Ceminde içinden geldigi gibi (Satiyye) gülbenk çekerken yarattigi bu nefeste peygamberler, melekler, Oniki Imamlar, Haci Bektas Veli, Kizil Deli Sultan, Balim Sultan, çok sayida erler–evliyalarin ozanlarin adina zikrederek, bütün yersel–göksel varliklarin hepsinin “hürm eti hakki için Ali”den yardim dilemektedir. Bu uzun nefes agizdan agiza, sözlü olarak gelmis oldugundan bazi evliya isimleri sonradan siire girmis. Kul Himmet onuncu dörtlükte Sah Ismail'i bir veli olarak anmaktadir:
Dillerine ben mailim
Her ne der isen kailim
Kolu sanli Sah Ismail'in
Hürmeti hakki için ya Ali medet
Siirin sonlarina dogru (36. dörtlükte) Kul Himmet tarih düsmüstür:
Otuz dokuzda buldum kararim
Bir dert ehli hos yar ararim
Sinop'ta yatan hazreti Bilal'in
Hürmeti hakki için ya Ali medet
Kul Himmet Hicri 939'da (1533–4) bu nefesi söylerken, olasiyla kirk yaslarindadir. Tam kararini bulmus, olgunlasmistir ve derdine ortak olacak, kendisini anlayacak bir dost aramaktadir. Bunun için Sinop'taki bir evliyanin hürmetine Ali'den yardim beklemektedir. Basindan çok maceralar geçmis ve gittigi yerde güzel sözler etmistir.
Ona Horasan'dan ve Erdebil'den erler gelmektedir. Bu ifade, Kul Himmet'in Erdebil ile iliskisiyle birlikte, bu yillarda Sah Tahmasp ile çatisan Horasan eyaletini elinde tutan Kizilbas oymak beyleriyle haberlestigini de gösteriyor. Artik yazdigi kagitlarda (varaklar) dilekler dilemektedir:
Çok serencemler geçti serden
Lal–i gevher çikar dilden
Horasan'dan Erdebil'den gelen erenler
Hürmeti hakki için ya Ali medet
- Kul Himmet'im açildi varaklarim
- Kabul olsun dileklerim
- Hurilerin meleklerin
- Hürmeti hakki için ya Ali medet
- Kul Himmet’in 1533–34'de yazdigi böyle bir siirde, Sah Tahmasp'in da “hürmeti hakki içün” Ali'den yardim istememesi için, onu artik sevmemesi ve ona karsi olmasi gerekmektedir. Bu durum yukaridaki anlattigimiz tarihsel olaylarla kosutluk tasimaktadir.
Yine Irfan Çoban'in Kul Himmet evlatlarindan Abbas Dede'den derledigi diger nefes de bir düvazimam'dir. Bülbül ile konusarak onun kendisine hal diliyle söylediklerini, bu düvazimam'da dillendiriyor Kul Himmet. Ögütler verirken, ayni zamanda özelestiri geçiyor. 6. dörtlükte düstügü bir tarih ve bu tarihte, “Dört kitapla Imam Cafer heyeti”nin “mümin kula” söyledikleri var.
973 (1563) yilinda yazilmis olan siirde, Sah Tahmasp'in Iran'da Sii seriatinin resmi devlet dini kabul etmesine ve olasiyla onun Anadolu'daki propagandasina karsikoyum hissediyoruz. “Imam Cafer Heyeti'' diye adlandirdigi, ya dogrudan Kizilbas Safevi devleti yöneticileri eski “Ehl–i Ihtisas” yüksek kuruludur; ya da daha akla yatkini, bu kurulun üyesi “Halifeler Halifesi”nin baskanligindaki Buyruk hazirlayan “Imam Cafer heyeti” adiyla bir alt komisyon vardi. Bu bilgiler bize, Kul Himmet'in bu heyette yer almis olabilecegini de düsündürüyor. Asil onlarin söylediklerine kulak veriniz diye karsi propaganda yapmaktadir. Ancak tipki Pir Sultan'in yaptigi gibi, kapali ve simgelerle vermektedir düsündüklerini:
Eger candan sever isen sen beni
Eglen uçup gitme der güle bülbül
Senin mekânin benim kalbim evidir
Vücudum sehrine kona der bülbül
- Konarsan güle kon dikene konma
- Sakin eski düsman dost olur sanma
- Rakipten korkup ta sen geri durma
- Düsmanin kasti cana der bülbül
- Bülbül gibi daldan dala sektigim
Kahri hos eyleyip cevrin çektigim
Beresin bekleyip ikrar güttüdüm
Gülde mi harda mi o ne der bülbül
- Gani Celal'dan rahmet ola kuluna
- Tabib gerek derde derman buluna
- Benliginen konma gülün dalina
- Ari var pençeni kana der bülbül
- Hatice–t–ül kübra Zühre'nin sesi
Hasan'in Hüseyin'in validesi
Hazreti Peygamberin kerimesi
Sorun Fadime'ye o ne der bülbül
- Imam Zeynel içti abu hayati
- Muhammed Bakir'a ver saadeti
- Dört kitapla Imam Cafer heyeti
- Yetmis üçte mümin kula der bülbül
- Musa–i Kazim'in kursun içisi
Imam Riza'nin müskül seçisi
Seher vakti dertli dertli ötüsü
Dost baginda gonca güle der bülbül
- Taki'nin Naki'nin ervahi farzin
- Cebrail türaba erdirdi özün
- Naki'nin alninda Zühre yildizi
- Gelin yas sorusun bile der bülbül
- Hasan Askeri'den asker kopunca
Mehdi magaradan disa çikinca
Binbir çiçekten de paçin alinca
Arinin figani bala der bülbül
- Kul Himmet dilinden güherler saçar
- Geçer su mahlugun eyyami geçer
- Mümin olanlara rahmetler saçar
- Dünya baki degil fena der bülbül
- Kizilbaslarin iktidari üçüncü kez ele geçirme girisimi 1587–90 arasinda; Sah Muhammed Hüdabende (1586–87) ve Sah Abbas'in (1588–1628) ilk yillarinda olmustur. Sah Abbas'i da basa geçiren Kizilbas güçler olmussa da, o babasindan daha sert bir biçimde Kizilbas Türkmenleri yönetimden atmis, yerine Gürcüleri ve Çerkezleri yerlestirerek büyük kiyimlar yapmistir. Bir daha da Kizilbas güçleri Iran'da kendilerini iktidara yöneltecek ortami yakalayamamislardir.(6)
Sah Abbas'in ilk yillarindaki Kizilbaslarin iktidari ele geçirme girisimi, aninda Anadolu'ya yansimistir. Kul Himmet bu girisim üzerine Sah Abbas'in tahta çikisini:
Yol oglu musun sufi
Bu yolu kurdu Safi
Bu yolu terkedenin
Kalbinde gerek insafi
ile baslayan 121 kita'lik bir maniler dizisiyle karsilamistir. 28. dörtlükte Sah Abbas’i Sahib–i Zaman (Mehdi) olarak selamlayip, Seyh Safi'den itibaren atalarini ona animsatmis, onu Timur'a (Gürkan–Gürhan) benzeterek Anadolu'ya gelmesini –kapali olarak– tesvik etmis. Genç yasta tahta çikarilisindan umutlar besleyerek dergâhina uzaktan niyazda bulunmustur:
Çikinca Sahip Zaman
Inkara vermez aman
Birgün sela okunur
Abdesli bilinür Gürhan
- Makalatin ahiri
- Cemalatin zuhuru
- Seyh Safi'ye degiptir
- Imam Cafer mühürü
- Seyh Sadrettin Hoca Ali
Seyh Ibrahim oldu ulu
Ali padisahidir
Sözümüzün evveli
- Seyh Cüneyd Seyh Haydar
- Sah Ismail geldi er
- Sah Dehmen padisah
- Sevketli olhur...?...
- Koca Kabban (?) gördü eza
Ali Abbas kildi kaza
Seyh Safi akraninda
Sah Abbas geldi taze
- Sah Abbas sahimizdir
- Gülyüzlü mahimizdir
- Niyazim dergâhina
- Gizli penahimizdir
- Dergâhina niyazim
Payine sürsem yüzün
Gönlüm intizar kildi
Yollarin gözler ahim
62. dörtlükte Sah herseyi düzeltir (Pard'olur Sah pard'olur) deyip, onu izleyen birkaç dörtlükte kendi isteklerini ve asil Anadolu Kizilbaslarinin siyasetini ortaya koyuyor. Onlarin emelleri olan Istanbul'un alinmasini gerçeklestirir diye umuyor ve onu yönlendiriyor. Zülfikari kusanmasini istiyor. Ancak o zaman Inkar'in (Osmanli Padisahinin) yüreginden kanlar bosanacaktir:
Pard'olur Sah pard'olur
Esikte niyaz d'olur
Erenler dem erince
Kis içinde yaz olur
- Erenler dem erince
- Cosar çarha girince
- Ya Merdan eglenir mi
- Meydanda ne görünce
- Meydan d'olur meydanlar
Tahtina ugrar canlar
Bin bas bin yol sayilir
Onda sorulmaz kanlar
- Alir Islambol tahtin
- Yerine getirir ahtin
- Zülfikari kusanir
- Geyünür cenk rahtin
- Zülfikarin kusanir
Yezit görür usanir
Inkarin yüreginde
Kopar kanlar bosanir
79. dörtlükte Sah Muhammed Hüdabende'den, hatali ve hiçbir marifeti olmadigindan söz ediyor. Ariflerin kendisinden igrendigini söylüyor. Sah Abbas ise, “Sahlar sahi ve alemin siginacak yeri”dir. Sah Abbas’in tahta geçmesi, Imam olmasiyla Kul Himmet onun vasiflarini söze döküyor ve övgüsünü tamamliyor.
Sah Bende'nin zati çoktur
Hiçbir marifeti yoktur
Arifler igrenirler
Böyle tasligi çoktur
...
Sah'im sahlar sahidir
Alemin penahidir...
- Kul Himmet’e ayan oldu
- Güzel Sah imam oldu
- Sahin cemali vechinde
- Bu vasf kelam tamam oldu
- Kul Himmet'in bu maniler dizisini Sah Abbas'in tahta çikarildigi 1588'in baslarinda yazdigi anlasiliyor. Ve büyük olasilikla büyük ozan son birkaç yilini Kizilbaslarin kurtulusu umudu içinde geçirmistir. Kul Himmet, bu maniler dizisinin 72.sinden itibaren 7 dörtlük içinde, “Mana ulasti kirka'' diye baslayip yüze erisinceye dek, sanki her dörtlükte on yilinin yas özelliklerini vermektedir. Mana'yi, içdünyasi olarak alirsak, kirk yasindan itibaren olgunlastigini söyleyip, yüzyasina dek sürdürüyormus gibi geliyor insana. Ancak bazan Mani türünün özelligi geregi, tekerleme biçiminde anlamlandirilmasi güç bosmus gibi görünen sözler de siraliyor. Belki özellikle 76. dörtlükte Seyh Safi'nin (1252–1334) seksen yaslarinda öldügünü ima etmesi, kendi yas evrelerini dörtlüklerle verdigine kanit gösterilebilir:
Mana seksene yetti
Ali özün sehit etti
Kodular hak yoluna
Seyh Safi dogru gitti
Böyle olunca Kul Himmet yüz yaslarinda ve arifler meclisinde sohbette iken, Sah Abbas'in Kizilbaslar tarafindan tahta çikarildigi haberini almistir. Bu onun için bir armagandir. Bu armagani “serh etmege”, yani açiklamaya geçerken Sah Bende'den (Sah Muhammed Hudabende'nin kisaltilmis söylenisi) baslamasi ve arkasindan “Sahin minbere çiktigini” zikretmesi de tezimizi güçlendiriyor:
Mana eristi yüze
Yüz gören vermez yüze
Bu arifler sohbetidir
Bir armagan geldi bize
- Armagan geldi bize
- Dinlen serh edem size
- Her nefs buguza gerek
- Imis bunlara kaza
- Sah Bende'nin zati çoktur
Hiçbir marifeti yoktur
(...)
Gönül mescit dil vere
Sah'tir çikan minbere
3. Kul Himmet Dede Erdebil Ocagina Mensup ve Seyh Safi’nin Torunlarindandir
Kul Himmet'in kim oldugu üzerinde, 1990 yilinda yayinlamis oldugu bin sayfalik “Bektasi Nefesleri ve Sairleri” isimli kitabinda (s. 163) Turgut Koca su bilgiyi veriyor:
“16. yüzyilda yasamis bir sairdir. Yeniçeri ocagindan emekli olunca, bütün Osmanli topraklarini köy köy dolasmistir. Siirlerini bu gezginciligi sirasinda yazmistir. Bir ara Haci Bektas Dergâhinda dervislik etmis, mücerret azizlerdendir. Nefeslerinden bir kismi bestelenmistir.''(7)
Bu bilgilerin hiçbir dayanagi yoktur. Kul Himmet'in Tokat bölgesinde yasadigi ve bir ailesi bulundugu bilinmektedir. Mücerret (evlenmemis) dervis de degildir. Tokat'a bagli Almus ilçesinin Varzil (Görümlü) köyünde mezari bulunmaktadir. Kul Himmet soyundan gelen ve Kulhimmetliler adini tasiyan Dedeler (Seyyid) Ocagi vardir.
