Aleviler ne istiyor?
“Aleviler ne istiyor” sorusuna en dolambaçsız cevap, “Aleviler inançlarına saygı istiyor” cevabıdır.
Bu kadar basit. Aleviler en temel haklardan biri olan inançlarına saygı istiyorlar. Aleviler artık inançlarından dolayı yok sayılmak, dışlanmak, aşağılanmak, katledilmek istemiyorlar.
İnançlara saygı temel insan haklarından biridir. Ancak bu hak tarihte olduğu gibi günümüzde de Alevilere çok görülüyor. Alevilerin inançlarına saygı duyulması bir yana, Aleviler inançlarından dolayı sistematik olarak aşağılanıyor, dışlanıyor ve zaman zamanda katlediliyorlar. Alevi inancı ısrarla yok sayılıyor. Sünnilik yegane ve tek doğru İslami anlayışmış gibi dayatılıyor. Sünnilik dışında da başka inançların olduğu kabul edilmiyor.
Sünnilik devletin “resmi inancı” gibi algılanıyor. Bütün eğitim ve yayınlar bu doğrultuda yapılıyor. “Sünniliğin ibadet anlayışının yegane ve en doğru anlayış olduğu, bunun dışındaki bütün ibadet biçimlerinin yanlış olduğu” düşüncesi bütün yöntemlerle topluma kabul ettirilmeye çalışılıyor. Sünnilerin ibadethaneleri tek meşru ibadethane olarak kabul ediliyor ve bu durum asırlardır böyle sürüp gidiyor.
Asırlardır Sünni anlayış ile temel farkları çok açık olan Alevi inancı mensupları bu egemen anlayışla mücadele ediyor. Egemen olan ne yazık ki her zaman haklı oluyor. Egemen olanın doğruları genel doğrular diye dayatılıyor ve her türlü yöntem denenerek, egemen olmanın bütün avantajları kullanılarak –yanlış da olsa- doğruları zamanla genel kabul görüyorlar.
Egemen olan haksız olduğu halde haklı olmuş oluyor. Çünkü egemenlik onda, dolayısıyla da her türlü imkan onun elinde. Bu imkan ve olanakları kendi inanç anlayışını hakim kılmak için kullanıyor.
Asırlardır egemen olmanın avantajıyla, tek yönlü bakış açısı ve verilen eğitimin yanlılığı sonucu Sünni anlayış tek “hak” inancı olmuş oluyor.
Fanatikleşmiş yapıların ve kişilerin elbette Alevi varlığını tanımaları ve Alevi inancına saygı duymaları beklenemez. Ancak az buçuk vicdan ve akıl sahipleri de çoğu kez aynı hataya düşüyor ve Alevi inancına dair en küçük bir tanımı kabul etmiyor ve Alevi inancına saygı duymuyorlar.
Asırların getirdiği birikim ile yobazlaşmış kişi ve kurumların Alevilere yönelik düşmanca tutumları bir noktada anlaşılır oluyor. Ancak kendilerinden başka herkesi kafir sayanların anlaşılır olan bu düşmalıkları, sözüm ona “aydın” sıfatını kullananlara karşı anlaşılmaz oluyor. Aydın sıfatlı bu kişilerde Aleviler söz konusu oldu mu yobazlardan farklı düşünmüyor ve Alevi inanç gerçekliğini en basitinde yadsıyor, yok sayıyorlar. Aydın olmak, insanlık adına söz söylemek inançlara saygılı olmayı da gerektirir. Fakat söz konusu Aleviler oldu mu tavırlar değişiyor.
Aleviler en insani hak olan inançlarına saygı istiyorlar. Sünnilerin çoğunlukta olması, egemen olması onların ibadet anlayışlarının, inançlarının tek doğru inanç olduğu alamına gelmiyor.
Duyarlı, hoşgörülü, farklılığa tahammül gösteren Sünniler ve başka inançtan insanlardan istenen; Alevilerin inancına saygı göstermeleridir. Eger bu saygı hayatın her alanında inşaa edilmezse, toplumsal barıştan bahs etmek mümkün değildir. Kardeşlik, birlik-beraberlik ve benzer argümanların hiç bir pratik değeri olmaz. Alevilerin inancına saygı duyulmayacak, farklılığına tahammül gösterilmeyecek ve gerçekler böyle olduğu halde sözde kardeşlikten, birlikten-beraberlikten dem vurulacak. Bu, mümkün olmadığı gibi, doğanın yasalarına da ters bir durumdur. Birileri gerçekleri inkar etme noktasında ise, egemen olmalarına, çoğunluk olmalarına güvenerek Alevileri asimle edeceklerinin hesabını yapıyorsa; tarih ve toplum bilincinden yoksun demektir. Bu yoksunluğun hakim olduğu anlayış sorunları çözmek yerine daha da ağırlaştırmaktan başka bir şey getirmez.
Bütün Alevileri asimle edip Sünnileştirmek mümkün değildir. Belki bazı Aleviler Sünni anlayışın yaygın ve amansız misyonerliği sonucu asimle olmuşlardır. Bazıları Aleviliğe dair bilgilerini, inançlarını yitirmiş olabilirler. Ama unutulmamalıdır ki cümle Alevileri asimle etmek, Sünnileştirmek mümkün değildir. Az kalan Aleviler öz olan Alevilerdir de. Bu Aleviler de her ne pahasına olursa olsun inançlarına, değerlerine sahip çıkıyorlar, çıkacaklardır da. Sahip çıkmaları, haklarını aramaları, mücadele etmeleri asimilasyon cephesini yıkacaktır. Bu yıkımın altında kimlerin kalacağını tarih gösterir. Egemen olan hiç bir zaman egemenliğine güvenmesin. Tarih, “ben egemenim, bana bir şey olmaz” diyen mantığın darmadağın olmuş sayısız örnekleri ile doludur.
Aleviler, gerçek anlamda Sünniler ile kardeşlik istiyor. Ancak Aleviler kardeşliğin temel şartının inançlarına saygı olduğunun bilincindeler. Alevi inancına saygı duymayacaksın, Aleviliği aşağılayacaksın, her fırsatta Alevileri asimle etmeye çalışacaksın sonrada biz kardeşiz diyeceksin. Bu kardeşlik değildir. Bu şartlar altında bir kardeşlikten söz edilemez.
Aleviler, nefretin ve düşmanlığın hakim olduğu bir dünya yerine; dostluğun ve kardeşliğin, farklılığa saygının hakim olduğu bir dünyanın özlemindeler. Aleviler, kendilerinden farklı olanlara saygı duyuyorlar. Ancak kendi farklılıklarına saygı duyulmuyor. Kardeşliğin hakim olduğu bir dünya istiyorsak derhal bu haksızlığa hayatın her alanında son vermeliyiz! Alevi inancına ve bu inancı yaşayan Alevilere saygı duyalım! Böylece kardeşliğe giden yolda ilk adımı atmış oluruz.
alevikonseyi