Son Makaleler

  • Virani (Yedi Ulu Alevi ozanlarından biri olan Virani) - (Alevi Önderi, Alevi Önderleri)

    Yedi Ulu Alevi ozanlarından biri olan Virani’nin doğum tarihi ve yeri bilinmemekle beraber Kerbelâ çevresinde yaşadığı ve 16. yüzyılın sonlarında, 17. yüzyılın başında yaşadığı bilinmektedir.






    Virani’nin çabası; inancın güzelliğini, yüceliğini anlatmak ve bunu insanlara en güzel şekilde, kalplerinde izler bırakacak ve yüce duygulara eriştirecek şekilde yapmaktır.

    Virani’nin Balım Sultan’dan icazet (el almak) aldığı ve bir süre Necef’te Hz. Ali’nin türbesinde hizmet ettiği sanılmaktadır. Virani bir çok yeri dolaşmıştır. Demir Baba Velayetnamesinde geçen bir öyküde, Virani’nin Balkanlar’a kadar geldiği ve Demir Baba ile görüştüğü yazılmaktadır. Virani çok derin bir bilgiye sahipti. Üçten fazla dil konuşurdu.

     

       Kıblegâhımdır Muhammed Mustafa

      • Secdegâhımdır Aliyel Murteza
      • Canı başı ben Ali’ye vermişim
      • Yoluna kurban olayım derse


    • Adem olup insan içine geldim
    • Hak nasip eylese kandan içeri
    • Behlil gibi kandan kana gezerken
    • Bir kana uğradım kandan içeri

    • Be hey Ademoğlu o Adem değil
    • Oynatma atını o meydan değil
    • Süleyman dersen Süleyman değil
    • Süleyman var Süleyman’dan içeri

    • Hak lokması yemiş ben de kanmışam
    • Serim başım Pir yoluna koymuşam
    • Bu canı vermişem bir can almışam
    • O canı saklarım candan içeri

    • Virani gedanın nutkunu halda
    • Her ne ki ararsan sende sen yolda
    • Bir kâmil mürşidin buyruğun salda
    • İlikten damardan bundan içeri
    Devamı..
  • Hz. Zeynep (Hz. Alinin Kizi Hz. Zeynep) - (Alevi Önderi, Alevi Önderleri)

    Zeynep adı Alevi toplumunda yiğitliğin adı olarak bilinir. Bu yiğitlik kültünün oluşumunu Hz. Zeynep gerçekleştirmiştir. Aslında Zeynep adı salt yiğitlik için değil, aynı zamanda doğruluğun, mertliğin, zalimin zulmüne direnmenin, hakkaniyetin, fedakârlığın... da adıdır. İşte Zeynep isminde sembolleşen bu değerlerin yaratıcısı Hz. Zeynep’tir.








    Hz. Zeynep, Hz. Ali’nin ve Hz. Fatma’nın kızıdır. Hz. Zeynep, dedesi Hz. Peygamberin, abileri İmam Hasan ve Hüseyin’in yolundan gitmiştir.

    Her şey açık değil mi?

    Eğer bir insanın dedesi Hz. Muhammed ise, babası Hz. Ali ise, annesi Hz. Fatma ise, abileri İmam Hasan ve Hüseyin ise; o kişinin nasıl önder bir şahsiyet olduğu yeteri kadar açık değil mi? Böylesi nurlu bir ortamda dünyaya gözlerini açan bir şahsiyetin önderliğini anlatmaya gerek var mı? Zaten önderlik sınavını en muazzam şekilde Kerbelâ’da, Yezit lânetlisinin saraylarında alnı açık, başı dik olarak vermiştir. Tarihin en mühim döneminde hakkaniyeti savunmuş ve savunmasıyla zalimlerin, hainlerin, korkakların, haksızların... önünde boyun eğmeyeceğini kanıtlamıştır. İşte Zeynep böylesi bir kişidir. Asla ideallerinden ve doğrularından taviz vermemenin adıdır. İdeallerini her koşulda savunmanın adıdır.

    Hz. Zeynep, Hz. Ali ve evlatlarına yapılan bütün haksızlıklardan payını fazlasıyla almıştır. Ehlibeyt’e düşmanlığın had safhada olduğu bir zamanda yaşamış ve saldırılara cevap olmaya çalışmıştır.

    Hz. Zeynep’in yaşamını kısa bir anlatımla anlatmak mümkün değil. Yine Hz. Zeynep’i anlatırken bazı kronolojik bilgiler ve verilerde sınırlı kalmak, Hz. Zeynep gibi büyük bir öncüye haksızlık olur.

     

    KERBELÂ VE ZEYNEP

     

    Kerbelâ... İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük trajedi. Kerbelâ’da sadece trajedi yoktu. Orada aynı zamanda İmam Hüseyin’in bütün insanlığa asırlarca yol gösterecek mesajı da vardı.

