Alevi Önderleri

  • İslam Fıkıhçısı Şeyh Bedreddin Mahmud

    Günümüze kalan yapıtlarından anlaşıldığına göre almış olduğu eğitim Şeyh Bedreddin'i çağının önemli bir şeriat bilgini yapmıştır. En önemli yapıtı Camiü'l-Fusuleyn İslam hukuku üzerinedir. Nejat Birdoğan bu yapıttan şöyle bir alıntı veriyor:

    “Dünyada kutsallık yoktur. Kutsallık sadece Tanrı'dadır. Onun yarattığı herşey, her nimet insan içindir. Toprağın tek ıssı Tanrı'dır. Rumeli'nde bol bol görülen malikane ısları yüzünden insanlar bu nimetten mahrum bırakılamaz.” (Kavga, Sayı14)

    Bedreddin, Kuran'ın öngürdüğü, ama hiçbir zaman şer'i yorumlarla uygulanmamış bu ölü ilkelerin yaşama geçirilmesinin insana mutluluk vereceğini ve bunun da birkaç beyin elinde bulunan Rumeli topraklarının halkın eline geçmesiyle mümkün olacağını vurgulamaktadır.

     

    Devamı..
  • Büyük Bilgin, Hukukçu ve Devrimci Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin Mahmud: Yaşamı, Görüşleri ve Savaşımı

    Büyük Bilgin, Hukukçu ve Devrimci Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin Mahmud: Yaşamı, Görüşleri ve Savaşımı

    1. Şeyh Bedreddin'in Yaşamı

    Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin Mahmud'un yaşamına ilişkin en geniş bilgi, torunu Hafız Ali'nin yazmış olduğu manzum Menakıbname-i Şeyh Bedreddin de bulunmaktadır. Ancak bu tür bilgilerin diğer menakıbnamelerde olduğu gibi masalsı yönleri ağır basmakta, ermiş bir veli olarak olağanüstülükler sarmalı içinde verilmektedir.

    Çağdaşı İbni Arabşah ve Aşıkpaşazade dahil, tanınmış Osmanlı resmi tarihyazıcılarından Şeyh Bedreddin hakkında konuşmayan yok gibidir. Ne var ki, hepsinde anlatılanlar birbirinin aynısıdır.

     

     

    Devamı..
  • ŞEYH BEDREDDİN (BEDREDDİN MAHMUT) - (Alevi Önderi, Alevi Önderleri)

     

    Şeyh Bedreddin, kesin olmamakla beraber 1365 yılında Simavna’da doğmuştur. Şeyh Bedreddin öğrenimine Edirne’de başladı. Bursa ve Konya’da eğitimini tamamladıktan sonra Mısır’a giderek zamanın ünlü bilginlerinden dersler aldı. Şeyh Bedreddin’in düşüncesi ve yaşamı Mısır’da Şeyh Hüseyin Ahlati ile tanışmasından sonra değişti. Çünkü Bedreddin o güne kadar hep Sünni İslam anlayışını benimseyenlerin çevresinde bulunmuş ve kendi düşünceleri de öyle şekillenmişti. Şeyh Hüseyin Ahlati ise Ehlibeyt düşüncesini yani Aleviliği benimseyen birisiydi. Şeyh Bedreddin, Şeyh Hüseyin Ahlati ile yaptığı sayısız tartışma ve sohbet sonrası Aleviliği benimsemişti. Bu aşamadan sonra Şeyh Bedreddin Tebriz’e giderek sarayda düzenlenen tartışmalara katılır. Tekrar Mısır’a dönüşünden kısa bir süre sonra Şeyh Hüseyin Ahlati vefat eder. Şeyh Bedreddin, Hüseyin Ahlati’nin yerine geçer. Bu makamda fazla durmayan Bedreddin Şam, Halep, Karaman, Konya, Aydın, Tire ve İzmir’e uğradıktan sonra 1406 yılında Edirne’ye gelir. Bu sırada Osmanlı İmparatorluğunda taht kavgası başlar. Süleyman Çelebi’yi yenen Musa Çelebi Edirne’yi ele geçirir. Hükümdarlığını ilan eden Musa Çelebi, etkisi ve sevenleri giderek artan Şeyh Bedreddin’i kazaskerliğe getirir. 1413 yılında Musa Çelebi’yi yenen kardeş Çelebi Mehmet, Şeyh Bedreddin’i İznik’e sürgüne gönderir. 