Kul Himmet'in bugüne degin bilinmeyen soyunu, asagida yeni bulunmus bir siiriyle açiklayacagiz. Bu çok önemli nefesi de, Kul Himmet'in mezarinin bulundugu köyden Irfan Çoban Kulhimmetli Dedelerden derlemistir. Ayrica Irfan Çoban Kul Himmet'in soyunu gösteren hüccet–nâme'yi de görüp okudugunu söylemektedir. (Irfan Çoban: Kul Himmet. Tokat 1997: 6–8) Kul Himmet'in kendisini ve soyunu tanitan –görünüste bir kaç kusak kesiklik olmasina ragmen– bu nefesi çok önemsiyoruz.(8)Siirin tamamini asagida geçtikten sonra, yorum ve açiklamalarini yapacagiz:
Aslimi sorarsaniz behey sofular
Aslimiz Oniki Imam'dan gelir
- Aslimi neslimi diyeyim size
- Neslimiz Ahmed–i Muhtar'dan gelir
- Hüseyin'dir aslim ceddim celalim
Anadan gelme ummandan gelir
- Ondan Imam–i Zaynel ü Bakir
- Imam Cafer Sadik ummandan gelir
- Musa Kazim Hüseyn için çok agladi
Oglu Hamza–yi Ebul Kasim'dan gelir
- Hamza'dan geldi cihana Ebu Muhammed
- Onun oglu Ismail'den gelir
- Ismail'in torunudur Cafer
Cafer oglu Muhammed'den gelir
- Muhammed oglu Hüseyin'den gelmisem
- Hüseyin oglu Feyruz Sah'tan gelir
- Muhammed Hafiz ondan geldi dünyaya
Onun oglu Saadettin'den gelir
- Evliya sulb–i Saadettindir bilin
- Ervahi sartlar insandan gelir
- Kutbettin'den geldi Seyh Salih
Seyh Safi'nin dedesi Salih'ten gelir
- Salih'in oglu Emaneddin–i Cibril
- Seyh Safi gibi imamdan gelir
- Su dünyada bozulunca aslimiz
Ceddi pakim Erdebil'den gelir
- Erdebil'den gelince Rum'a
- Sözümüz bizim didardan gelir
- Seyh Safi buyrugun eyledim kabul
Sözü onun daim Cafer'den gelir
- Yedi kez hacca kilmisam revan(9)
- Yollarimiz ehl–i irfandan gelir
- Rum diyarina destimi attim
Ali sirri benim kalbimden gelir
- Evladimin adini koymusum Sahin
- Hakka dogru yollar bunlardan gelir
- Sahin'ime yolumu eyledim teslim
Aslimiz Sah–i Erdebil'den gelir
- Adimi anam Hüseyin koydu
- Babam Muhyettin'dir Iran'dan gelir
- Kula himmet eyledi Seyh Safi
Kula inanmayan Mervan'dan gelir
- Ondan sonra adim oldu Kul Himmet
- Evliya yolu Kirklar'dan gelir
- Sofu bana sirrimi fars ettirdin
Sirri fars eyleyen seytandan gelir
Kul Himmet bu siirinde Safevi hanedaninin soyagacini, Seyh Safi'ye (1252–1334) kadar sadece 3–4 isim eksigiyle bize vermektedir. Bu eksik isimlerin pespese olmasindan, içinde geçtigi beyitlerin kayboldugu yargisina varilabilir. Kul Himmet'in bu nefesi, Kizilbas–Alevi ozanlari arasinda Safevi soyagacini –Seyh Safi'ye kadar da olsa– tanimlayan tek örnek olmasi bakimindan önemi bir yana, ilk kez ozanin kimligini ve kendi soyunu tanimamizi saglamaktadir. Her ne kadar Irfan Çoban Kulhimmetli Dedelerde seceresini görüp okudugunu ileri sürüyor ve saptadigi bir Sah Ismail seceresiyle karsilastirip, onunla amca çocuklari oldugunu kanitlamaya çalisiyorsa da fazla inandirici degil. Seyh Safi'den sonra Erdebil postuna oturmus Sadreddin (1334–1393), Sultan Hoca Ali (1392–1429) ve Seyh Ibrahim (1429–1447) atlanarak, Seyh Cüneyd (ölm. 1460) ile Seyh Haydar'i (ölm. 1488) Seyh Safi'nin oglu ve torunu gösterilmistir. Irfan Çoban'in bu karsilastirmali siralamasinda Seyh Cüneyd'in iki oglu oldugu dogrudur. Ancak Seyh Cüneyd'in Çerkez halayigindan olan büyük oglunun adi Muhyiddin degil, Hoca Muhammed'dir. (Âsik Pasazâde'den aktaran Walther Hinz: Uzun Hasan ve Seyh Cüneyd.2. Baski, Ankara 1992: 27, 110) Asil adinin Hüseyin oldugu anlasilan Kul Himmet, babasinin adinin Muhyiddin oldugunu ve siirinde “cedd–i pakinin (temiz soyu)” Erdebil'den geldigini söylemektedir. Kaybolmus beyitlerinde geçen Kul Himmet'in dedelerinin adlarini bilemiyoruz. Bu siire göre, Sah Ismail ile çagdas olan Kul Himmet onun gibi, Seyh Safi'nin 6. kusaktan torunudur. Bir kaç beyit içinde verildigi, fakat günümüze ulasmadigini düsündügümüz Kul Himmet'in üç dedesinin adini ögrenemiyoruz. Buna ragmen, diger Erdebil Seyhlerinin adlarinin geçmemesi, babasinin adinin da Muhyiddin olmasi bizde onun, Seyh Safiyüddin'in bes oglundan biri olan Muhyiddin'in soyundan geldigi kanisini uyandirmaktadir. “Su dünyada bozulunca aslimiz / Ceddi– pakim Erdebil'den gelir” beyitinden, Erdebil dergâhi postuna oturmak için hak kazanamamis Muhyiddin, ya da oglunun Erdebil'den Anadolu'ya geldigi anlami çikabilir. Belki de Kul Himmet'in yazdigi “aslinin bozulmasi”, yani Dergâhin ilkelerine aykiri isler yapmasindan dolayi bu hakki yitirmistir. Muhyiddin'in kardesi Sadreddin'in yaklâsik yetmis yila yakin Erdebil'in basinda bulunmasiyla bazi sikintilar yasanmis olabilir. Ama belki de Kul Himmet'in dedeleri, Hoca Ali döneminin sonlarinda, Timur'un Anadolu'dan getirip Erdebil'de biraktigi Alevi Türkmen tutsaklarin, yani Sufiyan–i Rum'dan bir kisminin geri dönüsleri sirasinda birlikte gelmis olabilirler. Görüldügü gibi Seyh Safi Buyrugu'nu kabul edip ona baglanmasinin nedeni, sözlerinin Imam Cafer'den gelmesinden ve onu temsil etmesindendir. Bir baska nefesinde Kul Himmet'in, “Seyh Safi'ye degüptür / Imam Cafer mühürü” dedigini ve Buyrugun tanitilmasi ve yayginlastirilmasinda emegi geçtiginden yukarida söz etmistik. Siirin sonunda kendisine Kul Himmet adini veren ermisin Seyh Safi oldugunu açikliyor: Bu, siir söyleyip dillenen ozanlara, pirleri veya mürsitleri tarafindan, ya da düslerinde bir veli, bir peygamber görünüp yeni bir ad takilmasi olarak bilinen Alevi geleneklerindendir. Ayrica Muhammed–Ali yoluna girerken, yani ikrar verme–musahib olma töreninden sonra verilmistir. Kul Himmet bir baska düvazimam siirinde Seyh Safi'ye “Safi Dede'm” diye seslenmektedir:
Güzel Muhammed'in zikr–i hakkidir
Oniki irenkten metah dokutur
Safi Dedem yazar Ali okutur(10)
Cebrail'in kanadinda yazili
Seyh Safi'nin Erdebil dergâhinin basina geçememis ogullari ve torunlarinin Rum'a (Anadolu'ya) göçtüklerinin bir baska örnegi Sivrihisarli Baba Yusuf'tur. 1524 yilinda ölmüs olan Mürsid–i Kamil olarak taninan Yusuf Baba'nin “Kitab–i Mahbubiyye” adli manzum bir yapiti günümüze gelmistir. Bu kitabin basinda verdigi Safevi soyagacini Adem peygambere degin çikartmaktadir. Kendisi, Seyh Safi'den sonra yerine geçmis olan Sadreddin'in oglu Cemaleddin'in soyundandir. Sadreddin'in diger oglu Hoca Ali Erdebil postundayken Cemaleddin'in ogullari ve torunlarinin Anadolu'ya gelip yerlestikleri anlasiliyor. Yusuf Baba adi geçen yapitinda Yunus Emre'nin mezarinin Sivrihisar'a yöresinde Sariköy'de bulundugunu da zikretmekte. Ayrica soyundan geldigi Seyh Cemaleddin'in kardesi Hoca Ali'nin müridi Seyh Hamid Veli (Somuncu Baba, ölm. 1413) ve ona bagli Haci Bayram–i Veli'den de söz etmektedir. Bu gösteriyor ki Anadolu'da yol (tarikat) zinciri Erdebil Seyhleriyle yürüyen Sünni Türk mutasavviflari bulunmaktadir. Yusuf Baba'nin da Alevi olup olmadigi açik degildir. (Abdülbaki Gölpinarli: Alevi Bektasi Nefesleri. Ankara 1963: 272–273, 276; Melamilik ve Melamiler. Istanbul 1992: 34–35)
Kul Himmet'in mezarinin bulundugu ve Kul Himmet soylularin yasadigi köyden olan ve köyünde yillarca imamlik yapmis bulunan Irfan Çoban'in ozan hakkinda derledigi otantik bilgiler, asil adi Hüseyin olan Kul Himmet'i ailece bize tanitiyor. Haniminin adi önce Ördek Ana iken, yerlestigi köyde degistirip Fatma Ana demisler. Birinin adi Sahin, öbürünün Abbas olan iki oglu vardi Kul Himmet'in. Yukaridaki siirinde sadece iki kez oglu Sahin'in adi geçmektedir. “Sahin'ime yolumu eyledim teslim” dizesinden anlasildigina göre, Kul Himmet artik yolu–erkâni yürütmege mecali kalmadigi ömrünün son zamanlarinda bu siiri yazmistir. Abbas'in o tarihlerde yasamadigi anlasiliyor.
Söylentiye göre, Kul Himmet olasiyla, küçük yasta ölen oglu Abbas'in ardindan çok aglayip sizlamaktaymis; kendisine insan kiligina girmis bir melek (Mikail) görünüp, elini gözlerine sürerek ona Kerbela'yi göstermis. Imam Hüseyin ve yetmis iki yakininin sehit oluslarini gözleriyle görmüs. Melek ona:
“Ey, ben dervisim, diyen kisi! Sen hep cedd–i celalini översin; hem Hüseyin'in soyundanim dersin, hem de vadesi gelmis bir evlat için figan edersin. Görmez misin Imam Hüseyin'i? Bes kardesi üç oglu gözünün önünde sehit edildi; yine de Allah'a davaci olmadi. Dervislik, Allah'tan gelene kail olmak ve hosnutlukla karsilamaktir”
deyip gözden kaybolmus. Kul Himmet de bir daha aglamamis ve düvazimamlar söylemis. Kul Himmet'in soyu oglu Sahin'den yürümüs. Varzil (Görümlü) köyünde yasayan Sahinogullari, Dedeler kabilesi olarak onun soyundan gelmektedirler.
4. Kul Himmet, Sah Ismail Hatayi ve Pir Sultan Abdal Yakinligi
Bu üç büyük Alevi–Kizilbas ermis ozani birbirinden etkilenmis ve çok kez nefesleri birbirine karistirilmistir. Içlerinde yasça en küçügü olan Kul Himmet birçok siirinde hem Sah hem ozan olarak Hatayi'yi ve ustadi–piri olarak Pir Sultan'i zikretmistir. Pir Sultan'in da bazi siirlerinde Sah Hatayi'nin adi geçmesine ragmen, Hatayi’nin hiçbir siirinde ne kendisinden yasça büyük olan Pir Sultan'in ve ne de Kul Himmet'in adina rastlanmamaktadir. Bu ancak birinin Sah, öbürlerinin bende–kul durumunda oluslari ya da diger söylemle, Hatayi'nin Mürsid–i Kamil makaminda bulunmasi dolayisiyla, onlara sadece talip gözüyle bakmasiyla açiklanabilir. Buna karsilik Hatayi'nin, o dönemlerde Haci Bektas Veli Dergâhinin Pir'i, Balim Sultan (1450?–1418?) hem de kardesi Kalender Çelebi (1483?–1428) üzerine birer siiri vardir. Bu kisiler, Sah'in kendi inanç ve siyasetinin kaynagi Haci Bektas Veli'nin temsilcileri oldugu kadar, Küçük Asya'da yasamakta olan Alevi–Kizilbaslarin birinci derecede bagli olduklari dergâhin basindaydilar. Alevi topluluklarin manevi önderleri Dede'ler, her yil orada kazan kaynatip icazet aldiktan sonra gelip Cem–cemaatlarini yaptiriyorlardi. Özellikle Balim Sultan'i öven siir tamamiyla siyasidir. Olasiyla 1509'da, 2. Bayezid'in izniyle Osmanli sinirinda Yildiz Dagi çevresinde bir süre kalisi sirasinda yazmistir.(11)
Burada yapilan Cemlere ve siyasi toplantilara Haci Bektas Dergâhi'ndan Balim Sultan'i temsilen Kalender Abdal, ayni Dergâhtan icazetli dede Pir Sultan Abdal ve henüz 17–18 yaslarinda bulunmasina ragmen ozanligiyla kendini kabul ettirmis Safevi soylu dede Kul Himmet de katilmistir. Bu genis katilimli siyasi toplantilarda ozan olarak Sah Ismail Hatayi, Pir Sultan ve Kul Himmet'in biraraya geldiklerini belirleyen Kul Himmet köyünde (Varzil–Görümlü) anlatilan bir önemli söylence ve üçünün de adini birarada zikreden nefesler mevcuttur. Kalender Abdal bu üç ozanin biraraya gelisini, çok genis yorumlara açik görünen “Eli kanlilarin elin yumaga” dizesiyle vermistir. Kalender üçünü de cümle âsiklarin atasi ilan eder:
Ezel–i ervahtan ceddim cemalim
Hatayi Kul Himmet Pir Sultan geldi
Eli kanlilarin elin yumaga
Hatayi Kul Himmet Pir Sultan geldi
(...)
Kalender yok bu sözümün hatasi
Bes harftendir âsiklarin futasi
Üç âsiktir cümle âsik atasi
Hatayi Kul Himmet Pir Sultan geldi (12)
Kul Himmet dondan dona geçen, sürekli bir dönüsüm içinde herseyde, heryerde ve bütün sevdigi kutsadigi kisiliklerde Ali'yi gördügünü anlattigi nefesinde ikisini de anar. Ali hem kendisinde, hem de Sah Hatayi ve Pir Sultan'dadir:
Ali'sin Muhammed yoktur gümanim
Seriat içinde dinimsin Ali
Tarikat içinde sirr–i ummanim
Marifet içinde pirimsin Ali
(...)
Dilek diler seni severim canda
Kul Himmet(?) Hatayi Pir Sultan sende
Ruz–i mahserde ulu divanda
Mümine sefaat edensin Ali
Kul Himmet bir baska nefesinde, Hatayi'nin siirine benzek yaparak; hem onun söylemiyle hem de onu arada kullanip Haci Bektas'a yalvariyor. Ayrica Pir Sultan yolundan gittigini ve ondan ayrilmak istemedigini ögreniyoruz:
Hatayi'm(e) Kul Himmet eder niyazi
Pir Sultan yolundan ayirma bizi
Ol mahser gününde isteriz sizi
Muhammed önünde car Haci Bektas
Sah Hatayi'nin özellikle kolay anlasilir, halk kesiminin çok çabuk kavrayip etkilendigi 7, 8 heceli dörtlükler ve bazan dördüncü dizenin yinelenerek tekerlemeye dönüstürdügü uzun mani dizisi (katari) türünü Kul Himmet disinda kullanan Alevi–Bektasi ozanlarina rastlamiyoruz. Ayrica Hatayi'nin, Imam Ali'nin Islamin yayilmasina iliskin savascil ve bariscil eylemlerinin, büyüklügü ve erdemlerinin konu edinildigi ve yine Ali'yle ilgili tarihsel olaylarin olaganüstü kerametler biçiminde anlatildigi öykü–destan siir türünü Kul Himmet de basarili biçimde kullanmistir. Örnegin Ali'nin Uhud ve Hayber Kalesi savaslarindaki gösterdigi yigitlikler, Ali ve Dev, Ali ve Salman, Ali ve Güvercin, Ali'nin Cifat'a satilmasi, Ali'nin Yüzügü öyküleri –bazan ikisi ayni öyküyü degisik biçimde– her iki ozan tarafindan islenmistir. Her iki ozandan birer örnek verelim:
Hatayi'den Ali Ile Selman’in Öyküsü
Okurum hece hece
Bilmenem halim nice
Ismin Elif kodular
Nik beratli bir hace
- Kul olam usul boya
- Mubahta kohan yuya
- Dest–i Erzan gölünde
- Selman oynardi ceye
- Selman korktu havf etti
Elif Lam Mim Kaf etti
Selman'in hirkasina
Geldi bir arslan yatti
- Bilmedi kande cihan
- Arslan geçmisti dondan
- Çagirdim celal hakkiyçün
- Kurtar beni aslandan
- Selman gördü havf etti
Elif Lam Mim Kaf etti
Gördü bir atli gelir
Aslan kakidi gitti
- Kul olam bu atliya
- Sad eli beratliya
- Selman bir deste nergis
- Niyaz sundu atliya
- Çagirdim ana ana
Kül oldum yana yana
Üç yüz yil tamam oldu
Ali geldi cihana
- Kirmizi gül alasi
- Can cinin müptelasi
- Ali cihana geldi
- Selman oldu lalasi
- Kirmizi gül harman ile
Dertliler derman ile
Ali hurma dibinde
Oynardi Selman ile
- Oynum yetmez oyuna
- Elim yetmez boyuna
- Ali hurma çigidin
- Sindi Selman boynuna
- Oku derim ben bunda
Ne oyunun var bende
Ben bir ulu kisiyim
Ne oyunun var bende
- Can cana mulu musun
- Dedim yar ulu musun
- Söyle Selman göreyim
- Sen benden ulu musun
- Can cana ne muluyem
Dedim yar usulüyem
Ben üçyüz sen yedisinde
Pes ben senden uluyem
- Okuram bir ayetin
- Etmezem kul gaybetin
- Dest–i Erzan gölünden
- Kim aldi hal ayetin
- Kirmizi gül nalan ile
Kavlim yok yalan ile
Benim kasavetim var
Haletim alan ile
- Uyur bitmez uyana
- Ali yetmez yayana
- Ali nergisi sundu
- Selman etti ayan
- Hatay'im has degil mi
Bakin ihlas degil mi
Hazreti Ali'nin lalasi
Selman–i Fars degil mi
Sah Hatayi'nin bu destani gerek anlatim, gerekse biçim ve içerik yönünden pek güçlü görünmüyor. “Ibrahim ile Ismail”, “Ali ile güvercin” ve “Ali ile dilenci” vb. destansi öyküleri de (Ibrahim Arslanoglu: Sah Ismail Hatayi. s. 382–430) Kul Himmet'inkilere göre çok zayif kalmaktadir. Çok büyük olasilikla Sah Hatayi bunlari çocukluk döneminde yazmistir.
Kul Himmet'in 30 dörtlük içinde yazdigi ve tamamini incelemenin sonunda verdigimiz “Ali ile dev” destanindan bir kisim dörtlükleri geçelim:
Yerde insan gökte melek yogiken
Kudretinden bir nur indi süzüldü
Iki isim bir kandilde nur iken
Ayn Ali mim Muhammed yazildi
- O dem yaratildi dev ile peri
- Kaftan kafa hükmederdi herbiri
- Anlarin var idi bir sultanlari
- Gayetten pehlivan pek zorba idi
- Üçyüz altmis batman gürzü çekerdi
Vuruncagiz Kaf'i Kuf’i yikardi
Cümle devler anin havfin çekerdi
Yedi iklim çar kösede az idi
- Üçyüz altmis arsin idi kameti
- Yetmis yedi arsin idi sifati
- Hiçbir kula benzemezdi heybeti
- Bakinca magripten mesrik düz idi
- Kaf daginda bir bag vardi hurmadan
O zaman yogidi dünyada insan
Gördü bag içinde bir taze civan
Sad ü hurrem oldu güldü sevindi
Dev genci hemen yakalayip yemek ister. Ama o kocaman dev nasil oldugunu bile anlamadan kendini yerde baygin bulur. Yedi gün sonra ayildiginda, elleri hurma dallariyla bagli ve gözleri kan içindedir. Dev önce kendi çevresinde ellerini çözdürmege çalismissa basaramamis. Sonra bütün peygamberleri dolasmistir. Aradan birkaç bin yil geçmis ve Muhammed peygamber zuhur etmistir. Dev çok perisan bir durumda onun huzuruna çikar:
Muhammed der dev'e “Nedir ahvalin?