    Hz. Zeynep’te Kerbelâ’da başına neler geleceğini bile bile İmam Hüseyin ile beraber gitmiştir. Kocasının bütün telkinlerine rağmen Hüseyin’i yalnız bırakmamış ve çocuklarıyla beraber İmam Hüseyin’e yoldaşlık etmiştir. Bu manada doğruları savunmak adına kocasının telkinlerini reddetmiştir. O günün şartlarında bir kadının kocasını dinlememesi ender görülen bir olaydır. Hz. Zeynep burada da önderliğini kanıtlamış ve iradesini ortaya koymuştur. Doğru bildiği yolda sonuna kadar gitmiştir.

    Hz. Zeynep’in günümüze kadar süren önderlik anlayışını iyi anlamak gerekiyor. Hz. Zeynep koca iktidarını reddetmiştir. Bu, öylesine verilmiş bir karar değildir. Aksine iyice düşünülmüş, ölçülüp biçilmiş bir karardır. İdealleri uğruna her türlü bedeli vermenin gereğidir. Nitekim Hz. Zeynep Kerbelâ’da İmam Hüseyinle beraber öz evlatlarını da şehit vermiştir. Kendisine olmadık hakaretlerde bulunulmuştur. Hz. Zeynep ise bütün bu zalimliklere karşın başını dik tutmuş ve doğrularını en mükemmel şekilde zalimlere karşı dile getirmiştir. Hz. Zeynep, böylece Ehlibeyt davasının sahipsiz olmadığını göstererek, önderlik gücünü ortaya koymuştur. Bu değerli kadın önderden öğrenecek yığınla ders var. Ne mutlu Zeynep gibi yaşayanlara, yaşamak isteyenlere.

    Devamı..
  • YEDİ ULU OZAN - (Alevi Önderi, Alevi Önderleri)

    Alevi tarihine deyişleriyle, şiirleriyle yön vermiş, Alevi inancına bağlılıklarını yaşamlarıyla kanıtlamış olan yedi ulu ozan şunlardır:










    Şah Hatayi

    Pir Sultan Abdal

    Kul Himmet

    Yemeni

    Virani

    Fuzuli

    Seyit Nesimi

    Bu yedi ulu ozana Aleviliği teorileştirenler de diyebiliriz. Bu ozanlar Alevilik felsefesini en iyi şekilde dile getirmişlerdir. Bu ozanların şiirleri, söyledikleri sözler Aleviler için adeta kanun sayılmıştır. Cemlerde en çok bu ozanların deyişleri çalınır, şiirleri okunur. Bu ozanların şiirleri ve deyişleri günümüzde de popülerdir. Buradan da anlaşılacağı üzere bu ozanlar aradan geçen tarihi silmişler, güncelliğinden hiç bir şey kaybetmeden günümüzde de Alevilerin moral ve direnme gücü olan şiirleri, deyişleriyle ölümsüzleştirmişlerdir. Sanırız bu konuda yanlış bir anlaşılma mevcut. Bazı kimseler Alevi ozanların sayısının yedi ozan ile sınırlandığını düşünmekte, söylemekteler. Bu bir yanılgıdır. Alevilerde şüphesiz ulu mertebesine gelecek daha nice ozanlar var. Yalnız bu ozanlar semboldür. Kimse Alevi ozanların sadece bu yedi ulu ozan ile sınırlı olduğunu sanmasın. Bu yedi ulu ozan diğer ozanların temsilcisi, sözcüsü, sembolü konumundadırlar.

    Devamı..
  • İmam ismail (Altıncı İmam Cafer Sadık’ın oğlu olan İsmail) - (Alevi Önderi, Alevi Önderleri)

    Altıncı İmam Cafer Sadık’ın oğlu olan İsmail’in doğum yeri ve tarihi bilinmemekle beraber, 760 tarihinde hakka yürüdüğü bilinmektedir.

    İsmail, adına kurulan İsmailiye mezhebi ile bilinmektedir. Bu mezhep taraftarları, Mısır’da Fatımiler Devleti’ni kurup, Hasan Sabbah gibi dahi bir önder yetiştirmişlerdir.







    İmam İsmail hakkındaki bilgilerimiz oldukça kısıtlıdır. Bu bilgiler oldukça karmaşıktır. Yine de bizlere göre şöyle bir özet çıkarmak mümkündür: İmam Caferi Sadık’ın şehadetinden sonra Ehlibeyt taraftarları kendi aralarında iki gruba ayrılmış bulunuyorlardı. Bir grup yedinci İmam olarak Musa Kazım’ı kabul ederken, diğer grup imam olarak İsmail’i benimsiyorlardı. Bu karışıklık, çelişki sonucu, Ehlibeyt taraftarları iki gruba ayrılmış oldular. Bazı kaynaklara göre, Ehlibeyt taraftarlarının gücünden çekinen Ehlibeyt düşmanları böyle bir oyun tezgahladılar. Öyle ya da böyle, neticede günümüzde de varlığını sürdüren ve tarihte bir çok önemli başarıya imza atmış olan bir İsmaililik gerçeği var. En doğru çözüm, eksisi artısıyla bu Ehlibeyt taraftarlarını tarihi mirasıyla beraber kucaklamaktır. Ayrı noktalar yerine orta değerler etrafında birleşip, farklılıkları bir zenginlik olarak görmektir. Bizlerin İmam İsmail ile İsmaililik hareketine yaklaşımımız böyledir.

    Devamı..

Son Makaleler

Popüler