     

     

     

    Devamı..
  • Aşık Veysel ve Yetiştiği Çevre (Aşık Veysel / Şatıroğlu) - (Alevi Önderi, Alevi Önderleri)

    Cumhuriyet dönemi ozan ve ozanlık geleneği içerisinde Âşık Veysel’in büyük bir yeri vardır. Onun adı Cumhuriyet ve Atatürk devrimleriyle birlikte anılır. Bugüne kadar Âşık Veysel’le ilgili çok şeyler yazıldı. Kimileri onu “ozanlık geleneğinin son halkasıdır” kimileri de “şişirilmiş bir balondur” sözleriyle tanımladılar. Ancak bu görüşlerin ikisine de katılmak olanaksızdır. Birincisi Âşık Veysel ozanlık geleneğinin son halkası olamaz. Yaşam devam ettiği sürece, ozanlığı oluşturan koşullar var oldukça yeniden halk ozanları da çıkacaktır. İleriki koşulların nasıl ortamlar yaratacağı şimdiden kestirilemez. Şişirilmiş balon tanımlaması ise lüks söylenmiş bir tümcedir.

     

    Devamı..
  • Aşık Veysel (Aşık Veysel / Şatıroğlu) - (Alevi Önderi, Alevi Önderleri)

    Aşık Veysel Şatıroğlu, 1894 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde doğdu. Sivrialan, Sivas’ın tipik bir Alevi köyüdür. Sivas toprağı Alevi toplumuna onlarca ozan/önder yetiştirmiştir. Aşık Veysel’de bu soylu geleneğin temsilcilerindendir.

    Aşık Veysel, yedi yaşındayken çiçek hastalığına yakalandı. Bu hastalık Aşık Veysel’i bir gözünden etti. Öteki gözünü de bir kaza sonucu kaybeden Veysel’in dünyası kararmıştı. Ama Veysel kanıtlamıştır ki, insanın görmesi için ille de göz gerekmiyor. Aşık Veysel’in gönül gözü açıktı çünkü.




    Her iki gözünü de kaybeden çocuk Veysel’e avunması için saz verdiler. Veysel’in saza ilgisi artınca, Divriği yöresinde bulunan Ali ağadan dersler almaya başladı. Yöre yöre, köy köy gezmeye başlayan Veysel’in ünü bütün çevreye yayılmış oldu.

    1931 yılında Sivas’ta düzenlenen halk şairleri bayramında, adını daha geniş bir çevreye duyurma olanağı buldu. Cumhuriyetin onuncu yıldönümünde yazdığı “Destan” büyük ilgi gördü. Bu “Destan’ı” çok beğenilen Aşık Veysel Ankara’ya geldi. Dönemin aydınlarından büyük destek görerek bilgisini ve kültürünü arttırdı.

    Doğa, aşk ve toplumsal konularda oldukça duyarlı olan Veysel, bir çok mükemmel eser geride bırakmıştır. Şiirlerini yalın bir dil ile yazmış, yöresel şiveyi korumuştur. Aşık Veysel’in şiirlerinde hep umut vardır. Aşık Veysel her deyişinde, şiirinde, gönül gözleri kapalı olan gözleri açıklara adeta mesaj veriyor. Aşık Veysel’i anlatmak kolay değil. Bugün dahi hiç kimse Aşık Veysel’in “tınısını” yakalayamıyor. Aşık Veysel, Alevi toplumunun bu yüzyılda yetiştirdiği en büyük ozanlardan biridir. Aşık Veysel 21.03.1973 tarihinde, doğduğu köy olan Sivrialan’da hakka yürüdü.



    Devamı..

Son Makaleler

Popüler