Sinende yaran var baglidir elin
Vatanin neredir nereden gelin?
Eglen de bir haber ver tezindi”
- Dev de der ki “Kaf dagidir mekânim
- Dünyada yogidi esim nökerim
- Nice bin yil ben bu derdi çekerim
- Kusça canim kafesinden üzüldü”
- Muhammed der deve: “Nerde baglandin?
Adin nedir bunca eglenlendin?
Süleyman Nebi'ye Nuh'a varmadin
Elin bagli bin yil daha gezindi''
- Dev de der ki “Rezputes’tir adim
- Kaf'tan Kaf'a kadar hüküm ederdim
- Süleyman Nebiye Nuh'a ugradim
- Ne yaram onuldu ne bend çözüldü”
- Dev Muhammed'e yüzyirmidörtbin peygamberi dolastigini, derdine çare bulamadiklarini aglayarak anlatir. Muhammed yedi iklim padisahinin askerleriyle gelmeleri haberini salar. Herkes gelir toplanir. Muhammed sorar:
“Elini baglayani görsen bilin mi?
Eglenme de su orduyu gezindi”
Küçük büyük bu haberi duydular
Dellal koyup çarsi çarsi sordular
- Cümlesi de derildiler geldiler
- Hepsi devin karsisina dizildi
- Nice saatlar, nice günler geçer; herkes önünden dizi dizi gelir geçerse de dev bulamaz aradigi kisiyi. Sonunda Cebrail Tanri'dan nâme getirir ve Muhammed'in devin derdine derman olmasini ister. Bunun üzerine Muhammed Selman'i çagirir:
Muhammed Selman'a gel dedi geldi
Aleme bir nurdur balkidi dogdu
Selman'in çigninde Ali'yi gördü
Dev Muhammed hirkasina dolundu
- Dev de Muhammed'e söyler pusudan:
- “Iste bu oglandi bana is eden
- Yerde insan gökde melek yogiken
- Duyar idim çok dev basin keserdi”
- Ali'm der “Dev'e olmaz iragbet
Dev adam eti yer bu nasil âdet?”
Muhammed Ali'ye eyledi minnet
Isaret eyledi bendi çözüldü
(...)
Büyük küçük bu haberi isitdi
Sevdasi serimden ayrilmaz her dem
Ruh asinasiydik Elest gününden
Ism–i Ali kalb evine yazildi (13)
Sah Ismail Hatayi, Pir Sultan ve Kul Himmet'in Yildiz daginda bulusup dem–devran geçirdikleri, hal diliyle muhabbet ettiklerini belirleyen bir söylence anlatilmaktadir Kul Himmet’in köyü Varzil'da. Irfan Çoban'in derledigi söylenceye göre tarikati yürüttükten, yani cem–cemaattan sonra Yildiz daginda üçü birlikte geziye çikar. Bir ara kirda çiçekler arasinda oturur kendilerine sunulan bir tas bali yemege hazirlanirken Pir Sultan: “Dostlar, bu bala birer isaret koymadan yemeyelim!'' diye öneride bulunur. Digerleri öneriyi kabul ederler.
Bunun üzerine her keresinde ikisi hakem olur biri isaretini söyler. Önce Kul Himmet baslar; hal diliyle buyurur bir ari gelip bali yemege girisir. Hatayi: “Ey Kul Himmet, viziltin kesilmesin,balini eller yesin!'' der. Bu, bir çesit Kul Himmet'in geleceginin görülmesi okunmasidir. Yani, Kul Himmet viziltin–siziltin eksik olmayacak, kazancini da eller yiyecek, demek oluyor. Bugün Kul Himmet evlatlari arasinda hiç kesilmeyen kavga–niza ve bu yüzden yüzden kazançlarini rüsvet olarak ona–buna yedirmeleri anlatilan olaya baglanir.
Pir Sultan Abdal emreder; bir kil takilir bala. Hatayi: “Ey Pir Sultan, sen de bala düsürdügün kil ile asilasin” dedigi için o da ipe çekilmistir.
Sira Hatayi'ye gelince; bala el atar, bal tasi münevver olur (aydinlanir). Kul Himmet ile Pir Sultan ayni anda: “Ey Hatayi, balin çok olsun, yemeye doyma!”Sultan Hatayi tutkuludur ve çok kazanmistir, ama yemeye doyamamistir. Hatayi evlatlari simdi de çok mal kazanir, ama hep ellere yedirirler.
Bali yerken söylesen üç büyük âsik, sonra Yildiz dagindan asagi inerler. Temiz ve dupduru akan Kizilirmak'ta yikanmak isterler. Önce Kul Himmet soyu nup irmaga girer, irmak yari kan rengi alir. Kul Himmet: “Vaah!”' der. Arkadaslari: “Ne oldu sana?” diye sorarlar. Kul Himmet: “Aah, Simir'in açtigi yaraya su degdi!'' Sonra Pir Sultan soyunup suya girer, irmak daha çok kanlanir. “Vaah!” der Pir Sultan. Arkadaslari ona “Ne oldu?'' diye sorarlar. O da, “Cude k izi Esma'nin elinden içtigim zehirin acisi yakti beni” der.
En son Sah Hatayi irmaga girer ve su tamamiyla kizilkan akmaya baslar. Hatayi de “Vaah!”' diye inler. Öbürleri “peki sana ne oldu?'' diye sorunca, “Mülcem oglunun açtigi yaraya su degdi” diye yanitlar Hatayi. Iste o zaman anlarlar ki Kul Himmet Imam Hüseyin, Pir Sultan Abdal Imam Hasan ve Sah Ismail Hatayi de Ali'dir. Iste o günden beri Kizilirmak kipkizil akmaktadir. Bu söylence, Kalender Çelebi'nin “cümle âsik atasi” üç büyük ozanin Yildiz dagi büyük Kizilbas birlik toplantisinda karsilikli muhabbet ettiklerini açikça göstermesi disinda, iki önemli olayi da vurgulamaktadir: Birincisi, dönemin Anadolu Alevi–Bektasi–Kizilbas toplumu Sah Ismail Hatayi'yi Ali olarak tanidiklari ve onun donunda Ali'nin zuhur ettigine inandiklari (Kizilbas siyasetinin en önemli parçasiydi bu) gibi, Kul Himmet'i Imam Hüseyin, Pir Sultan'i da Imam Hasan olarak öne çikartip degerlendirmis ve büyük saygi göstermislerdir. Otuzuna yaklasmis bulunan Pir Sultan ile 17–18 yaslarindaki Kul Himmet'e, henüz yirmiüçüne yeni girmis Sah Ismail'i baba ve seçmis onlari kutsal aileden, Ehlibeytten saymislardir.
Ikincisi dogrudan Kizilirmak'in, padisah fermanlariyla katledilip içine atilan Kizilbas yiginlarin kanlarinin rengini almasinin simgesel öyküsüdür. Binlerce–onbinlerce Ali'lerin, Hasan ve Hüseyin'lerin bu irmaga karismis kanlarina dolayli göndermedir.
Yine Kul Himmet bir düvazimam nefesinde, yardima çagirdigi Muhammed Ali ve Oniki Imamlari zikrederken üç ozanin adini birlikte aniyor. Hatta ilk dörtlükteki “Bastigin topraklar derman derdime” dizesini, dogrudan Sah Ismail'in Yildiz Yaylasina gelisiyle ilgili görülebiliriz. Anadolu'nun her yöresinden gelen Alevi önder ve dedelerinin, Haci Bektas Dergâhinin basinda bulunan Balim Sultan'in(14)emsilcisi olarak Kalender Çelebi'nin de katildigini düsündügümüz bu büyük toplantida, Dergâhin basini çektigi siyaset, Anadolu'da yasayan –özellikle Osmanli ülkesinde oturan Alevi–Kizilbas Türkmenlerin kendi topraklari “dertlerine derman'' olacagi gerçegidir. Yani Kizilbas devleti Iran'da kurulup, Sah'in Tebriz'den Küçük Asya'yi yönetme siyaseti elestirilmis ve Kizilbas Safevi siyasetinin derhal degistirilmesi arzu edilmis. Kizilbas ihtilalini gerçeklestiren kaynaga, yani basin gelip gövdenin üzerine oturmasi gerektigi tartisilmistir. Kul Himmet'in sözünü ettigimiz düvazimam nefesinin birinci ve sonuncu dörtlüklerini konumuzla çok yakin ilgisi dolayisiyla asagiya aliyoruz:
Siperimde verdin bunu yedime
Yetis car günleri Ali Muhammed
Bastigin topraklar derdime derman
Yetis car günleri Ali Muhammed
(...)
Kul Himmet Hatayi Pir Sultan geldi
Kur'an Muhammed'e kandilden indi
Mucizatin gören bu dine indi
Yetis car günleri Ali Muhammed
5. Kul Himmet’in Pir Sultan Abdal Ve Haci Bektas Dergâhiyla Yakindan Iliskisi
Kul Himmet, aralarinda on yil kadar yas farki bulunan Pir Sultan Abdal'in talibidir, ondan el almistir. Yukarida açikladigimiz gibi, onun siirlerinde Sah'larin övgüsü; Kizilbas Safevi devleti yönetiminde Kizilbas Türkmenlerin, yani Ehl–i Ihtisas kurulunun etkili oldugu ve iktidar onlarin elinde bulundugu dönemlere rastlar. Safevi soylu olmasina ragmen katiksiz bir Rumlu (Anadolulu) bir Alevi–Kizilbas ozanidir ve Haci Bektas Veli Dergâhina baglidir. Siirlerinden birine sikistir digi su dörtlük, Safevi Sah'lardan ne kadar yarar gelecegini ve onlara ne kadar güvenilebilecegini göstermesi bakimindan önemlidir:
O nedir ki içe içe (i'yden i'yye?) ayila
Yiye içe yakasindan soyula
Sah'in sofrasinda karnin doyura
Kendi eliyle agu içmis gibidir
Kul Himmet Dede Pir Sultan Abdal'dan el almis, ona baglanmistir. Pir Sultan’in bagli oldugu Balim Sultan da mürsidi olmaktadir. Pir'inin esigi onun kiblegâhidir:
Bir sözüm vardir tutana
Er odur Hakk'tan utana
Kul olmusuz Pir Sultan'a
Esigi de kiblegâhtir
Üstadinin Pir Sultan oldugunu söyledigi bes kitalik bir siirinde, Haci Bektas dergâhinin pirlerinden ve ona bagli erlerden–evliyalardan imdat istemektedir:
Hükmünü geçiren hep cümle nasa
Etegin tutanlar görmedi gussa
Seyyid Hasan oglu hem Abdal Musa
Zahirde batinda sen imdat eyle
- Rumeli'n fethedene ey gerçek Veli
- Tahta kiliç tutar hem batin eli
- Alemlerin kutbu Sah Kizil Deli
- Zahirde batinda sen imdat eyle
- Esigine yaslanir gerçek erler
Niyaz edip yüzün yerlere korlar
Rumeli'nde yatan erenler pirler
Zahirde batinda sen imdat eyle
- Evlad–i Ali'nin oldu sahbazi
- Cümle erenlerin sahbazi bazi
- Sultan Süca Baba Seyyid–i Gazi
- Zahirde batinda sen imdat eyle
- Eydür Kul Himmet üstadim Pir Sultan
Hem Küçük Yatagan Büyük Yatagan
Erenler celladi ya Hacim Sultan
Zahirde batinda sen imdat eyle
Kul Himmet 1533'de yazdigi ve yukarida sözünü ettigimiz siirinde, övgüsünü yaparken hatiri–hürmeti için Ali'den yardim istedikleri arasinda serçesme Haci Bektas Veli, Kadincik Ana, Kizil Deli ve Balim Sultan'i da görmekteyiz:
(...)
Hazreti Fatma'nin Hatice Ana'nin
Sultan Çigirtkan’in Kadincik Ana'nin
(...)
Oglunu kurban veren Halil'in
Urum'da Sultan Kizil Deli'nin
Serçesme Haci Bektas Veli'nin
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Semud dillerinde söylenir adin
- Mevlam hod yaratmis cümle mevadin
- Balim Sultan ile Kara Pirbad'in
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- (...)
Pir Sultan Abdal'in, Kalender Çelebi'nin önderlik ettigi büyük Alevi–Kizilbas baskaldirisinin bastirilmasindan (1527–28) sonra Rumeli'nde gizlendigi dönemde Kul Himm et, bu ayrilik yillarini büyük bir özlem içerisinde siirlerinde dile getirmistir.(15) Nice sefil ve mazlumlarin boyunlarinin urganda oldugu, asildigi dönemde o Pir'inin basina bir is gelmis olmasindan korkmaktadir. Bu nedenle Oniki Imam'a, Allah–Muhammed–Ali ve erlere evliyalara yalv arip yakarmaktadir:
Gece gündüz intizarim Pir'ime
On'ki Imam seher vakti sen yetis
Kanim kaynar Ehl–i Beyt'in yoluna
On'ki Imam seher vakti gel yetis
(...)
Tavus kusu cevlan kurar bu demde
Çekmisler Mansur'u dar'a meydanda
Nice sefillerin boynu urganda
On'ki Imam seher vakti gel yetis
- Kul Himmet der Kulhüvallahü ahad
- Cesedimde can kalmadi bu saat
- Dün ü günü virdim Ali Muhammed
- On'ki Imam seher vakti sen yetis
- Sonra "Allah bir Muhammed Ali diyerek" Pir'inin derdine düsüyor ve onu göremedigi için çok dertli oldugunu söylüyor. Oniki Imamlardan, Velilerden peygamberlerden, Anadolu'nun çesitli bölgelerinde yatmakta olan erler–evliyalardan yardim diliyor. Oniki Imamlar dahil olmak üzere 44 kisi ve yer adi geçmektedir. Kul Himmet'in bütün buralari dolasmis ve bu erlerin mezarlarini ziyaret etmis olmasi büyük olasiliktir. Ve yine olasidir ki, kendisi de Pir'i gibi uzun süre izini kaybettirmistir.
Balim Sultan ile Haci Bektas Veli'yi de ayni dörtlükte zikrediyor Kul Himmet. Yine “Bugün bize Pir geldi” dizesiyle baslayan, çok taninmis ve Cemlerde okunan uzun Tevhid semahi nefesinde de Haci Bektas'i Ali ile eslestirirek onu Pir olarak görüyor. Pirlik tacini Kizil Deli'ye verdigini söylerken, Haci Bektas'i Pir bilip hizmetini görenlere de bagliligini gösteriyor:
Her sabah her sabah ötüsür kuslar
Allah bir Munammed Ali diyerek
Bülbül de gül için figana baslar
Allah bir Muhammed Ali diyerek
(...)
Dört kitap yazilip dört dine düstü
Kur'an Muhammed'in virdine düstü
Kul Himmet Pir'inin derdine düstü
Allah bir Muhammed Ali diyerek
.....
Mekân mi tuttun sen gurbet illeri
Göremedim Pir'imi dertliyim dertli
(...)
Niyaz kilin Pir Sultan'a Pir'ime
Her kul dayanir mi böyle zulüme
(...)
Kizil Deli imdadima gelindi
Sah–i Haydar ahvalimden bilindi
Çoban Baba'ya garibi sorundu
Göremedim Pir'imi dertliyim dertli
(...)
Abdal Musa kalemini çalinca
Çok çagirdim üsermedi yalinca
Hesabimiz görek Mehdi gelince
Göremedim Pir'imi dertliyem dertli
(...)
Uyan Balim Sultan halim pek yaman
Haci Bektas Veli göndersin iman
Benim güttügüm yol Sahib–i Zaman
Göremedim Pir'imi dertliyim dertli
- Görelim yitigi buldu Kul Himmet
- Yerden gökten evvel Ali Muhammed
- Bendenin sordugu bir zat–i sifat
- Göremedim Pir'imi dertliyim dertli
- (...)
Pir dediler Ali'ye
Haci Bektas Veli'ye
Haci Bektas tacini
Verdi Kizil Deli'ye
- Kizil Deli tacimiz
- Sah Ahmet miracimiz
- Karac'Ahmet gözcümüz
- Yalincak duacimiz
- (...)
Kul Himmet üstadimiz
Bunda yoktur yadimiz
Sahi Merdan askina
Hak vere muradimiz
Bir baska siirinde Kul Himmet, piri ve ustadi, efendisi Pir Sultan'in cemalini Haci Bektas Dergâhi'nda görmege gittigini anlatiyor. Adini vermemekle birlikte, bir talibin piri için gösterdigi büyük saygi ve taparcasina sevginin disavurumu olan bu siiri Pir Sultan'a yazmistir. Muhammed–Ali'nin Hasan Hüseyin'in nurunun onun yüzünde parildadigini; Pir Haci Bektas Veli'nin ve evlatlarinin (Balim Sultan ve Kalender Çelebi) kendisine yar ve onlarin huzurunda ikrar verip musahib oldugunu anlattigi kisi Pir Sultan'dan baskasi olamaz. Cahit Öztelli'nin “belki de bu Siir Pir Sultan için yazilmistir'' (C. Öztelli: Pir Sultan'in Dostlari, s. 144–145) sözündeki “belki” bir fazlaliktir.
