Başaracağız! (Aleviler) - (Alevilik Bilinci)

Atilla İlhan’ın şu dizeleri, yaşam gerçekliğimizi bariz bir şekilde açıklıyor:

    • “Hep yanlış anlaşılmıştır
    • hayalleri yasaklanmıştır.
    • Kimbilir şimdi nerdeler
    • namlı masal sevdalıları.”






 

Tutunamıyoruz işte. Oğuz Atay’ın tutunamayanlarından değiliz. Acemisiyiz sevdaların, uzak diyarların. Kendi topraklarımızdan koparılmışız. Uzak yerleri mesken tutmuşuz. Kendimizi kandırıp duruyoruz habire. İnsanın bütün sorunları, çelişkileri sanki bizlerde somutlaşmış. Bu ne kötü kader! Kendi değerlerimizden koparılmışız. Yeni değerler edinmek için acemiyiz. İki arada bir derede deyimi sanki bizler için söylenmiş. Kendimizi kandırsakta, yaşamın katı gerçekliği yüzümüze şamar gibi iniyor. Şiirlere sarılmak, geçmiş kahramanlıklarla övünmek tek çaremiz. Gelecekten beklentiyi bırakın, geleceğe dair en küçük bir hesabımız yok. Hoş, olsada bir şey değişmez ya. Çünkü bizler evdeki hesabı çarşıdaki hesaba uymayanlardanız. Zaman bizim zamanımız değil. Bazılarımız tarihin çok ilerisinde olduğu için uyum sağlamıyor topluma, bazılarımız ise çağın gerisinde olduğu için uyum sağlayamıyor. Dedik ya; ne kötü kader.

Bir taze bahardır özlemimiz. Ama bizlere en acımasız kara kışlar denk geliyor. Yok. Romantik de değiliz ki, kara kışın romantizmine kendimizi kaptıralım. Aslında romantikliği bırakın, daha ne olduğumuzu bilmiyoruz. Yaşamın kötü yönleri bizlere denk geldiği için, birikmiş tarihsel sorumluluk amorti değil, büyük ikramiye olarak bizlere vurduğu için, bizler romantizmi romatizma olarak algılayıp kara kışa lânet ediyoruz. O kitaplarda ya da üçüncü sınıf ucuz filmlerde gösterilen bir sahne vardır ya. Hani bir çift, yanan şöminenin önünde uzanmış, dışarda yağan kara ve esen soğuk rüzgara inat, ateşli bir sevişmeye dalarlar ya. Klasik ya da slow bir müzik, kadehlerde kırmızı bir içecek (büyük ihtimalle şarap niyetine koladır) ile sahne tamamlanır. Kitaplarda da aşağı yukarı  aynı şeyler teferruatlı bir şekilde tasvir edilir. Bu romantizm oluyor. Küçümsemiyoruz. Kediye dönmeye niyetimiz yok. Hani ciğer meselesi vardır ya. Yani bunlar bizi aşıyor. Belki çok arabesk kokuyor. Ama inanın öyle değil. Arabeskin kokosunu sürmediğimiz için belki de böyledir.

Yani hasretle hep gönlümüz yanıyor. Dostları bırakın, sevdalanıp uğruna nelere katlandığımız, yar dediğimiz, can dediğimiz bile sormuyor. Çaresizlik yolumuzu bağlamış. Gelecek dedik, dertler bitecek dedik. Gelmedi, olmadı.

Şen değil gönlümüz. Vakitsiz açılan güllere döndük. Açmadan solduk. Derdi ile yandık. Yangın yürekte olunca, hiç bir şey söndürmüyor. Kötü kader. Kadere yüklenilir böylesi durumlarda. Başka ne yapılabiliniyor? Teori geliştir. Neye yarıyor, kendini kandırmaktan başka.

Bütün eksikliklerimize, yetmezliklerimize, hatalarımıza rağmen; inancımızı korumaya devam ediyoruz. Dertli Divani Baba’nın deyimiyle; “Hak bizi mahrum etmez”. Evet inanıyoruz. Bütün çıkmaz gibi görünenler, eninde sonunda bir çıkar yola çıkacaktır. Hak bizi bırakmaz. Buna inancımız tamdır. Her şeyimizi yitirdik. Evimizi, yurdumuzu, dilimizi, kimliğimizi ve bir çok değerimizi. Ama yitirmediğimiz bir şeylerimiz var. O da; inancımızdır. Hak, Muhammed, Ali’ye olan inancımız. Bozatlı Hızır’a, Ulu Hünkâr’a, pirlere, mürşitlere, evliya erenlere ve en önemlisi de geleceğe dair umutlarımıza. Belki çok çelişkiliyiz, belki sorunlarımız ağır. Olabilir. Yanlış da anlaşılıyoruz. Bu da doğru. Hatta hiç anlaşılmıyoruz. Ama daha pes etmedik. Öyle sızlandığımıza bakılmasın. Gün gelecek, dertlerimiz tarihe karışmış olacak. Buna inanıyoruz. Bazen umutsuzluğa düştüğümüz oluyor. Düşmemiz gerekiyor. Ama oluyor işte. İnsani bir gerekçe. Gerçi, gerekçenin arkasına saklanmamak lâzım. Uzatmaya gerek yok dostlar! Nefes aldığımız müddetçe, inancımızı, ümidimizi koruyacağız. Çabamızı sonuna dek vereceğiz. Ve böylece, bir yaşam biçimi hâline getireceğiz inandıklarımızı. Kolay olmuyor ama olacak. Olmalı! Her şeyden evvel inanıyoruz. İnanmak başarmanın yarısı değil mi? O halde bizler başarının ortasına gelmişiz. Ama yetmez. Finali yakalamalıyız. Korkunun ecele değil, hiç bir şeye faydası yok. Yolumuza devam!

 

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

İgili Makaleler

Son Makaleler

Popüler