Ayrica Sah'in gizli sirlarini da onun tasidigini söylemektedir. Bizce burada Kul Himmet “Sah” sözcügüyle, Ali'ye gönderme yapmiyor; dogrudan Sah Ismail ile Dergâh arasinda Pir Sultan'in elçilik yaptigi, “gizli sir tasidigi” anlami çikmaktadir.
Kul Himmet'e göre, Pir Sultan Fatima Ana kadar cömert; hem kitap bilgisine, hem de gizli bilimlere sahip ve cümle âsiklarin önünde egildigi siir ustasidir, yani secde edilen bir ozandir:
Efendim cemalin görmege geldim
Muhammed Ali'nin nuru sendedir
Ayagina yüzüm sürmege geldim
Hasan Hüseyin'in nuru sendedir
- Ervah–i ezel’de kandilde nurdur
- Haci Bektas Veli Pir sana yardir
- “Lahmike lahmi” ikrarin vardir
- Sah'in pinhan olan sirri sendedir
- Fahri alem Elif taci giyindi
Kirklarin ceminde saki can idi
Serden bastan geçip mest uryan idi
Yedi ehl–i irfan hali sendedir
- Fatima Ana'sin cömert ganisin
- Irahmet deryasi gevher kanisin
- Cümle âsiklarin secdegahisin
- Ilm–i Ledün ilm–i kitap sendedir
- Zühre yildizini alninda gördüm
Cavidan okursun her seher virdim
Kul Himmet Dergâh'a yüzümü sürdüm
Muhammed mirac nutku sendedir
Kul Himmet olasadir ki, bir muhib can ile siir göndererek Pir Sultan’a kendisini görmek, esigine yüzünü sürmek istedigi haberini iletmistir. Bu dilegin karsiligi olarak Pir Sultan'in Kul Himmet’e hitaben yazdigi bir siir bulunmaktadir. Saniyoruz ki, Kul Himmet yukaridaki siirini, “gelsin” buyrugunu alip, onu ziyaret ettigi sirada yazmistir. Pir Sultan Abdal, Kul Himmet'e selam gönderip hal diliyle, bakalim hangi kosullari yerine getirdikten sonra gelmesini istiyor:
Bizden selam et Kul Himmet kardasa
Vücudun sehrini gezsin de gelsin
Yedi kat yer ile yedi kat gögün
Onun manasin versin de gelsin
- Benim aradigim Hazreti Ali
- Altindan dökülmüs düldülün nali
- Kirk arsin kuyudan çikar mi yolu
- Yolun tedarikin gürsün de gelsin
- Dervislik dedigin bir kolay istir
Ali'nin gördügü mübarek düstür
Cani yok cismi var? bu nasil kustur
Bu kusun dilinden bilsin de gelsin
- Dervis dedigin aridir özü
- Araya mi gitti garibin sözü
- Demirin üstünde karinca izi
- Karanlik gecede görsün de gelsin
- Pir Sultan Abdal'im özümüz dar'da
Seni sakinirim agyar nazarda
Çikmadik can kazilmadik mezarda
Cenaze namazin kilsin da gelsin
Bizce bu siir bir takim tasavvufi gizemleri içerdigi kadar, Kizilbas siyasetinin gizlerini de tasiyor. Belki birlikte bir yere gideceklerdir; yol tedarigini görmesi isteniliyor. Hatta savas içinde ve tehlikede olduklarini belirleyen kapali söylemler var. Bize göre üçüncü dörtlügün üçüncü dizesinin asli, “Cani yok cismi var bu nasil kustur'' olmalidir; kuskusuz yirmi yüzyilin baslarinda uçmaya baslayan cansiz kus, yani "uçak" kastedilmiyor! Bu cansiz uçan cisim oktur. Kul Himmet'in ok ve yayin dilinden anlamasi, yani nasil kullanilacagini ögrenmesi gerektigini söylüyor. Bir sonraki dörtlügün son dizeleri, çok kuvvetli mecazi anlam tasimaktadir: Kul Himmet'in çevresini büyük kusku içinde karanlikta karinca izini görecek kadar arastirmasi ve önlem almasini istemektedir. En sonunda ise, “Seni düsmanin gözünden sakinir, korurum, ama yine de ölümü göze alarak gel” diyerek, yasamin tehlikesini belirtiyor. Ama Kul Himmet, yukaridaki siirinde görüldügü gibi, tehlikeye aldirmadan ve canini hiçe sayarak Pirinin cemalini görmege gitmis, ayaklarina yüz sürmüstür. Daha sonra ondan müsküllerinin halledilmesini isteyecektir:
Aman mürvet bir müskülüm var benim
Nacinin gittigi dogru yol nedir
Besmeleden sonra tanri kelami
Kudret kaleminde tutan el nedir
- Kur'an–i azim gökte mi yazilmistir
- Yoksa yeryüzünde hoca yazmistir
- Kangi ay kangi gün nazil olmustur
- Getirip de haber veren kul nedir
- Yüzyirmi dört bin peygamberden evveli
Kurulmadan su dünyanin temeli
Ay gün yayilmazdan evveli
Magriptan masrika dogan nur nedir
- Kamilim sanmadasin birini
- Bilir misin kamillerin pirini
- Pirim Muhammed Ali’nin nurunu
- Neden halk eyledi kudret el nedir
- Inceden incecik kurdular yolu
Kime mürsid kime rehber demeli
Dört kitapta yazilmadan evveli
Aslimiza cevap veren dil nedir
- Yer gök yapilmazdan evvel nur idi
- Hak Muhammed Ali anda var idi
- Sirri buy eyleyip hem settar idi
- Bu meydanda hazir olan er nedir
- Kul Himmet ask ile aklim sasirdim
Kudret lokmasini anda pisirdim
Kim kesti kim biçti kime giydirdim
Hirka ile taci diken el nedir
Pir Sultan Abdal’in, bu müsküllerin yanitlarini içinde verdigi siiri günümüze ulasmamistir. Ama Kul Himmet Dede'nin kendi talibi Kul Hüseyin'in müsküllerine verdigi yanitlari biliyoruz. Kul Hüseyin soruyor, Kul Himmet de dörtlük dörtlük yanitliyor. Kuskusuz Pir Sultan ile Kul Himmet arasindaki iliski ayni aydinlatici düzeydeydi. Görelim Kul Hüseyin'in müskülleri nelerdir ve mürsidi Kul Himmet nasil çözümlemis:
Mürsid isen müskülümü halleyle
Neden hasil oldu güruh–u Naci
Beni yasda gamda birakma söyle
Evvel tatli neydi sonrasi aci
- Hakkin gevherinden arsin nurundan
- Andan hasil oldu gürüh–u Naci
- Hak sana bir evlat ederse ihsan
- Verince tatlidir alinca aci
- Hak verir kismetim benim gidami
Kesmezem dilimden bar–i Hüdami
Yogurmazdan evvel Cibril Adem'i
Hem Adem yogiken kim idi haci
- Degme arif bu sözümü bile mi
- Münkirler ne bilir sirr–i Alemi
- Yogurmazdan evvel Cibril Ademi
- Ruhlar idi Hakla bulunan haci
- Arif arif ile gönül katmadan
Hak taala bu dünyayi yapmadan
Selman dahi o Kirklar’a yetmeden
Ya kim idi Kirklar’daki duaci
- Arif arif ile gönül katmadan
- Kirklar iyan olup semah tutmadan
- Selman dahi ol Kirklar’a yetmeden
- Ali idi Kirklar’daki duaci
- Insan fehmeyleyip kendin bilmeden
Havva ana gelip hamil'omadan
Aritip da kalb evini silmeden
Kim idi göklerde dar çeken baci
- Çekilip giderken mirac yolunda
- Rastgelip de sekiz uçmak evinde
- Cennet evlerinde elma dalinda
- Fatma Ana idi dar çeken baci
- Ezelden beri sirullah sir idi
Müminleri kalbi dolu nur idi
Ne körügü ne çekici var idi
Neden hasil oldu Ali kilici
- Ben günahkar kulum söylerim allah
- Nur örtülü kara donlu Beytullah
- Körügü gülbengdir çekic'eyvallah
- Andan hasil oldu Ali kilici
- Özün tastik edip tevekküle gel
Su dünya fanidir evvel ü ezel
Yüz yigirmi dönt bin nebiden evvel
Kim giydi basina al nurdan taci
- Gerçek erenlerin incedir yolu
- Sen seni sanmagil divane deli
- Yüz yigirmi dört bin nebi evveli
- Fahr–i Alem giydi ol nurlu taci
- Kul Hüseyn'im aydur evveli yandin
Hakka ikrar verdim kandim inandim
Kul Himmet kendini arif mi sandin
Di bana nerdedir dünyanin ucu
- Kul Himmet'im aydur yeter bu sözün
- Söyletme Hüseyn'im açiktir gözüm
- Bir sagima baktim bir sol omuzum
- Kamile yakindir dünyanin ucu
- 6. Kul Himmet’in Gezdigi Yerler Ve Hakkinda Anlatilan Söylencelerdeki Tarihsel Gerçekler
Kul Himmet'in, yukarida bazi dörtlüklerinden örneklerini verdigimiz ve yardim istedigi, ziyaretinde bulundugu erler–evliyalardan söz etmektedir. Onun zamaninda kimisi yasamakta olan, ama çogu çoktan Hakk'a yürümüs ve yatirlariyla taninan bu Alevi–Kizilbas Imam ve ermisleri Horasan'dan–Erdebil'den Balkanlara, Irak ve Suriye dahil tüm Küçük Asya'yi kapsayan genis cografya yüzeyinde bulunmaktadirlar. Büyük çogunlugu Anadolu'da ve kirsal bölgelerdedir; bugün de bu yatirlar Aleviler tarafindan kutsanmakta, ziyaret edilmektedir. Ama onun, “Sah–i Merdan ile gezdigim yerler” baglamli 24 kitalik bir siiri var ki, içinde 50'den fazla ülke, sehir, kasaba, cografi bölge, dag, ova, irmak, çöl vb. adlar geçmektedir. Asagiya bazi dörtlükleri alarak, içindeki Sah–i Merdan Ali'siyle, yani Ali yolunu sürmek, Alevi–Kizilbas inancinin propagandasini yapmak için nereleri dolasmis ve gezip görmüs olduguna bir göz atalim:
Onsekiz bin alemi gezip seyreder
Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
Kah bir mekân gelir bir mekân gider
Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
(...)
Bak su silsileden sohbet edene
Temasa kil dünyaya gelip gidene
Karaman Kirsehir gölü Adana
Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
- Gayet sicaktir agir havasi
- Katarlanmis gider ati devesi
- Amasya Çorum Merzifon ovasi
- Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
- Kayseri'de Erciyes daglar ulusu
Bozoglan Bulanik Bulgar yalusu
Hemdinli ve Karadeniz yalusu
Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
(...)
Kudrettendir Kiloglu'nun feneri
Kafir kirmak azizlerin hüneri
Kizilelma Akdeniz'in kenari
Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
- Düldülü incitir Ali'nin zoru
- Ona karim olmaz alemin vari
- Sof(i)ya Bulgaristan'in kenari
- Sah–i Merdan ile gezdigim yarlar
- Nur ile doludur Kerbela vari
Orda sehit oldu imamlar serveri
Ilbazli iklimi Dimiski sari
Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
- Giydigi al yesil nurdan eyeri
- Mekke Medine Arap diyari
- Sah–i Merdan'in bindigi kühari
- Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
- Serendib'de Adem atanin izi
Arafat'ta güzel koçun boynuzu
Tur daginda Çin–i Maçin’in yüzü
Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
(...)
Çarh–i Musul yüce daglarin çogu
Sulari çaglar hos bahçasi bagi
Hey Saatçukuru gel Agri dagi
Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
- Cem kuruldu âsik nefese baslar
- Kim estirir yeli bre kardaslar
- Tozan Canyaylasi dag ile taslar
- Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
- Acel gelip biz göçmeden fenadan
Nasibimiz versin Mevlam yaradan
Bagdad Kerbela Erdebil Hemedan
Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
- Yaradan bilir gizlimi saklimi
- O yürütür daim benim aklimi
- Hind Horasan ile Irak iklimi
- Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
- Oniki Imama kast eyledi Mervan
Kim yayar kudret devesin seyran
Karabag Gence Semahi Sirvan
Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
- Kahi Elburz dagin asiyor yolu
- Dertli dertli öter seher bülbülü
- Kilbarak'tan beri Kemkesan eli
- Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
- (...)
- Ben Dervis Himmet’im derdim bir tümen
Denizlerin tas–i lali bir semen
Sah Necef iklimi Hindistan Yemen
Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
Yasami boyunca çok gezmis Kul Himmet. Büyük olasilikla bir süre de Sah Ismail'in Kizilbas ordusunda bulunmustur. 1511 Sah Kulu baskaldirisindan 1527–28 büyük Kalender Sah halk hareketine kadar Anadolu'da en az 6 Alevi–Kizilbas baskaldirisi içinde bulunmus olan Kul Himmet yasamini, Anadolu Kizilbas (Iran Safevi degil) siyasetine adamistir. Iran Kizilbas Safevi yönetiminde Anadolulu Kizilbaslarin (Ehl–i Ihtisas kurullarinin) egemen oldugu dönemlerde siirlerinde Sah'lari çagirisi ayni siyasetin dogrultusuydu.
Türkçeyi en anlasilir ve en etkileyici biçimde kullanarak yazdigi, cosku ve duygu dolu oldugu kadar, didaktik (ögretici) siirleriyle yasami boyunca davasina hizmet etmistir Kul Himmet. Kogusturmalara ugramis, zindanlara kapatilmis ve bir siniri belli olmayan bir sürgün ve kaçak yasami sürdürmüstür. Onun içindir ki, “Makami sir olan koca Kul Himmet” diye taninir ozanlar arasinda. Ömrünün son dönemini bugün mezarinin bulundugu Tokat'in Almus ilçesine bagli Varzil (Görümlü) köyünde geçirdigi anlasiliyor. Köyde Kul Himmet'in burada yasadigi dönemde baskin yapilip, ailece kesildiklerine dair bir olay anlatilmaktadir. Ayni köyden olan Irfan Çoban’in, Kul Himmet soyundan Sahinogullari'ndan derlemis oldugu bir söylencedir bu:
"Osmanli hükümeti tarafindan Kul Himmet'in ve ona bagli yasadigi köyün ortadan kaldirilip dagitilmasi emri verilmistir. Bu buyruk üzerine Sivas'in Tozanli sancagindan Osmanli askerleri gelip, köyü basmis. Kul Himmet ailesini kesmisler. Yalniz çok küçük olan bir torununu alip götürmüs ve Tokat'a yakin Zodu (Kurucak) köyüne yerlestirmisler. Besinci torunu Yakub'u ise annesi, ya da köyden kadinin biri firsatini bulup, çocugu kaçirarak Ekseri (Egridere) köyünde saklayip büyütmüs. Bu baskin sirasinda Kul Himmet'in çocuklari babalarina ait kitaplari topraga gömüp, üzerine ates yakarak onlari kurtarmislardir. Kitaplardan birisi 'Yanik kitap' adiyla anilan 'Faziletname'dir. Daha sonra Haci Yakub adiyla taninmis bir pehlivan olan bu çocuk babasinin dedesinin öcünü almistir." (Irfan Çoban: Kul Himmet. Tokat 1997: 28–30)
Köyü ziyaret eden Cahit Öztelli, ise bu baskini Söyle anlatmaktadir:
"Almus (bugün ilçe, eskiden köy idi) halki ile Varzil (Kul Himmet'in köyü) halki birbirini hiç sevmezlermis. Çekisip dururlarmis (her halde mezhep ayriligindan olacak). Almuslular Kul Himmet ailesini kesmisler. Bir tek Yakup kalmis. Bir kadin bu çocugu Ekseri (Egridere) köyüne kaçirmis..." (C. Öztelli, agy. s.30)
Kendisi köyü ziyaret ettigi halde bu bilgiyi, daha sonra ögretmen Halis Cinoglu göndermis. Görülüyor ki, kendini hükümet adami gibi gösteren arastirmacilara Alevi halk güvenip açilmiyor; ya bilgi vermiyor ya da gerçegi sakliyor. Buradagörüldügü gibi, Kul Himmet ailesinin kesilmesi iki köyün arasinda mezhep ayriligindan çikan kavga yüzündenmis gibi gösteriliyor. Bunu sadece Cahit Öztelli'nin yorumu ve onun böyle göstermis olacagini düsünmüyoruz. Öyle anlasiliyor ki, bugün de devletin Kizilbaslara karsi tutumunda bir farklilik görmeyen Kul Himmet'in köyünde yasayanlar, korktuklari için öyküyü degistirip sunmuslardir . Ayrica akillarinca, hakkinda kötü konusulmasin diye Kul Himmet'i devlete (Osmanli'ya) karsi göstermemek ve onu aklamak istemislerdir. Haci Yakup öyküsü bile bu maksatla yaratilmis görünüyor; onu Istanbul'a göndermis, sarayda çalistirmis ve hatta Padisah'in yaveri bile yapmislar. Yakup orada bir Rus pehlivanini yenince Padisah’in iyice gözüne girmis. Padisah onun istegini kabul ederek, eline bir ferman verere k, önce hacca sonra da dedesinin memleketine göndermis. O da ates altinda saklanmis Kul Himmet dedesinin kitaplarini bulup, köyü yeniden kurarak senlendirmis.
Öyle anlasiliyor ki, Osmanli askerleri –büyük olasilikla Almuslularin ihbariyla– köyü bastiklarinda Kul Himmet evinde bulunmuyordu. Gezideydi ve belki talipleri arasindaydi ve belki de baskindan önce kaçirilmisti. Kul Himmet, asagida açiklayacagimiz olayin geçtigi tarihe göre, bundan en az 5–6 yil sonra yasama gözlerini yummustur.
Kul Himmet'in siirlerinde Fazilet–nâme'de geçen Ali'nin erdem ve kerametlerinden yarattigi daha önce bir örnegini geçtigimiz destanlar ve siirlerin pek çogu günümüze gelmistir. Asagiya aldigimiz Ali'yi anlattigi nefesinde ise Kul Himmet Yemini'nin “Fazilet–nâme”sinin hemen hemen tam bir özetini yapmistir. Bu siir ve destanlar “Yanik kitap” olayini dogrulayan kanitlar olabilir.
Benim pirim Sah–i Merdan Ali'dir
Âsiklar carina yetenden medet
Sahadet parmaginan Hayber Kalesi'n
Kaldirip hisminan atandan medet
- Cimcime haberin Kerkez'den alip
- Kul edip özünü zulmata salip
- Besikte ejderi oniki bölüp
- Ag devin bendini çatandan medet
- Onlar imis zahir batin duruldan
Bin bilirsen bir haber al birinden
Yetmis kere öldürüp de dirilten
Nusayri destini dutandan medet
- Kuduretten hun karismis hununa
- Onlar girer zahir batin donuna
- Asuman yüzünde arslan donuna
- Resul'un önüne yatandan medet
- Kul Himmet'i ask meyinden kandiran
Bir kiya bakisla beni yandiran
Üç yüz yildan sonra nisan bildiren
Selman'a nergisi sunandan medet
“Yanik Kitap” olayi olarak günümüze ulasan Kul Himmet köyünün basilip, ailesinin öldürülmesi ve köyün dagitilmasinin tarihini belirleyecek iki önemli belge bulunmaktadir: Birincisi, Padisah 3. Murad'in 1576 yilinda, Rafizilige iliskin kitaplara el konulmasi hakkinda Çorum Beyine ve Ortapare Kadisina gönderdigi ferman; bu fermanda “Kizilbas Diyari”ndan getirtildigi ihbar edilen 34 kitabin derhal toplatilip yok edilmesi; getiren kisilerin ve alip okuyanlarin tutuklanmasi bey ve kadilara emredilmektedir. Bu fermanla ilgili olarak yapilan ihbar üzerine Varzil köyü basilmis ve Kul Himmet ailesinin evi aranmis; ancak köyün basilacagi önceden haber alindigi için topraga gömülüp, üzerinde büyük bir ates yakilarak, hem kitaplar hem de Kul Himmet kurtarilmis olabilir.
Köyün bu birinci basilisi Kizilbas kitaplariyla ilgilidir. Çünkü, bölgeye ayni padisah tarafindan gönderilen ikinci buyruk tamamiyla Kizilbas inanç ve siyasetine iliskin ve bu baglamda, yani köy Kizilbas ve üstelik Kul Himmet’in köyü oldugu için basilip dagitilmis. Büyük ozanin aile bireyleri öldürülmüstür. 1583 tarihli bu Ferman'da Amasya kadisi ve beyinin, ayrica Çorum, Zile, Turhal, Iskilib, Osmancik Artukabad, Hüseyinabad, Güles, Ortapare, Inabazari, Mecitözü, Kazabad, Katar, Karahisari, Demürlü ve Havsa kadilarinin, buralarda yasayan Kizilbaslarin cezalandirilmasi buyurulmaktadir. Osmanli padiahi 3. Murad'in bu buyrugunda yer alan söylemler, hükümlerin Kizilbaslarin yasadigi bütün bölgeleri kapsadigini açikça göstermektedir. Özetle sunlar söylenmektedir:
“Buralardaki Kizilbas topluluklarinin Ebubekir, Ömer ve Osman'a hakaret ettikleri ve çocuklarina adlarini vermedikleri; Sünnileri ‘Yezit!’ diye çagirdiklari; namaz ve oruç bilmedikleri; geceleri hep biraraya gelip birbirlerinin avratlarini ve kizlarini kullandiklari ögrenilmistir. Ayrica Iran'dan gelen bazi halifeler çizme ve urba getirip dagitiyor ve birbirlerini ziyaret ediyorlarmis. ‘Resul Halife ve Celal Halife gibi, biz de durmayalim ayaklanalm!’ diyenler varmis.”(16)
Görüldügü gibi Kizilbaslara genel bir baski, sürgün ve önde gelenlere kiyim uygulamasi yapilmistir bu ikinci fermanla. O yillarda, ezici çogunlugun Kizilbas oldugu bu bölgelerde, fermanda belirtildigi üzere bir ayaklanma hazirliklarinin var olmasi olasilik disi degildir. Iran'dan gelen halifelerin Kul Himmet ile görüstükleri ve iliskilerinin oldugu muhakkaktir; yasli Kul Himmet'in ögüt ve önerilerine gereksinimleri vardir.
Bu fermanin çikartildigi tarihten 3–4 yil sonra Iran'da, Muhammed Hüdabende'nin son yillarinda yönetimde yeniden güçlenmege baslayan Türkmen beylerinin Sah Abbas'a Kizilbas tacini giydirmisler ve yeni bir umut belirmistir Kizilbas topluluklari için. Iste bu kisa dönemin Anadolu'ya yansimasi olarak, bir takim siyasal hareketlerin basladigi ve baskaldiri hazirliklarinin oldugu rahatlikla düsünülebilir. Yukarida belirttigimiz gibi, bu kisa dönemde Kul Himmet'in bazi siirlerinde Sah Abbas'i övdügünü biliyoruz.
7. Kul Himmet'in Haci Bektas Veli Dergâhi'na Bagliligi
Kul Himmet, yukarida verdigimiz siir örneklerinde de görüldügü üzere, Haci Bektas Veli Dergâhi ve dergâhin pirleri, yani postnisinlerine baglidir. Hatta ilk dörtlügü;
Mansur gibi dar’a vardigim zaman
Ol zaman konustum üstaziminan
Pir'in divanina durdugum zaman
Niyazbend danistim üstaziminan
olan uzunca bir nefesini, Haci Bektas Dergâhi'na varip, orada postta oturan Evlad–i Resul (Burada Peygamber evladi olarak niteledigi Kalender Çelebi olmalidir) dedigi Pir’e ikrar vermek gerektigini söyleyerek söyle baglamaktadir:
Haci Bektas Dergâhina varalim
Evlad–i Resul'ü anda görelim
Kul Himmet'im Pir'e ikrar verelim
Sükür necat buldum üstaziminan
Kalender Çelebi'nin siirlerinden birinde üç büyük ozanin adini dörtlük sonlarinda yineleyerek kullandigini basta vermistik. Hatayi'nin de bir siirini Kalender üzerine yazmis oldugunu biliyoruz. Buna karsilik, ne Pir Sultan Abdal'in ve ne de Kul Himmet'in nefeslerinin hiçbirinde Kalender Çelebi'nin dogrudan adinin geçmemesi, bizce 1527–28 büyük Alevi–Kizilbas baskaldiri hareketinin önderi olmasindan kaynaklaniyor. Baskaldirinin ezilmesi ve Kizilbas kirimiyla son bulmasi, ozanlarin –iliskilerinin ortaya çikmasindan korktuklari için– onun adi geçen siirleri yok etmeye, degistirmeye sevketmis olabilir. Celaleddin Ulusoy, Yedi Ulular adli yapitinda (s.199),
“siirlerinde Haci Bektas Veli Dergâhina ve onun ilkelerine içtenlikle bagli oldugu, deyislerinin Bektasi yolunun ögretici nitelikte bulundugu gözönünde tutulursa, Pir Sultan gibi Kul Himmet'in de Kalender Çelebi ile yakin isbirligi yapmis oldugu yolundaki söylentilerin gerçekligi düsünülebilir”
demektedir. Ulusoy, Haci Bektas çevresinde varligi bilinen ve Kul Himmet, Pir Sultan, Kalender Çelebi iliskisini ortaya koyan söylentilerin neler oldugu ve mahiyeti hakkinda bilgi vermis olsaydi, daha çok seyler aydinlga çikabilirdi.
Son olarak Dede Kul Himmet'in Ali yolunu anlatan ve talibe yol gösteren, ögütler veren; sonunu ise candan bagli bulundugu ve hak saydigi piri Pir Sultan ve Hatayi'nin adlariyla bagladigi uzunca nefesini sunalim. Sanki siir bu üç büyük ozan tarafindan yazilmis duygusu veriliyor. Sanki Kul Himmet aydinlandigi, nasip aldigi ve her bakimdan etkilendigi iki büyük ozani, bu önemli nefese ortak ediyor:
Gel gör Simdi gerçeklerin zatini
Inkar edenin tebdil eder sifatini
Mümin har(i)ce vermez zürriyetini
Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Bu vasiyetler Ali'nindir Ali'nin
- Cemali gerçektir pirim Veli'nin
- Kusuruna kalmayacak kulunun
- Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Talip olan durur ahd u peymana
Özü haktir kalbi gitmez gümana
Zerre günah islese yatar tercümana
Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Müminler günahin eline alir
- Mesayih kavlinde dogruya gelir
- Kahri kime etsen lütf ona olur
- Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Talip oldur evliyayi hak saya
Hem sirrini kalb evinde saklaya
Özünde benlik komaya paklaya
Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Mümin ziyareti erin nazari
- Daim gerçek ile eyle pazari
- Erkân yerinedir Pirin nazari
- Müminler ezber–i Ali'dir
- Talip oldur evliya etegin tuta
Özünün egrisin disari ata
Daim güher ala güherler sata
Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Bu yola gidenler olurlar haci
- Talip oldur gördügünün utaci
- Musahib musahibden ayri tutmaci
- Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Sofu oldur gördügünü kotara
Nefs–i emmare'den kendin kurtara
Hayir hizmet edip hakka yetire
Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Musahib kapisi Ali'den kaldi
- Onun'çün Cebrail hak rehber oldu
- Sofra Ibrahim–i Halil'e geldi
- Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Herhangi bir talip pirinden bezer
Hak sahit ona bin günah yazar
Mürebbi evinden ugruluk hazer
Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Ya talip dil oldu cemi katinda
- Melekler titresir hem heybetinde
- Ala gözlü Sah'im versin batinda
- Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Ya da talip olan ikrardan döndü
Yerden gökten ona lanetler indi
Ikrarin sahibi Ali'dir kendi
Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Bir talip günahin bilmedi geldi
- Kirksekiz cumada erkânsiz oldu
- Mesayih kavlinde Mervan'a döndü
- Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Bir talip eger günahkar olsa
Günahi nedir onu bilmese
El aman mürüvvet ya Ali dese
Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Dar’a durur hasmi kail olursa
- Onun sitemi kirktir vurursa
- Ehl–i Kamil yollarina girerse
- Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Ehl–i tarik olanlar böyle gittiler
Giden gitti gitmeyene n'ettiler
Kandil mübaregi Cem'de tuttular
Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Bir talip de gönül yikip otursa
- Ehl–i dil olsa da hüner getirse
- Sarih sitem yoktur özür getirse
- Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Sorgusu yoktur gerçek gelene
Gerçek söyle gerçek yoktur yalana
Lanet olsun güman ile gelene
Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Evliyaya dost düsmanina düsman
- Ömrün ahirinde olma gel pisman
- Yüzüm basa geldin ya Sah–i Dehman
- Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Hakkin bir ismi bu gönlümde Sah'tir
Cism–i Pir önünde gönlüm dergâhtir
Talibin ahir sonu hakka yardir
Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Halil'i nardan Mustafa'yi nurdan
- Murtaza’yi bahs etti Ali'yi sirdan
- Hasan zehr içti Hüseyn Kerbela'da
- Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- (Bir dörtlük eksik)
Musa Kazim ile Aliyyül–Riza
Muhammed Taki Naki'yle Asker'e
Mehdi münkirlerin kökünü kese
Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Talip olanin böyle etmesi gerek
- Günden güne çogalmak artmak gerek
- Bildigin söyleyip bilmedigin yedmek(?) gerek
- Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Mürside varip da ögüt almaya
Yanina el bos kuru varmaya
Edepsizlik edip zahire varmaya
Müminler Kur'an ezber–i Ali'dir
- Talibe hakkin rahmeti çoktur
- Ona ki yarin sorgu sual yoktur
- Kul Himmet Hatayi Pir Sultan haktir
- Müminler Kur'an ezber–i Alidir
- 8. Baska bir Kul Himmet Var midir?
Anadolu Hatayileri, Serezli Pir Sultan, Yunus Emreler vb. söylemlerle kafasi karisan, kendi tarihlerini ve Kizilbaslik siyasetini–felsefesini bilmeyen Alevi kitlesi, Kul Himmet Dede ve Kul Himmet Üstadim gibi iki Kul Himmet’ten söz edilince daha da saskinliga düsüyor. Dayanaklari zaten saglam olmayan bu akim, Alevi–Bektasi kitlesi için sakincalidir; onlari bölmeye yöneliktir ve bize kasitli yaratilmis gibi gözüküyor. Bu ozanlarin sosyo–politik ve yönetim karsiti siirleriyle ask, doga ve inançsal siirlerini birbirinden ayirip, ayni ismi tasiyan farkli ozanlarinmis gibi gösterilmesinin altinda yatiyor kasit. Alevi–Bektasi toplumu bu ayirimda tercih yapmaya yönlendiriliyor ve onlari dolayli bir biçimde ikincisini seçmeye zorluyorlar. Bu konuda kimse, bilimsel arastirmalarla bu sonuca varildigini ileri sürmesin.
Sunu yadsiyamayiz: Büyük halk ozanlarini, sonrakiler onlar gibi yazabilme çabasi içinde elbetteki taklit etmislerdir. Bu genellikle büyük ustaya yetismek için kendini egitme, yetistirme eylemidir. Çok kere bir ozan digerinin siir konusunu, ölçü ve uyagini, yinelenen sözcük ya da dizeleri bile kullanarak farkli sözcükler, deyim ve betimlemelerle kendi siirini örgüler. Bilindigi üzere bunlara benzek (nazire) denilmektedir. Örnegin Seyyid Nesimi Divani’nda Yunus Emre’ye benzek (nazire) pekçok siir vardir. Sah Hatayi ise hem Seyyid Nesimi’ye hem de Yunus Emre’ye benzek siirler yazmistir. Bunlar ayri bir olgu elbette. Ancak Alevi sözlü ‘deme–deyis’ geleneginde bir baska olumsuz olgu vardir: Dedeler ve Cem’lerde saz çalip deyis söyleyen, düvazimam ve semah nefesleri okuyan zakirler, bu siirlerden ozanlarini birbirine karistiracak kadar çok ezberler. Hatayi’nin siirini Pir Sultan’a, Kul Himmet’e mal eder. Teslim Abdal’inkini Kul Hüseyin’in, Muhyiddin Abdal’in veya Dervis Muhammed’in siirlerine karistirirlar. Ama asil azizligi eli kalem tutanlar, agizdan derlediklerini cönklere kayitlarken yapmislardir. Bunlarin arasindan, bilgi düzeyine göre dizeleri degistirenler mi dersin, anlamini bilmedikleri için kafalarina göre sözcükler üretenler mi dersiniz, hepsi vardir. Daha da kötüsü bir ozanin Divan’ini kendi defterine kopya etmisse, bazi siirlere adini sokusturdugu gibi, birkaç siir de kendisi yazip ozanin adiyla baglar. Böyle bir siire ‘Seyyid Nesimi Divani’nda rastladik. Divan’i kopya eden yazici kisi cosa gelip, Nesimi’nin nasil katledildigini onun yerine geçerek anlatmis:
Ehl–i iman islari ol demde inkar ettiler
Çün Hüseynini Haleb sehrinde berdar ettiler
(...)
Kadilar fetva verüben Hakka batil dediler
Bileyip biçaklarin çün kiydilar bu tenime
Sag iken ben miskini gör neçe bimar ettiler
(...)
Yüzdüler çikardilar çün kim Nesimi’nin tenin
Yas edüb gökte melekler cümlesi zar ettiler
Ey Nesimi vasil oldun Halik–i Rahmana sen
(...)
Ayrica bilindigi gibi, halk ozanlari arasinda, çok önce yasamis birini kendilerine ‘üstad’ seçme gelenegi vardir. Bunlardan iki seçkin örnek var ki, üstadlarinin adlarini kullanmaktan çekinmemislerdir. Birincisi, büyük olasilikla 17. yüzyilda yasamis olan Kul Nesimi’dir. Kendisinden yaklâsik 250 yil önce yasamis Seyyid Imadeddin Nesimi’yi üstad seçmis ve ona candan baglidir. Pir huzurunda özünü dar’a çekerken, kelle koltukta geldigini, Seyyid Nesimi gibi yüzülmeye hazir oldugunu dile getirdigi siirinde, ikrarinin nasil saglam oldugunu görüyoruz:
Bugün erenlere kurban
Serim meydanda meydanda
Ikrarima canim feda
Canim meydanda meydanda
(...)
Kellemi koltuguma aldim
Kan ettim kapina geldim
Ettigime pisman oldum
Dar’im meydanda meydanda
(...)
Gerçek olan olur gani
Gani olan olur veli
Nesimi’yim yüzün beni
Derim meydanda meydanda
Kul Nesimi’nin siirleri hem tarz hem de dil olarak Seyyid Nesimi’ninkilerden kolaylikla ayrilir. Öyle fazla da üstadina öykünmemistir. Oysa ikinci örnek olarak göstermek istedigimiz ve 18–19. yüzyilda yasamis ve kendine Kul Himmet Üstadim adini vermis olan kisi tam tersini yapmistir. Asil adi Ibrahim olan bu halk ozani, üstadinin adini kullanmasi ve siirlerini taklit etmesinin da ötesinde, Ibrahim Arslanoglu’nun derlemesini (Ibrahim Arslanoglu: Kul Himmet Üstadim.2.baski, Istanbul 1995) ölçüt alirsak, Safevi soylu Dede Kul Himmet’in açikça birçok siirini kendisine mal etmistir. Elbetteki bu cönk yazicilarinin hatasi da olabilir. Kul Himmet Üstadim tapsirmali siirlerin büyük çogunlugu, Dede Kul Himmet’inkilerden baskasi degildir. Örnegin, ilk bakista 22, 23, 24, 26, 47, 50, 65, 78, 80 numarali siirlerin Kul Himmet’e ait oldugunu, onun siir dünyasina girmis ve birazcik incelemis bir kimse rahatça anlayabilir.
Kul Himmet Dede’den Seçme Siirler
–1–
Her sabah hersabah ötüsür kuslar
Allah bir Muhammed Ali diyerek
Bülbül de gül için figana baslar
Allah bir Muhammed Ali diyerek
- Fatma Düldül Kamber durdu duaya
- Isa kahriyla agdi havaya
- Sehriban soyundu bindi deveye
- Allah bir Muhammed Ali diyerek
- Kiblemizden kismetimiz verile
Ari da iniler kudret balina
Veysel Karan gitti Yemen eline
Allah bir Muhammed Ali diyerek
- Biz çekelim imamlarini yasini
- Dinleyelim gerçeklerin sesini
- Imam Hasan içti agu tasini
- Allah bir Muhammed Ali diyerek
- Mümin olan inc’elekten elendi
Talip olan Hak yoluna dolandi
Sah Hüseyin al kanlara bulandi
Allah bir Muhammed Ali diyerek
- Imam Zeynel parelendi bölündü
- Muhammed Bakir’a secde kilindi
- Imam Cafer’e de erkân çalindi
- Allah bir Muhammed Ali diyerek
- Uçtu gönül kusu bulmaz yuvasi
Serimize çöktü Sah’in havasi
Musa Kazim Rizan’nin da duasi
Allah bir Muhammed Ali diyerek
- Taki ile Naki bir olup gitti
- Ol Hasan Askeri nur olup gitti
- Mehdi magarada sir olup gitti
- Allah bir Muhammed Ali diyerek
- Dört kitap indi de dördüne düstü
Kuran Muammed’in virdine düstü
Kul Himmet Ali’nin derdine düstü
Allah bir Muhammed Ali diyerek
–2–
Bugün bize Pir geldi
Gülleri taze geldi
Önü sira Kamber’i
Ali Murtaza geldi
La ilahe illallah
Ali Murtaza sahim
Yüzüdür kiblegahim
Miracdaki Muhammed
Alemde padisahim
La ilahe illallah
Padisahim yaradan
Okur agdan karadan
Ben Pirden ayrilali
Bin yil geçti aradan
La ilahe illallah
Arami uzattilar
Yarama tuz attilar
Bir kul geldi Fazli’ya
Bedestanda sattilar
Lailahe illallah
Sattilar bedestanda
Ses verir gülistanda
Muhammed’in hatemi
Bergüzar bir arslanda
La ilahe illallah
Arslanda bergüzarim
Pir hayalin gözlerim
Hep hasretler kavustu
Ben hala intizarim
La ilahe illallah
Intizarlik çekerim
Lebleri bal sekerim
Ben Pir’den ayri düstüm
Göz yaslari dökerim
La ilahe illallah
Dökerim gözyasini
Gör Mevla’nin isini
Kesis kurban eyledi
Yedi oglunun basini
La ilahe illallah
Kesis kurban eyledi
Kafirler kan eyledi
Gökten indi melekler
Yerde figan eyledi
La ilahe illallah
Figan eyler melekler
Kabul olsun dilekler
Yezid bir derd eyledi
O derd beni helaklar
La ilahe illahlah
Dört eylemis kapisin
Lal–ü gevher yapisin
Yezidler sehit etti
Imamlarin hepisin
La ilahe illallah
Hasana agu virdiler
Hüseyine kiydilar
Zeynel ile Bakiri
Bir zindana koydular
La ilahe illallah
Zindanda bir ezadir
Ca’fer yolu gözedir
Ca’ferin de bir oglu
Musa Kazim Riza’dir
La ilahe illallah
Taki Naki aglarim
Sinem yara daglarim
Askeri ye Mehdi ye
On ikiye baglarim
La ilahe illallah
Müsteriye satarim
Dürlü Matah tutarim
Yüküm lal–ü gevherdir
On ikidir katarim
La ilahe illallah
Satarim müsteriye
Kervan kalsin geriye
Cebrail hus eyledi
Cennetteki huriye
La ilahe illallah
Cebrail hus eyledi
Hatirim hos eyledi
Kanat verdi kuluna
Havada kus eyledi
La ilahe illallah
Kus eyledi havada
Gezer dagda ovada
El kaldirmis melekler
Saf saf durmus duada
La ilahe illallah
El kaldirmis Hak’ina
Ism–i azam okuna
Ism–i azam duasi
Tatli cana dokuna
La ilahe illallah
Dokunur tatli cana
Aglarim yana yana
Imamlarin davasi
Kaldi ulu divana
La ilahe illallah
Ulu divan kuruldu
Cümle mahluk derildi
Yezdan isaret etti
Sur–u mahser vuruldu
La ilahe illallah
Pir dediler Ali’ye
Haci Bektas Veli’ye
Haci Bektas tacini
Vurdu Kizil Deli’ye
La ilahe illallah
Kizil Deli tacimiz
Sah Ahmet muracimiz
Karaca Ahmet Gözcümüz
Yalincak duacimiz
La ilahe illallah
Kul Himmet üstadimiz
Bunda yoktur yadimiz
Sah–i Merdan askina
Hak vere muradimiz
La ilahe illallah
(A. Celaleddin Ulusoy: Yedi Ulular. Ankara–Tarihsiz: 217–218)
–3–
Gece gündüz intizarim Pirime
On(i)ki Imam seher vakti sen yetis
Kanim kaynar Ehlibeytin kanina
On(i)ki Imam seher vakti sen yetis
- Kimim umudu var kimin akçasi
- Kimi salvar geyer yoktur bohçasi
- Bu garip gönlümün bagi bahçesi
- On(i)ki Imam seher vakti sen yetis
- Bizi ilettiler Mansur darina
Iman ikrar getir derler pirine
Lanet olsun münafiklar canina
On(i)ki Imam seher vakti sen yetis
- Tavus kusu cevlan kurar bu demde
- Çekmisler Mansur’u dara meydanda
- Nice sefillerin boynu urganda
- On(i)ki Imam seher vakti sen yetis
- Kul Himmet der kulkhü vallahü ahad
Cesedimde can kalmadi bu saat
Dünü günü virdim Ali Muhammed
On(i)ki Imam seher vakti sen yetis
–4–
Pervaneyi ask oduna yandiran
Aman Sahi Merdan sen imdat eyle
Dalga vurup deryalari costuran
Aman Sahi Merdan sen imdat eyle
- Mansur’u öldürüp darda astiran
- Çekip Zülfikar’i tasi kestiren
- Miraç’ta Muhammede nisan gösteren
- Aman Sahi Merdan sen imdat eyle
- Fani imis su dünyanin ötesi
Söylerim sözümü var mi hatasi
Hasan ile Hüseyin’in atasi
Aman Sahi Merdan sen imdat eyle
- Zindanda Zeynel’in payini veren
- Muhammed Bakir’in payini veren
- Mahrum kalmaz dergâhina yüz süren
- Aman Sahi Merdan sen imdat eyle
- Imam Cafer Kazi Musa Iriza
Mümine irahmet yezide ceza
Sahib–i Zülfikar hulk–i iriza
Aman Sahi Merdan sen imdat eyle
- Taki Naki hem dertlerin devasi
- Hasan–ül Askeri Mehdi livasi
- Muhammed Mustafa sirr–i Hüdasi
- Aman Sahi Merdan sen imdat eyle
- Kul Himmet’im ziyan etmez karinda
Her kulun bir sevdasi var serinde
Dünyada ahrette mahser yerinde
Aman Sahi Merdan sen imdat eyle
–5–
Esti sinem yeli derdim artirdi
Atesim yanmadan korlandi yine
Gülistan elinden selam getirdi
Sinem bülbülleri söylendi yine
- Hayyellerin kalb evime yeritti
- Benligi perisan etti dagitti
- Senin askin bana “Hü dost!” çagirtti
- Can zülfün teline baglandi yine
- Gerçek bu meydanda gafil oturmaz
Asla vücuduna hile getirmez
Gönül asnasini buldu yitirmez
Dost zülfün teline baglandi yine
- Degme dala degme gönül sayyadi
- Dostun bahçesine kondurma yadi
- Muhammed Ali’den tuttum bünyadi
- Gönül bir ikrara baglandi yine
- Costu Kul Himmet’im costu ayilmaz
Arigina muhabbete doyulmaz
Tabip olmayinca yara sarilmaz
Yar geldi yaralar sarildi yine
–6–
Kul Himmet’in Gezdigi Yerler
Onsekiz bin alemi gezip seyreden
Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
Kah bir mekân gelir bir mekân gider
Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Okundu (...?) ayet suresi
- Pak oldu yerin gögün arasi
- Kara Hamdelistan(?) yöresi
- Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Bak su silsileden sohbet edene
Temasa kil dünyaya gelip gidene
Karaman Kirsehir gölü Adana
Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Hem de asti Musul’u Hasan Keyfi
- Imamlar soyudur pirim Seyh Safi
- Hamel(?) Halep Istanbul Ayasofya’yi(?)
- Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Gayet sicaktir agir havasi
Katarlanmis gider ati devesi
Amasya Çorum Merzifon ovasi
Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Kayseri'de Erciyes daglar ulusu
- Bozoglan Bulanik Bulgar Yalusu
- Hemdinli ve Karadeniz yalusu
- Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Sahilinde çok olur turnasi kazi
Bozoglan Bulanik Bulgar Yalisi
Hemdinli’nin Karadeniz kiyisi
Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Kudrettendir Kiloglu'nun feneri
- Kafir kirmak azizlerin hüneri
- Kizilelma Akdeniz'in kenari
- Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Kabeye gider doksan bin haci
Dimyat begleri alirdi paci
Müminin duragi.....
Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Düldülü incitir Ali'nin zoru
- Ona karim olmaz alemin vari
- Sofya da Bulgaristan'in kenari
- Sahi Merdan ile gezdigim yarlar
- Nur ile doludur Kerbela vari
Orda sehit oldu imamlar serveri
Ilbazli iklimi Dimiski sari (Sam çarsisi)
Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Giydigi al yesil nurdan eyeri
- Mekke Medine Arap diyari
- Sahi Merdan'in indigi kühsari (dagin tepesi)
- Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Dest–i Serendib'de Adem’in izi
Arafat'ta güzel koçun boynuzu
Tur daginda Çin–i Maçin’in yüzü
Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Hazret Ali dürür ol büyük insan
- Bir burçtan bir burca okunu atan
- Baruburak(?) Karabarak(?) akmadan
- Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Evvel bu dünyaya kim geldi Halik
Dört kapi ve kirk makam da mevasik (gerçek seyler)
Yeraltinda sari öküzle balik
Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Baligin üstüne koydular tasi
- Baksin bundan ibret alsin her kisi
- Onsekiz bin alemin içi disi
- Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Dahi çoktur sohbetimin akisi
Yel estikçe gelir yarin kokusu
Kanber dagi Erenlerin sekisi
Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Çarh–i Musul yüce daglarin çogu
- Sulari çaglar hos bahçasi bagi
- Hey Saatçukuru gel Agri dagi
- Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
- Cem kuruldu âsik nefese baslar
Kim estirir yeli bre kardaslar
Tozan Canyaylasi dag ile taslar
Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Acel gelip biz göçmeden fenadan
- Nasibimiz versin Mevlam yaradan
- Bagdad Kerbela Erdebil’le Hemedan
- Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Yaradan bilir gizlim saklimi
O yürütür daim benim aklimi
Hind Horasan ile Irak iklimi
Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Oniki Imama kast eyledi Mervan
- Kim yayar kudret devesin seyran
- Karabag Gence Semahi Sirvan
- Sahi Merdan ile gezdigim yerler
- Kahi Elburz dagin asiyor yolu
Dertli dertli öter seher bülbülü
Kilbarak'tan beri Kem(h)kesan (?) eli
Sahi Merdan ile gezdigim yerler
(...)(17)
Ben Dervis Himmet’im derdim bir tümen
Denizlerin tas–i lal dür semen (degerli)
Sah Necef iklimi Hindistan Yemen
Sah–i Merdan ile gezdigim yerler
–7–
Ali ile Dev destani
Yerde insan gökte melek yogiken
Kudretinden bir nur indi süzüldü
Iki isim bir kandilde nur iken
Ayin Ali mim Muhammed yazildi
- Ol dem yaratildi dev ile peri
- Kaftan kafa hükmederdi herbiri
- Anlarin var idi bir sultanlari
- Gayetten pehlivan pek zorba idi
- Üçyüz altmis batman gürzü çekerdi
Vuruncagiz Kaf'i Küf’ü yikardi
Cümle devler anin havfin çekerdi
Yedi iklim çar kösede az idi
- Üçyüz altmis arsin idi kameti
- Yetmis yedi arsin idi sifati
- Hiçbir kula benzemezdi heybeti
- Bakinca magripten mesrik düz idi
- Kaf daginda bir bag vardi hurmadan
O zaman yogidi dünyada insan
Gördü bag içinde bir taze civan
Sad ü hurrem oldu güldü sevindi
- Nigar misin deyip sundu elini
- Benliginden geçti siydi halini
- Özge bilemedi hiç ahvalini
- Tezden hemen yüzüstüne yikildi
- Yedi günden sonra buldu özünü
Eli bagli kan doldurmus gözünü
Sultan Süleymana vurdu yüzünü
“Süleymansin su bendimi çözündü”
- Süleyman der: “Kim baglamis elini
- Kaddin hilal olmus bükmüs belini
- Kimler kildi sana bunca zulümü
- Hakk’in emri yoksa böyle yazildi?”
- Dev de der ki: “Ahirinde n’olacak
Bu dert bize kiyamete kalacak”
Süleyman der: “Muhammed var gelecek
Ahir zaman yakin derler, sezindi”
- Bir zaman söylendi dillerde bu ad
- Nice bin yil geçti nice bin saat
- Zahir oldu Ali ile Muhammed
- Devler geldi karsisinde dizildi
- Mekke medine’nin halki dirisdi
Devi görenlerin tebdili sasti
Mekke’nin üstüne zulümat düstü
Kimisi korktu da benzi bozuldu
- Yedi iklim padisahi geldiler
- Alay alay taraf taraf durdular
- Tezden Muhammed’e haber verdiler
- Arafa’a ulu divan kuruldu
- Muhammed der deve: “Nedir ahvalin?
Sinende yaran var baglidir elin
Vatanin neredir nereden gelin?
Eglen de bir haber ver tezindi”
- Dev de der ki: “Kaf dagidir mekânim
- Dünyada yogidi esim nökerim
- Nice bin yil ben bu derdi çekerim
- Kusça canim kafesinden üzüldü”
- Muhammed der deve: “Nerde baglandin?
Adin nedir bunca eglenlendin?
Süleyman Nebi'ye Nuh'a varmadin
Elin bagli bin yil daha gezindi''
- Dev de der ki: “Rezputes’tir adim
- Kaf'tan Kaf'a kadar hüküm ederdim
- Süleyman Nebi’ye Nuh'a ugradim
- Ne yaram onuldu ne bend çözüldü”
- “Yüz yigirmi dörde verilmez adet
Bunca peygamberden bulmadim medet
Sana geldim düstüm el aman mürvet
Muhammed’sin su bendimi çözündü”
- “–Süleyman’dan haberini alin mi
- Kaf’tan irak yollarindan gelin mi
- Elini baglayani görsen bilin mi?
- Eglenme de su orduyu gezindi”
- Küçük büyük bu haberi duydular
Dellal koyup çarsi çarsi sordular
Cümlesi de derildiler geldiler
Hepsi devin karsisina dizildi
- Nice günler nice saatler geçdi
- Dert ehli de dermanina kavusdu
- Bunca insan tek tek oldu savusdu
- Gümani kalmadi umum üzüldü
- Dev de der ki: “Beni aldi bir firak
Gelemem bir dahi menzilim irak
Derc etdim orduyu oglan burda yok
Yana yana su vücudum köz oldu”
- Muhammed der: “Dava etdin
- Bunca halki biraraya derledin
- Oglan burda sen oglani görmedin
- Elin bagli bin yil daha gez indi”
- Dev de der ki: “Sanma beni deliyim
Kaf’dan da irak yollardan gelirim
Görüncegiz ben oglani bilirim”
Kaslarinda mim duasi yazili
- Hak emriyle gökten Cebrail indi
- Okudu nameyi sultana sundu
- Tanri Muhammed’e selam gönderdi
- “Devin ilacini görsün tezindi
- Muhammed Selman'a gel dedi geldi
Aleme bir nurdur balkidi dogdu
Selman'in çigninde Ali'yi gördü
Dev Muhammed hirkasina dolundu
- Dev de Muhammed'e söyler pusudan:
- “Iste bu oglandi bana is eden
- Yerde insan gökde melek yogiken
- Duyar idim çok dev basin keserdi”
- Ali'm der “Deve olmaz iragbet
Dev adam eti yer bu nasil adet?”
Muhammed Ali'ye eyledi minnet
Isaret eyledi bendi çözüldü
- Ali devin kususruna kalmadi
- Kimi inandi kimi inanmadi
- Ta elest’ten ikrar veren dönmedi
- Yezid’in gönlüne lanet yazildi
- Büyük küçük bu haberi isitdi
Sevdasi serimden ayrilmaz her dem
Ruh asinasiydik Elest gününden
Ism–i Ali kalb evine yazildi
- Kul Himmet’im eydür dedigim neden
- Sevdasi serimden ayrilmaz her dem
- Ruh asinasiydik Elest gününden
- Ism–i Ali kalb evine yazildi
- –8–
Yedi iklim dört köseyi dolandim
Ben Ali’den gayri bir er görmedim
Kismey verip alemleri yaratan
Ben Ali’den gayri bir er görmedim
- Bir ismi Ali’dir bir ismi Allah
- Imlarim yoktur hem vallah billah
- Muhammed Ali yoluna Allah eyvallah
- Ben Ali’den gayri bir er görmedim
- Ol kudret bendini kirdim gark ettim
Sari öküz tüyün sandim fark ettim
Ars–i muallagi gezdim seyrettim
Ben Ali’den gayri bir er görmedim
- Ali gibi er gelmedi cihana
- Ona da buldular binbir bahane
- Yedi kez vardim ben ulu divana
- Ben Ali’den gayri bir er görmedim
- Cennet bahçesinin nedendir tasi
Incidir topragi hikmettir isi
Yüz yigirmi bin peygamber basi
Ben Ali’den gayri bir er görmedim
- Kul Himmet’im eydür Kirklara beli
- Dilim medhin söyler aslimiz deli
- Evveli Muhammed ahiri Ali
- Ben Ali’den gayri bir er görmedim
- –9–
Sabahin seher vaktinde
Ali’yi gördüm Ali’yi
Egildim niyaz eyledim
Ali’yi gördüm Ali’yi
- Arslani gördüm Meshed’de
- Kirk mum yanar bir sisede
- Yedi iklim dört kösede
- Ali’yi gördüm Ali’yi
- Cennet kapisinda duran
Hayber’in kilidin kiran
Kafire zülfikar çalan
Ali’yi gördüm Ali’yi
- Çiskin daglar basi çiskin
- Kul Himmet’im oldu küskün
- Cümle yerden erden üstün
- Ali’yi gördüm Ali’yi
- –10–
Yocu oldum yola düstüm
Yollarim Ali çagirir
Bülbül oldum güle düstüm
Dillerim Ali çagirir
- Bir zaman türapta yattim
- Türlü çiçeklerden bittim
- Ari ile çok bal ettim
- Ballarim Ali çagirir
- Bulut oldum göge agdim
Yagmur oldum yere yagdim
Coskun coskun ben kaynadim
Sellerim Ali çagirir
- Bu hana mihman gelmisim
- Kah aglayip kah gülmüsüm
- Bahr–i Umman’a dalmisim
- Göllerim Ali’ çagirir
- Kul Himmet’im aska düstü
Ask deryasi boydan asti
Virdimiz Ali’ye düstü
Dillerim Ali çagirir
–11–
Sevdigim Muhammed Ali
Çagiriram gel ha gel
Urum’da Bektasi Veli
Çagiriram gel ha gel
- Cebrail arsin yüzünde
- Melekler döner izinde
- Hizir Nebi hazir demde
- Çagiriram gel ha gel
- Ferhad isen dagi dolas
Sehit isen kana bulas
Fatma Ana cara ulas
Çagiriram gel ha gel
- Zeynel Bakir Cafer canda
- Çok günahlar vardir bende
- Özüm darda gözüm yerde
- Çagiriram gel ha gel
- Kazim Musa Riza aman
Taki’ye Naki’ye deman
Eris Mehdi Sahib–zaman
Çagiriram gel ha gel
- Kul Himmet söylemez yalan
- Sen de buikrara dolan
- Kesikbas carina gelen
- Çagiriram gel ha gel
- –12–
Gel benim derdime bir derman eyle
Alemler derdine derman olan Sah
Hükmümün üstüne bir ferman eyle
Alemler hükmüne ferman olan Sah
- Bir ismi Seyyid’dir bir ismi Ali
- Hak sana Murtaza dedi ya veli
- Su dünyanin evvelisin ahiri
- Su kevn ü mekânda sultan olan Sah
- Seyrangahim oldu arsin yücesi
Düldül’ün issisi Kanber hocasi
Server Enbiyanin Miraç gecesi
Yedinci kat gökte arslan olan Sah
- Musa’nin asasin ejderha eden
- Isa’ya ölüyü hem de dirilten
- Muhammed askina Zülfikar çalan
- Küfür yerlerini iman eden Sah
- Kil Himmet’im eydür meydanda sirdim
Her nereye baksam Ali’yi gördüm
Her seher vaktinde dilimde virdim
Müminler dilinde ezber olan Sah
–13–
Müminler bu yolda türap olursa
Mahrum kalmaz Ali diye çagiran
Darda bun’da zulümatta kalirsa
Mahrum kalmaz Ali diye çagiran
- Akilbalig yasi tende ise de
- Hakk’in hayalleri canda ise de
- Iki elleri kizil kanda ise de
- Mahrum kalmaz Ali diye çagiran
- Talib on yasinda musahb tuta
Yigirmi de özün gerçege kata
Otuzunda vara mürside yete
Mahrum kalmaz Ali diye çagiran
- Kirk yasinda piskin söyler sözünü
- Ellisinde türap etse özünü
- Altmisinda Hakk’a dikse gözünü
- Mahrum kalmaz Ali diye çagiran
- Ihlas talip meylin Sah’a verirse
Yetmisinde balasini bulursa
Sekseninde Hak askina varirsa
Mahrum kalmaz Ali diye çagiran
- Kul Himmet üstadim yiye hanini
- Doksaninda degistirse donunu
- Yüz yasinda haka verse tenini
- Mahrum kalmaz Ali diye çagiran
- –14–
Hak Muhammed pirim Ali
Amana geldim amana
Hünkar Haci Bektas Veli
Amana geldim amana
- Ali’dir izzetli Sah’im
- Imamlardir secdegahim
- Yerden gökten çok günahim
- Amana geldim amana
- Fatma anayi ararim
Kalmadi sabrim kararim
Hata ettim günahkarim
Amana geldim amana
- Hasan sehidlerin basi
- Sah Hüseyin karindasi
- Sebil oldu gözüm yasi
- Amana geldim amana
- Zeynel Bakir Cafer Kazim
Iriza’ya bagli özüm
Cümlenize var niyazim
Amana geldim amana
- Taki Naki Sah Askeri
- Gelmisim divandan beri
- Mürvet Ali’nin Kanber’i
- Amana geldim amana
- Aman Kul Himmet’im aman
Yetis Mehdi Sahib Zaman
Yardim eylen Oniki Imam
Amana geldim amana
–15–
Ali’nin Yüzügü Destani
Kapiya bir sail geldi
Ya Ali ben acim deyü
Uzak yollardan gelmisim
Bir nana muhtacim deyü
- Ali’nin yoktu azugu
- Arab’a geldi yazugu
- Çikardi verdi yüzügü
- Var git sara nan al deyü
- Arab yola revan oldu
Bir ulu da sara vardi
Yüzügü Cifit’a verdi
Agirinca nan ver deyü
- Cifit da yüzügü aldi
- Ol dem dükkanina geldi
- Bir sehr ekmegini saldi
- Daha yüzük agir deyü
- Arap sen bize gelmissin
Bir gece mihman olmussun
Yüzügü benden çalmissin
Iste sahidim sar deyü
- Cifit ben size gelmedim
- Bir gece mihman olmadim
- Yüzügü senden almadim
- Yüzügün issi var deyü
- Sahit mahluku derildi
Nemrud kadisi buyurdu
Yüzügü Cifit’a verdi
Var surada dur deyü
- Diktiler demür dayagin
- Sordular haberin sagin
- Baglatti elin ayagin
- Sen burada yat deyü
- Oradan geri çikdilar
Yüzügü atese attilar
Bin batman demür eridi
Daha yüzük boz deyü
- Yazik Arab’a yazik
- Arab’in gül benzi bozuk
- Tekin degildir bu yüzük
- Var Arab’dan sor deyü
- Arab çagirir pirine
Alem boyanir nuruna
Ya Ali yetis carima
Sefil halimden bil deyü
- Kul Himmet’im yandi tüttü
- Sinem bülbülleri öttü
- Pirim Ali geldi yetti
- Yüzügün sahibi ben deyü
- –16–
Insallah yerde kalmaz ahlarim(18)
Sedeften geçer Sahlarim
Meleklerin feristahlarin
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Yeryüzünde kiblegahin
- Karadonlu Beytullahin
- Ibrahim Halilullah’in
- Hörmeti hakki içi ya Ali medet
- Mümün sadik kullarinin
Hakk’a giden yollarinin
Arafatta kesilen kurbanlarin
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Çoskun akan çaylarin
- Sitkim Hakk’a baglarim
- Balkiyip inen nurlarin
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Karli karli daglarin
Özüm Hakk’a baglarin
Dogan günlerin çihan aylarin
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Gökten inen Kuran’in
- Demler süren irfanin
- Dünyaya hükmeden Süleymanin
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Esiginde ben sailem
Her ne dersen ben kailem
Cebrail Mikail Israfil Azrailin
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Çeke idim su Mansur’un dar’ini
- Göre idim ol Hakk’in didarini
- Dünya pehlivani Hamza’yla Keçeci Baba’nin
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Menzili yoktur yalanin
Hü deminde ikrarinda duranin
Yemen’de Veysel Karani’nin
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Dillerine ben mailem
- Herne dersen ona kailem
- Imamlar soyu Sah Ismail’in
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Gerçekler katarini yederim
Çekip dergâha dogru giderim
Ölüyü diri kilan Seyh Ahmed’in
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Süregimiz Erdebilli süregi
- Kadir Mevlam kabul eyle dilegi
- Kemah’ta yatan Sultan Melek’in
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Bagdad’in elinde Musul erlerin
Mucizatli (veli) Sultan Munzur’un
Abdal Musa ile Hazret Hizir’in
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Envai biten otlarin
- Henüz artti firaklarim
- Sakilerin cömertlerin
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Seherde öten garip kuslarin
Baharda açan agaçlarin
Kerbela’ya giden dervislerin
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Deryada yüzen baliklarin
- Kalmadi daha konuklarim
- Hak ismin zikreden âsiklarin
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Türabina yüz sürem Abul Kasim’in
Mevlam versin herkesin nasibin
Zehra ile Hazreti Yusuf’un
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Ne sevdali imis su benim basim
- Sel revan oldu akar gözyasim
- Niksar’da Melik Gazi Samsun’da Ergünas’in
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Isine kimse karismaz Hakk’in
Eglenmem giderim yollarim yakin
Eyüp peygamber ile Hazreti Nuh’un
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Güruhu Naci’nin Havva Ana’nin
- Sultan Kara Yakup’un
- Keçesini döven Ahi Baba’nin
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Hazreti Fatma’nin Sehriban Ana’nin
Sultan Çigirgan’in ona inananin
Sivas’ta yatan Ali Baba’nin
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Tövbesi kabul ola hatanin
- Herkes arzuluyor kendi vatanin
- Necef’te (dogrusu Serendib'de) yatan Adem atanin (!?)
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Hakk’in deryalari derindir
Lütfu (a)çik Mevlam kerimdir
Yüzyirmi dört bin peygamberlerin
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Bahçede açilan güllerin
- Sakiyip öten bülbüllerin
- Horasan’dan gelen erlerin
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Oglunu kurban veren Halil’in
Bulgar’da yatan Kizil Deli’nin
Serçesme Haci Bektas Veli’nin
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Daim dillerde söylenir adin
- Mevlam hub yaratmistir bünyadin
- Balim Sultan’inan Kara Pirbad’in
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Göz görenin yol varanin
Hakk’i kalbinde bilenin
Kerbela’da yatan Imamin
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Nutkun çoktur boldur rahmetin
- Doksan bin ere kadeh götürenin
- Hünkar’in gözcüsü Karaca Ahmed’in
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- On iki imamdir delilim
Hem Rusen’in hem Veli’nin
Pirler Pir’i Hazreti Ali’nin
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Düldül ile Zülfikar’in
- Fatima ile Kanber’in
- Tozanli’da yatan Hubyar’in
- Hürmeti hakki için ya Ali medet
- Zehri nus eden Imam Hasan
Mucizati çoktur asanin
Münacatta Hazreti Musa’nin
Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Tuba agacindan düzdüler tabudun
- Kerbela’da çagrilir Hüseyin adin
- Isa peygamber ile Davud’un
- Hörmeti hakki için ya Ali medet
- Nesli çoktur Nesimi’nin
Ötesi ummandir Teslimi’nin
Zeynel Abidin ile Ebul Muhsin’in(!?)
Hürmeti hakki için ya Ali medet
- Küfrüne karismam kafirin
- Cahdiyle tamam dört duvarin
- Imam Bakir Cafer Kazim Musa Riza’nin
- Hürmeti hakki için ya Ali medet
- Herkes Piriye’nin... yakinin(!?)
Serden merden sakinin
Imam Taki ile Naki’nin
Hürmeti hakki için ya Ali medet
- Issiz koyma Pir’im tahtini
- Mevlam yerine getirsin ahdini
- Hasan Askeri ile Muhammed Mehdi’nin
- Hürmeti hakki için ya Ali medet
- Otuz dokuzda kildim kararim
Bir dert ehli hos yar ararim
Sinop’ta yatan Hazreti Bilal’in
Hürmeti hakki için ya Ali medet
- Çok serencemler geçti serden
- Lal–i gevher çikar diden
- Horasan’da Erdebil’de yatan erlerin
- Hürmeti hakki için ya Ali medet
- Kul Himmet’im açildi varaklarim
Kabul olsun dileklerim
Hurilerin meleklerin
Hürmeti hakki için ya Ali medet
(Boncuk Sahin Dede’den derleyen Irfan Çoban: Kul Himmet, s.110–114)
–17–
Erenler Destani
Pirim güzel Sah’i görelim
Yoluna da can ve bas var
O cani Sah’a verelim
Erenler ilen pazar var
- O can erenlere yetti
- Indi Mekke’yi seyretti
- Ali Sah Necef’de yatti
- Munzur’da bir çim ag tas var
- Ali’m Necef’den göçtü
Bagdad ehli de aglasti
Hasan Hüseyi inlesti
Onun’çün gözümde yas var
- Kal deyince durdu Hacer
- Tenimiz toprakta kocar
- Kerbela’da oyuk tecer
- Ziyareti de on bes var
- Yine tasti Pasin suyu
Yoktur(?) Alagöz’ün dagi
Samsun’da Kör Isa Suyu
Sanusa’da akar tas var
- Sür dünyada zevk ü sefa
- Kilma gör canina cefa
- Gündüz’de Hasan Halife
- Niksar’da Melik Gazi’ye is var
- Kara Baba esriginden
Pirim Holgin gitmez candan
Dolu iç Köse Süleynman’dan
Önüm Saru Yaser hos var
- Seyh Asli Merzifonlu Ayik
- Erenler önünce peyik
- Pir Nebat (dogrusu Pirabad) Çöregi Büyük
- Önünce bes on dervis var
- Aslan Oglu içmis içmis
Gözü Kanli nere düsmüs
Seyh Nusreddin çiragi yanmis
Pervane ol semine düs var
- Kirag yagmis boran esmis
- Gelmez geyikleri küsmüs
- Ziyaretler kar basmis
- Akdag üstünde pek kis var
- Saru Saltuk Babadag’da
Kes ismini Serif dogra
In Ibrahim Haci’ya ugra
Bu(l)gar’da Bozoglan as var
- Sivas sehrine varmaga
- Ali Baba’yi görmege
- Abdüvahhab’a yüz sürmege
- Kaynar yüregimde cus var
- Palas Gölü Budak Özü
Ernefes’dendir de düzü
Engürü’de Seyyid Gazi
Urum’da Haci Bektas var
- Al Koyun Baba’dan tövbe
- Hem küfür getirme lebe
- Hü demde er Gulu Baba
- Sende batinda çok is var
- Istanbul’da Nigar Saru’ya
Ayasofya’ya yüz sürüye
Var Eyyub Sultan’a ugra
Eline ayagina düs var
- Kul Himmet erenleri öger
- Duasi müminlere deger
- Her tüyünden rahmet yagar
- Beyt ül–mamur’da bir kus var
- (Giritli bir Bektasi göçmende gördügü Cönk’ten derleyen Cahit Öztelli: Pir Sultan Dostlari. Ankara 1984: 151–154)
Kaynaklar
A. Celaleddin Ulusoy: Yedi Ulular. Ankara Tarihsiz.
Abdülbaki Gölpinarli: Alevi Bektasi Nefesleri. Ankara 1963.
Abdülbaki Gölpinarli: Melamilik veMelamiler. Istanbul 1992.
Cahit Öztelli: Pir Sultan'in Dostlari. Istanbul 1984.
Ibrahim Arslanoglu: Kul Himmet Üstadim. 2.baski, Istanbul 1995.
Ibrahim Arslanoglu: Sah Ismail Hatayi. Istanbul 1992.
Irfan Çoban: Kul Himmet. Tokat 1997.
Ismail Kaygusuz: Alevilik Inanç, Siyaset Kültür Tarihi ve Ululari I. Istanbul 1995.
Ismail Kaygusuz: Görmedigim Tanri’ya Tapmam. Istanbul 1996.
Nejat Birdogan: Anadolu ve Balkanlarda Alevi Yerlesmeleri. Istanbul–1992
R.M.Savory: The Cambridge History of Iran. Vol. VI
Sadettin Nüzhet: Bektasi Sairleri ve Nefesleri, Cilt 1–2. Istanbul 1944.
Walther Hinz: Uzun Hasan ve Seyh Cüneyd. 2. Baski, Ankara 1992.
1“Sözlerin sonu geldi yüzler ortaya çikti” an lamindaki dize, Cahit Öztelli (Pir Sultan'in Dostlari. Istanbul 1984: 185) tarafindan “Mekalettin ahiri Cemalettin zuhuru” biçiminde yayinlanmistir. Ancak Safevi Soyagaci'nda Seyh Safi'den önce bu özel adlar bulunmamaktadir. Halk Türkçesiyle hazirlanmis Buyruk kitabi, Anadolu Aleviliginin sanli bir tarih sayfasini olusturan Kizilbaslik siyasetinin propaganda ürünüdür. Öte yandan Balim Sultan'in, dil bakimindan Osmanli kentlerine yönelik Alevi-Bektasi “Erkân–nâme”si de bu siyasetin disinda degildir ve ona hizmet etmistir.
2Cahit Öztelli: Pir Sultan'in Dostlari. Istanbul 1984: 98.
3Sah Ismail'i Gilan'da sakladiklari dönemde (1494-1499), inançlari geregi Mürsid ve mürid (talip) iliskileri içinde, “Ehl-i Ihtisas” adi altinda “Lala, Abdal, Dede, Hadim (hizmet gören) ve Halifat al- Hulafa (Halifeler halifesi)”den olusan bir kurul kurmuslardi. Devlet kurulduktan sonra bu kurul Lalaligi kaldirarak, yerine “Vekil-i Nefs-i Nefis-i Humayun” adiyla bir yüksek görev yaratti. Bu görev, Sah Ismail'in hem “Padisah” olarak dünyasal yani siyasal iktidarinin , hem de “Mürsid-i Kamil” olarak inançsal iktidarinin vekillik kurumuydu. Bu kurum bir süre için, geleneksel sadrazam ve tüm bürokrasinin, yani Umera'nin basi görevlerini içeren Vezir iktidarlarini gölgede birakti. Vekil, Savory’nin deyimiyle Sah Ismail'in alter ego'su, yani ikinci kisiligiydi. (R. M. Savory: The Cambridge History of Iran. Vol. VI: 357, 384 vd.)
4 Cahit Öztelli (agy. s.37, 120: siir 45) kitabinin basindaki açiklama kisminda ise “Dehmen'e olarak yazmistir. Hangisinin dogru derlendigini anlamak güç. Bir uslamaya gidecek olursak rahatlikla: “Kul Himmet'im müridim Pir Sultan'a” biçiminde yazmis olabilecegi düsünülebilir.
5 Kul Himmet’in türbesinin bulundugu ve kurucusu oldugu Tokat’in Almus ilçesi Varzil (Görümlü) köyünden Irfan Çoban’in Kul Himmet üzerine yaptigi derleme çalismalari dosyasini 1995 yilinda gördüm. Alev Yayinlari onu incelememi ve yayinlanip yayinlanmayacagi yönünde görüsümü istemisti. Gönderilen kopya üzerinde dikkatli bir inceleme yaparak 5-6 sayfalik yaziyla düsüncelerimi belirtmis ve Irfan Çoban’a bu yazinin iletilmesini söylemistim. Ona, kitabinin gösterdigim dogrultuda yayina hazirlanmasini kabul ettigi takdirde, yardimci olacagimi da söylemislerdi. Irfan Çoban’in, köyünün dernegi tarafindan bastirilan Kul Himmet kitabini gördükten sonra, o yazimdan bir-iki paragraflik alintiyi vermek geregini duydum:
“...Alevi kökenli bir köy imami olan Irfan Çoban, 'Iki cami arasinda kalmis binamaz' halk deyiminin anlattigi psikoloji içinde bulunmaktadir. Bazan Aleviligi, bazan cami hocaligi agir basmakta. Bir görüs ve bilgi sistematigi bulunmadigi için duyduklarini, gördükleri ve okuduklarini pek çok yanlis anlamlandirmalarina ragmen, kesin dogrular gibi yansitmistir. (...)"
"Irfan Çoban'in derleme çalismasi, büyük eksiklikleriyle birlikte bir emek ürünü ve oldukça önemlidir; mutlaka degerlendirilmeli. Kitap bu haliyle basilamaz. Bektasilerle iliskili tüm karsit görüs, küfür ve suçlamalar çikarilmali; ancak Kul Himmet ocagi ile Dergah arasindaki çeliski ve anlasmazligin kaynagi üzerinde durulmalidir. Geri kalan kisimlar iyi bir sekilde gözden geçirilip, iki bölüm halinde derlenip toparlanabilir:
1. Kul Himmet'e iliskin özgün bilgiler ve siirleri
2. Kul Himmet evlatlarinin sürdürdügü Yol ve Erkan. Bu bölümler uygun alt basliklar altinda ayrintilanarak bir kitap olusturulabilir. Kitaptaki bilgileri toparlayip, yorumlayarak bilimsel degerlendirme getiren bir önsöz mutlaka konulmalidir...”
Irfan Çoban önerilerimiz dogrultusunda degil, oldugu gibi yayinlanmasini istediginden, yayinevi kitabini basmadi. Görüyoruz ki, “Görümlü Kul Himmet Sevgi ve Dostluk Dernegi” tarafindan 1997’de Tokat’ta bastirilan “Kul Himmet” kitabi da, sözü edilen kisimlar çikarilmis olmasina ragmen, dil ve yazim kurallari bozuklugu bir yana, büyük bilgi, tarih yanlislari ve yanlis degerlendirmeler oldugu gibi durmaktadir. Irfan Çoban 'in ayni israrini sürdürdügü görülüyor.
Herseye ragmen, Çoban’in yasadigi bölgeden derlemis oldugu Kul Himmet söylenceleri ve yeni siirler oldukça önemli bulunmaktadir. Bunlar sayesinde Kul Himmet’in soyunu sopunu saptayabildigimiz gibi, onun Anadolu Kizilbaslik tarihindeki onurlu yerini ögrenebiliyoruz. Biz incelememizde bu ham, yeni ve otantik bilgileri gördükten sonra, büyük Kizilbas ozani ve dedesi Kul Himmet hakkinda fazla olmayan diger çalismalari da inceleyip, nesnel bakis açisiyla degerlendirme çabasina girmis olduk. Ama eger Irfan Çoban’in bu yeni derlemeleri olmasaydi, bugüne kadarki yanlis tarihleme ve degerlendirmeleri düzeltmek olasi degildi. Bu bakimindan kendisine tesekkür etmeyi zevkli bir görev biliyoruz.
6Tarihsel durum bu iken, C. Öztelli'nin Sah Abbas'in Kizilbas propagandasi için; “O da Sah Ismail gibi Türkçe nefesler yazarak Anadolu'ya göndermistir'' diye hüküm yürütmesi tamamiyla desteksizdir. Besati'nin “Menakib'ül- esrar Behçet'ül-ahrar” elyazmasinda iki nefesini zikrettigi Kul Adil'in, -salt kendi elindeki elyazmasi kopyasinda Sah Adil tapsirmasiyla sözü edilen siirler yazildigi için- Sah Abbas'in kendisi yani ozanlik takma adi oldugunu ileri sürmesinde (agy. s. 282-285) dogruluk payini kesin oldugu söylenemez.
7Kitabinin önsözünde (s.6-7) “...Tarihin akisi içinde yetisen Bektasi Sairlerinin hayat hikayeleri, tarih sirasina göre, Bektasi gelenekleri gözönüne alinarak belgelere dayandirilmistir. Bu sairlerin çag ve çevre, yine belgelerle tesbit edilmistir” diyen Turgut Koca'ya sormak gerekir: Turgut Baba, Kizilb aslik siyasetinin Sah Hatayi ve Pir Sultan'dan sonra üçüncü büyük ozani Kul Himmet'i hangi belge ile Yeniçeri ocagindan yetismis ve oradan emek li oldugunu saptadiniz? Mücerret oldugunu nasil uyduruyorsunuz? Kizilbas düsmani Osmanli'yi kendi devleti olarak görmeyen Kul Himmet, nasil yeniçeri ocagindan olur? Bu Kul Himmet Dede'ye yapilacak en büyük iftira, en büyük kötülüktür. Yeniçerilerin Alevi-Bektasi inançli olmasi belirleyici öge olamaz; Kizilbaslari ezen bir devletin askeri gücüdür o ve bu güç ezilen topluluklar için kullanilmistir. Yeniçerilerin Bektasiligini öne çikarmak için Dede Kul Himmet'i yeniçeri emeklisi yapmak, Pir Sultan Abdal'i Rumeli'nde Osmanli akincilariyla fetihlere çikarmak (agy. s. 145) safdillik degilse kasitlidir; bir Bektasi babasina yakismaz!
8Kul Himmet'le ayni yüzyilda, Istanbulda yasamis, halk arasinda Nizamoglu adiyla taninan Seyyid Seyfullah Nizamoglu kendisinden baslayarak soyunu degilse de, ayni sekilde bagli oldugu tarikat (Halveti) zincirini bir siiriyle açiklamistir. Yol zincirini ilk büyük Islam mutasavviflarina ulastirip...Maruf Kerhi, Davud-i Tai, Habib-i Acemi'de Hasan'ül-Basri'ye kadar çikip söyle bagliyor:
Habib-i Acemi'ye bu yol bu erkan
Hasan'ül Basri'den ki geldi ey can
Aliy'el-Mürteza'dir piri anin
Velisidir zemin ü asümanin
- Ana erdi yol erkan Mustafa'dan
- Nebiler serveri kan-safadan
- Bunlarin seyhi Nizamoglu kuludur
- Kul olan bunlara mutlak velidir
- Siirin tamami için bkz. Nejat Birdogan: Anadolu ve Balkanlarda Alevi Yerlesmeleri.Istanbul 1992: 195-196.
9 Kul Himmet’in bu dizesi, onun yedi kez Hac için Hicaz'a gitmis oldugunu göstermemektedir. Alevilikte Pir huzuruna çikmak, yani tarikata-yola gitmek, Ayn-i Cem'de görülüp sorulmak Hacca gitmektir. Zaten bir baska nefesinde Kul Himmet bunu belirtmektedir:
Sah-i Erdebil'den akip gelirim
Pirim serçesmeden içtim ezelden
Ustazin yüzüne bakip gelirim
Sitkinan sevdim sevistim ezelden
- Cümle tarik ehli birdir atamiz
- Mürvetinen bagislanir hatamiz
- Muhammed Ali'ye çikar ötemiz
- Kismetimize orda ulastik ezelden
- (...)
- Imam Hasan sehrinde duaciyim
Hüseyniler güruhunda naciyim
Tarikata kadem bastim haciyim
Didar sevgisine düstüm ezelden
10Cahit Öztelli, kitabinda (agy. s. 86) “Seyfi Dedem” olarak hatali yayinlamistir, “Safi Dedem” okunmalidir.
12Bu siiri Haci Bektas Müzesi Kitapligindaki 137 Numarali bir cönkte buldugunu söyleyen Cahit Öztelli (agy. s.28-29), tamamini kitabin sonunda verdigini kaydettigi halde orada bulunamamistir.
13Her iki destanda da islenen konu, Yemini'nin 1519 yilinda manzum olarak yazmis oldugu, Ali'nin erdemlerini, kerametlerini açiklayan “Fazilet–nâme” adli yapitinda daha genis biçimde anlatilmistir. Kul Himmet'in elinde bir Fazilet–nâme'nin bulundugu, daha sonra verecegimiz “Yanik Kitap” olayi ve içinde bu yapitin özetini saptadigimiz bir siirden anliyoruz. Hatayi'nin de ayni kitabi görüp okudugu muhakkaktir. Ancak örnek verdigimiz destansi siirini, daha önce belirttigimiz gibi, çocukluk döneminde yazmis olmasi olasiligi, Yemini'nin yapitindan çok önce Ali'nin bu kerametlerinin kesinlikle geleneksel olarak bilindigi ve çesitli biçimlerde islendigini gösterebilir. Yemini bütün bu bilinen ve islenen konulari toplayip kitaplastirmistir.
14Sah Ismail'in 2. Bayezid'e mektup yazarak, Osmanli sinirinda bir süre oturup müridlerinin kendisini ziyaret etmesi için izin istediginde; Osmanli Padisahi Sah’in Balim Sultan ile karsilasmasini önlemek için onu, tarikata girmek bahanesiyle Istanbul'a çagirmisti. Yukarida geçtigimiz siirinden de anlasildigi gibi Hatayi ona büyük önem vermektedir. Bu konuda genis bilgi içinde bkz. Ismail Kaygusuz: Görmedigim Tanri’ya Tapmam.Istanbul 1996: 224-235.
15Pir Sultan'in izini yitirdigi dönem ve gizlendigi bölgeye iliskin bilgi ve yorumlar için bkz. Ismail Kaygusuz: Alevilik Inanç, Siyaset Kültür Tarihi ve Ululari I. Istanbul 1995: 372-380.
16 3. Murad’in bu iki buyrugu için bkz. Nejat Birdogan: Anadolu ve Balkanlarda Alevi Yerlesmesi. Istanbul 1992: 284-290.
17Öyle görünüyor ki Irfan Çoban, elyazmasi eski cönkler ve defterlerde gördügü siirleri Türkçe yaziya çevirirken, okuyamadigi dizeleri uydurma yoluyla kendisi tamamlamistir. Kul Himmet’in yasami boyunca gezdigi yerleri anlatan bu önemli siirde geçen, fakat yanlis okunmus yer isimlerini düzeltmek ve tamamlamak için çok zorlandik. Kuskulu oldugumuz sözcüklerin yanina (?) koyduk. Siirin konusuyla hiç ilgili görünmeyen, hatta bir anlam bile verilecek durumda olmayan asagidaki uydurma dörtlügü siirden çikarma zorunlugu duyduk:
“Elime girdi ya gönlümün kalibi
Orda kirilmistir yezidin hepi
Senlik menlik yapmaz ol demir kapi
Sahi Merdan ile gezdigim yerler”
(Irfan Çoban: Kul Himmet. Tokat 1997: 117)
18Ali'ye yakari tarzinda olan bu uzun siir, ölçüsüz kafiyesiz ve aninda akla gelen iyi dilek ve dualarin söylendigi satiyye gibi siirsel bir gülbenktir. Ayrica animsatalim ki, dörtlük sonlarinda yinelenen 'Ya Ali Meded' çagrisi, bugün de tüm Ismaili Alevilerin güncel yasaminda, aralarindaki 'Ali kurtarsin, Ali yardimina yetissin!' anlaminda selamlasma söylemidir. Kul Himmet Dede'nin bu nefesi, Cemlerde gülbenk olarak okunurken dedelerin bazi yeni adlar eklemis olduklari anlasiliyor.